Süpernova
Resim: 1604 yılında gözlemlenmiş Kepler Süpernovası
Bir yıldız içerisindeki füzyon reaksiyonlarını bitirince ölür. Fakat her yıldız ölmeden önce kırmızı dev haline bürünür. Hacmi gittikçe artar büyür ve büyür. Kırmızı dev haline gelen yıldız ya yavaşça gaz salınımlarıyla söner ya da şiddetli bir şekilde patlama geçirerek bir anda etrafa gaz salınımı yapar ve nebulalar oluşturur. Bu şiddetli patlamaya süpernova denir ve bir süpernova'nın parlaklığı güneşin parlaklığının yüz milyon katı kadar olabilir.
Bir süpernova haftalar hatta aylarca parlak kalabilir. Süpernova'nın bu süre zarfında yaydığı enerji, Güneş'in 10 milyar yılda yayacağı enerjiden daha fazladır. Bu patlamalar, maddenin evrende bir noktadan başka br noktaya veya noktalara taşınması işine yarar. Patlama sonucunda dağılan yıldız artıklarının ve nebulaların, evrenin başka köşelerinde birikerek içerilerinde geçirdikleri füzyon tepkimeleriyle yeniden yıldızlar ya da yıldız sistemleri oluşturduğu varsayılmaktadır. Bu varsayıma göre, Güneş, Güneş Sistemi içerisindeki gezegenler ve Dünya, çok eski zamanlarda gerçekleşmiş bir süpernova patlamasının sonucunda ortaya çıkmıştır.
Süpernova sonrasında salınan gazlar yıldızlararası ortamda ilerlerken, füzyon sonra yeni meydana gelen ağır elementleri de yıldızlararası ortama katarak zenginleştirmektedir. Bu zenginliklere de süpernova kalıntısı denir. Tarihte, gözlenebilen süpernova patlamaları ile birlikte, sadece birkaç tane süpernova kalıntısı eşleştirilmiştir. 1572'de gözlemlenen Tycuho Süpernovası, 1604'de gözlemlenen Kepler Süpernovası ve 1054 yılında Çinli astronomların gözlemlediği süpernovalar bunların birer örnekleridir.