Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi

    Türkiye Cumhuriyeti, yeni kurulduğu zamanlarda dünya devletlerinin silahsızlanma adına attığı adımlar nedeniyle bir gelişim hızı yakalamıştır. Fakat Almanya’nın başlattığı silahlanma çalışmalarının yeniden gündeme gelmesiyle birlikte Türkiye önceki Boğazlar Sözleşmesi’ni kendi kuruluş değerlerine aykırı ve devletin bekasına tehdit oluşturduğu gerekçesiyle değiştirmek istediğini 1923 Lozan Antlaşması’nda imzacı devletlere belirtmiştir. Türkiye’nin bu talebi doğrultusunda isteği görüşülmüş ve devletlerarası kutuplaşmanın arttığı bir dönemde Boğazların hakimiyetini başka bir devlete kaptırmak yerine yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetine bırakmayı tercih etmişlerdir. Uluslararası dengeler bu sefer de Türkiye’nin lehine bir sonuç doğurmuştur. 

  • 1923 Yılında Lozan'da İmzalanan Eski Boğazlar Sözleşmesi
    Japonya'nın Mançurya'ya Saldırması

    Lozan Konferansı’nda boğazlar sorununa ilişkin imzalanan antlaşma ile birlikte Boğazlardan serbest geçişin güvenliğini sağlamak amacıyla, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının her iki kıyısı ile Marmara Denizi’ndeki adalar askerden arındırılarak bu bölgeler askeri bir tatbikat veya askeri çalışmaların yürütülmesine kapatılmıştır. Ayrıca bu hükmün korunması adına bu bölgelere yapılacak herhangi bir saldırı olması halinde sözleşme hükümleri Milletler Cemiyeti tarafından yerine getirilecektir. Türkiye Boğazlar üzerindeki haklarını sınırlayan bu maddeleri istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kalmıştır. Aslında Türkiye’nin en büyük dayanağı antlaşmanın hükümlerinde yer alan Boğazlara yapılacak herhangi bir saldırının Milletler Cemiyeti kolektifliğince bertaraf edileceği hükmüydü. Fakat Milletler Cemiyeti’nden beklentiler bir türlü karşılanamadı. Devlet silahlanmaya devam ediyor (1934 yılından itibaren Almanya’nın silahlanması ve mecburi askerlik sistemini kabulü) ve Milletler Cemiyeti ilgili devletlere antlaşma hükümlerince koruma sağlayamıyordu (Japonya’nın Mançurya’ya saldırması).  

  • Boğazlar Sorunu Hangi Tarihi Dönemlerden Geçmiştir?
    Lenin Ekim Devrimi (Bolşevik İhtilali) Sırasında 
    Halkı Ayaklandırıyor

    Türkler Osmanlı Beyliği’nin Rumeli’de fetihlere başladıkları tarihlerden itibaren boğazlara egemen olmaya başlamış ve İstanbul’un fethiyle birlikte bu egemenlik daha da perçinlenmiştir. Bu durum I. Dünya Savaşı yıllarına kadar sürmüş ve Osmanlı Devleti’nin savaşta yenik ayrılmasıyla birlikte İstanbul işgal edilmiş ve bu egemenlik sekteye uğramıştı. 1918 yılında boğazların en büyük düşmanı olan Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkması sonucu savaştan ayrılmış; fakat Mondros Mütarekesi’nin  imzalanmasıyla İtilaf Devletleri, Boğazları ortak bir komisyona devretmiş ve boğazlar gemi trafiğine açılmıştı. Lozan Barış Antlaşması’nda temsilcilerimizin çok önemli bir konu olan Boğazlar Sorunu’nu tartışmaya sunmasına rağmen bu konu birçok devleti ilgilendiren mesele olduğu için çözüme kavuşmamıştır.

    Fakat I. Dünya Harbi’nin ardından 1933-1935 seneleri arasında tekrar dengeler değişmeye başlamıştır. İtalya’nın Akdeniz’deki istekleri ve yabancı devletlere ait denizaltıların Marmara Denizinde görülmeye başlanması Türkiye’nin Boğazlar hakkındaki kaygılarının daha da artmasına sebep olmuştur. İtalya ve Almanya’nın karşılıklı taraf tutmaları Fransa ve İngiltere’yi “düşmanımın düşmanı benim dostum mantığıyla” Boğazlar konusunda Türk devletinin yanında bir tavır almaya itmiştir. Ayrıca ilgili devletlerden İtalya haricinde hepsi boğazlar sorununun çözülmesi için razı olmuşlardı. 4 Mayıs 1936 tarihli Belgrad’da yapılan toplantıda Balkan Antantı Daimi Konseyi de Türkiye’nin bu kaygılarını haklı bulmuştur.  

  • Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin İmzalanması ve Türk-İngiliz Yakınlaşması
    Montrö Boğazlar Sözleşmesi

    İtalya haricinde Fransa ve diğer devletler de Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki isteklerini kabul etmişlerdir. İtalya, Avrupa devletlerinin kendisine karşı olan genel tutumu nedeniyle bu olayın tarafı olmaktan özellikle kaçınmıştır. Fakat olası bir Türk-İngiliz yakınlaşması da İtalya’nın Almanya’ya daha da yakınlaşmasına neden olacaktı. 1923 yılında kabul edilen Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirileceği konferans, 22 Haziran 1936 tarihinde İsviçre’de Montreux’da toplandı. Toplantı sonucunda boğazlar sorununun çözümü olan “Montreux Boğazlar Sözleşmesi” 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalandı. Sözleşmeye; Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyet Rusya, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya dahil oldu. Sözleşme 20 yıllık bir süreyle yürürlüğe girmesine rağmen taraf olan devletlerin hiçbirinin tersine bir karar almaması nedeniyle halen yürürlüktedir. İtalya Montreux Sözleşmesi’ne 1938 Mayısında dahil olmuştur. Montreux Konferansı Türk-İngiliz ve Türk-Sovyet ilişkileri için bir dönüm noktasıdır. Türk-İngiliz yakınlaşması bu konferansın en önemli sonuçlarındandır. Tarihi bir gerçek apaçık ortadadır ki İngilizlerin Boğazlar Sorunu’nda Türkiye lehinde tavır almaları Türkiye Devleti’ni Boğazların mutlak otoritesi yapmaya yetmiştir. Çünkü İngiltere, Akdeniz’de güçlü bir İtalya istememiştir. Ve bu amacına ulaşmak için sorunun tarafı olan Türkiye’yi kendi tarafına çekmeye çalışmıştır.

    Türk-İngiliz yakınlaşması bu sözleşme ile sınırlı kalmamış 1937 yılında İngilizlerin yardımıyla Karabük Demir-Çelik Fabrikası kurulmuştur. 1938 yılında ise Türkiye’nin mali yapısının düzeltilmesi için 16 milyon İngiliz liralık destek alınmış; alınan desteğin 10 milyonluk kısmı ticari kredi, 6 milyonluk kısmı ise savaş gemisi ve askeri teçhizat alımı için kullanılmıştır.

    1939 yılında Avrupa’da başlayan buhranlı hava bir savaşın habercisi olmuştur. Peki, ama Türkiye’nin İngilizlere yanaşmasından başka çersi var mıydı? Tabiî ki hayır. Fakat İngilizlerin Türkiye’ye bu kadar yardımcı ve dostça tavırları açıkçası Rusları hiç hoşnut kılmamıştır. Fakat Türk hükümeti Ruslarla olan ilişkilerinde de denge siyaseti izlemeye devam etmiştir. Türkiye’nin Almanya ile ticari ilişkilere başlaması Rusları iyice huzursuz etmiştir. 

  • Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin Maddeleri
    1. Antlaşma hükümlerinden ilki boğazlardan geçiş hakkı ile ilgilidir. Gemilerin savaş ve barış zamanında uyması gereken kurallar belirlenmiştir. Tabiî ki bu hükümler Türk kara sularına kıyısı bulunan ve bulunmaya devletlere ayrı ayrı uygulanmıştır.
    2. Antlaşma hükmüne göre boğazların askeri savunması ve idaresi tamamen Türkiye’ye bırakılmıştır. Bundan önceki 1923 Lozan Anlaşması’ndaki hüküm burayı askersizleştirmişti. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ndeki en büyük amaçlarımızdan biri ise Boğazlar üzerindeki askeri müdahale hakkının tarafımıza geçmesiydi.
    3. Boğazlardan geçmek isteyen gemilerin işlemlerini ve uygunluğunu denetleyen “Milletlerarası Boğazlar Komisyonu”nun görevine son verilmiştir. Çünkü bu komisyon yabancı devletlerin uzmanlarından oluşturulmuştu.
  • Boğazlardan Savaş ve Barış Zamanında Geçiş Kurulları ve Kotalar
    1. Barış Zamanında: Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin ticari gemileri serbestçe boğazlardan geçebilir. Savaş gemileri ise 8-15 gün önceden haber verilerek geçebilecektir. Boğazlardan aynı devlete ait bir kerede en çok 9 gemi geçebilir ve bunların toplam ağırlığı 15.020 tonu aşmamalıdır. Ayrıca boğazlardan denizaltı, uçak gemileri ve 10.000 tonu geçen savaş gemileri kesinlikle geçemezler. Sözleşmeye uygun ve kaidelere riayet eden savaş gemileri Karadeniz sularında 21 günden fazla ikamet edemezler.Farklı olarak Karadeniz’e kıyısı bulunmayan devletlerin barış zamanında boğazda bulanabilecek savaş gemilerinin tonajının 30.000 tonu geçmemesi karara bağlanmıştır. Fakat Karadeniz’e kıyısı bulunan devletler eş zamanlı olarak 45.000 tona kadar filolarını güçlendirebileceklerdir.Karadeniz’e kıyısı bulunmayan devletler için de ticari gemi serbestîsi bulunmaktadır. Savaş gemileri ise 8 gün önceden bildirilmek zorundadır ve boğazdan geçen gemilerin toplam tonajının 15.000’den fazla olmaması şarttır. Karadeniz’de ne kadar kalacaklarına ilişkin bir süre tespiti ise yapılmamıştır.
    2. Savaş Zamanında: Bir savaş halinin varlığında Türkiye “tarafsız” ise ticaret gemileri serbestçe geçer. Fakat savaşan devletlerin savaş gemileri asla boğazlardan geçemez.  Türkiye “savaşan” devletlerden biriyse her tür gemiyi geçirip geçirmemekte kendisi karar verir. Dilerse boğazları tüm devletlere kapatabilir. Savaş durumun ortaya çıktığı zamanlarda Türkiye boğazları kapatma hakkına sahiptir. Ayrıca sözleşme hükümlerinde Boğazlardan geçen devletlerin gemilerinin kayıtları uluslararası kamuoyu ve devletlerle paylaşılır. 

İlginizi çekebilecek diğer olaylar

Biyografiler

  • Mimar Sinan CV
    BİYOGRAFİ
  • Elvis Presley CV
    BİYOGRAFİ
  • Marilyn Monroe CV
    BİYOGRAFİ
  • Mao Zedong CV
    BİYOGRAFİ
  • Cengiz Han CV
    BİYOGRAFİ
  • İbni Sina CV
    BİYOGRAFİ
  • Ismael Zambada Garcia CV
    BİYOGRAFİ
  • VII. Kleopatra CV
    BİYOGRAFİ
  • Van Gogh CV
    BİYOGRAFİ
  • Adile Naşit CV
    BİYOGRAFİ
  • Yılmaz Güney CV
    BİYOGRAFİ
  • Platon CV
    BİYOGRAFİ
  • Mustafa Kemal Atatürk CV
    BİYOGRAFİ
  • Niccolò Machiavelli CV
    BİYOGRAFİ
  • Al Capone CV
    BİYOGRAFİ

Tarihiolaylar.com internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Copyright 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.