I. Meşrutiyet
Meşrutiyet, yönetimde tek otorite olan Padişah’ın tek karar organı olduğu bir sistemde halka da söz hakkı veren yenilikçi yapıyı temsil etmektedir. Mutlakıyetçi yapının tersine halka söz hakkı veren bu yapı da Meclis-i Ayan’ın üyelerini padişah seçerken Meclis-i Mebusan’ın üyelerini ise halk seçmektedir. Padişahın boyunduruğu altında olan bir meclisten çıkan Islahat ve Tanzimat Fermanları asla halkın onayını ve kabulünü alamazdı. Kaldı ki beklenende tam böyle olmuştu. Yapılan tüm çalışmalara rağmen mutlakıyetçi yapı değiştirilmediği için bütün çabalara rağmen devlet kan kaybetmeye devam ediyordu. (3)
Tanzimat Fermanından sonra Osmanlı Devleti dönemin Batı felsefesini iyice özümseyerek yenilikçi fikirlere yönelmiştir. Kendilerini “Genç Osmanlılar (Jön Türkler)” olarak adlandıran ve önderliğini Mithat Paşa, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın yaptığı grup halkında yönetimde söz hakkı olduğu bir yapı için harekete geçmişlerdir. Bu teklif ilke olarak Sultan Abdülaziz’e sunulmuştur. Fakat Sultan bu olaya sıcak bakmayınca Balkan Bunalımı ile ekarte edilerek tahttan indirildi ve yerine V. Murat tahta çıkarıldı. Sultan Murat sağlık sorunları nedeniyle tahttan indirilince yerine Meşrutiyet sözü ve Mithat Paşaya sadrazamlık makamı vaad eden II. Abdülhamit tahta çıkarılmıştır. Genç Osmanlılar adındaki aydınlar Osmanlının çöküşten kurtulması için yenilikçi fikirleri biran önce hayata geçirmesinin hayati önem taşıdığın bilincindedirler. Sultan Abdülhamit Türk tarihinin ilk anayasası özelliğini taşıyan 1876 Kanun-i Esasi ve I. Meşrutiyet’i ilan etmiştir. (1) (2) (4)
Kanun-i Esasi şekil olarak halka özgürlük sunarken egemenlik kayıtsız şartsız Osmanlı ailesindir ifadesi eklenmiştir. Halk yönetime katılırken parti kurma ve toplantı kurma haklarından men edilmiştir. Hükümet padişaha karşı sorumlu tutulmuş ve meclisi açma-kapama yetkisi padişaha verilmiştir. Böylece meclis Anayasal değişiklik yaparken dahi Monarşik yapıyı kanunla koruma altına alma hatasına düşmüştür.