Öncelikle 1618 yılında İmparator karşıtları ve Protestanların Bohemya da başlattığı ayaklanma savaşın ilk kıvılcımı olmuştur. Bavyera Kralı Maximillia’nın desteğini alan Ferdinand ve Katolik birliği Bohemya’da ki Protestan isyanını bastırmış ve karşı tarafı yenilgiye uğratmıştır. Kont Tilly komutasındaki Katolik birliği Bohemyalı soyluları yenerek çoğunu kılıçtan geçirmiştir. 1631 de Kont Tilly’nin ordusu Maddenburg’u yakıp yıkınca Danimarka Tilly’e savaş açmıştır. Protestanların bu ağır yenilgisinden sonra Danimarka Kralı Christian, durumdan rahatsız olarak Katoliklere karşı savaşa katılmıştır. Danimarka savaşa katılmadan önce Hollanda, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletlerle işbirliği yaparak kendini Protestanlığın savunucusu sıfatıyla onurlandırmıştır. Fakat Danimarka’nın düşündüğü gibi gelişmeyen savaşta devlet, Katoliklere yenilerek Lü-beck barışını imzalamış; Katoliklerin üstünlüğünü kabul ederek savaştan çekilmek zorunda kalmıştır. (1625-1629)
Danimarka’nın yenilgisinin ardından Katolik İmparatorla imzalanan antlaşmayla savaş son bulmamıştır. Danimarka’nın çekilmesinin ardından, İsveç Kralı П. Gustaf Adolf, Protestan mezhebini savunmuş ve İmparatorluğa saldırmıştır. Danimarka Kralı gibi, Hollanda ve Fransızlara güvenen İsveç Kralı ilk önceleri başarılı bir savaş yürütse de, 1632 yılındaki Lützen savaşında Kralın ölümüyle bir otorite boşluğu oluşmuş ve İsveç birlikleri ağır bir yenilgiye uğramışlardır. (1634) Savaş sonunda Protestanlar ve Katolikler arasında imzalanan antlaşmaya göre Alman prensliklerinin dış devletlerle ittifak yapmaları yasaklanmış ve küçük birlikler halinde bulunan Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu orduları birleştirilerek İmparatorluğun eski gücüne yeniden kavuşması amaçlanmıştır.
Katolik olan Habsburg Krallığının, İsveç ile yapılan antlaşma olan Prag düzenlemesiyle güçlenmesi Kardinal Richelieu kontrolündeki Fransa’yı çok rahatsız etmiştir. Ayrıca Fransa, olası bir Avusturya ve İspanya ittifakının da kendisinin Avrupa’da ki çıkarlarını zedeleyeceğini düşünerek savaşa müdahil olmuştur. Bu nedenle Fransa, 1636 yılında Katolik olmasına ve Katolik bir başpiskopos tarafından yönetilmesine rağmen Protestanların yanında savaşa girmiştir. Diğer Protestan yanlısı devletlerin aldıkları yenilgilerden sonra, Fransa akıllı bir seçimle Hollanda ve İsveç ile ittifak kurmuştur. İspanya (Habsburg Kralları) ise Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğunu desteklemek amacıyla günümüz Belçikası’ndan başlayarak geri püskürtülene kadar Paris’e kadar ulaşmıştır. Önceki savaşların aksine Katolik birliklerine karşı büyük başarılar elde eden Fransa ve ittifakları; Hollanda’nın zenginliğinden ve denizdeki başarılarından faydalanarak ispanya donanmasını zor durumda bırakmış ve savaşın galibi Protestanlar olmuşlardır.