Jön Türkler’in adı ilk defa 1828 yılında Charles Mc Farlane tarafından “Genç Osmanlı” nesline atıfta bulunarak kullanılmıştır. Aslında Jön Türkler kavramı yeni bir kavram değildir. Bu kavramın kullanımı Avrupa’da ortaya çıkmış olan yönetime muhalif kesimlerin, oluşturdukları partilerin bir benzeri gibi göründüğü için kullanılmıştır. Avrupa’dan bu tarz ortaya çıkan gruplara örnek vermek gerekirse bunlar; Almanya’daki Genç Almanya akımı, İtalya’da ortaya çıkan genç İtalya akımı, Polonya’daki Genç Polonya Akımı’dır. Bu akımlar siyasi muhalif bir akım olduğu kadar aynı zamanda edebi akımlardır.
Bu akım Osmanlı Devleti’nin çeşitli dönemlerinde “Genç Türkler, Yeni Osmanlılar, Jön Türkler” isimlerini almıştır. Özellikle 1800’lü yıllardan sonra bu ve benzeri akımlar giderek daha da yaygınlaşıp ve güçlenmiştir. Örneğin 1890 yılında Georges Badis adlı bir şahıs Osmanlıyı, “Genç Türkiye” adına Kanun-i Esasi yanlıları çatısı altında toplayabilecek bir gazete kurmakla tehdit etmiştir. Jön Türkler de Avrupa’daki yeniliklerden etkilenip, aydın kesimin desteğiyle yönetimdeki kişilere karşı benzer bir mücadeleye girişmişlerdir. Bu akımın mücadelesi kanlı bir iç savaştan çok; edebi yazılarla belli bir kesimi aydınlatıp biçimlendirme gayesi şeklinde olmuştur.
Jön Türkler Cemiyeti’nin fikir yapısının oluşmasında dönemin şartları da önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu bilen ve memnun olmayan Jön Türklerin yanında bir de, bu çatı altında yaşayan fakat devletin gidişatını pek umursamayan halktan kimseler de vardır. Osmanlı halkı denen ortak bir anlayışın olmamasının sebebi ise bu topraklarda yaşayan halkın; din, dil, ırk farkının çok çeşitli olmasından kaynaklanmaktadır.
Örneğin, bu çatı altında yaşayan Hıristiyan halk, kendi dinlerini yaşayabileceği bir devletin himayesine girmek için çalışmışlardır. Bu nedenle her ırk kendi milli devleti için bir takım çalışmaların içerisine girmiştir. Osmanlıdaki baskı ve şiddet düzeninin, yönetime ortak bir meclisin kurulumuyla düzeleceğini iddia etmişlerdir. Fakat hiçbir zaman padişah yönetimini de reddetmemişlerdir. Sadece yönetime denk bir meclis yönetimi istemişlerdir. Jön Türk Cemiyeti çatısı altındaki kişilere tek tek bakıldığında da siyasi görüşleri birbirinden çok farklı olan kitlelerin olduğu anlaşılmaktadır. Jön Türklerin cemiyet yapılanmasında 2000’e kadar üye bulunduğu bilinmektedir. Bu isimler siyasi ortamdan dolayı Osmanlı Devleti’nde fazla barınamamış ve yaşamlarının çoğunu Avrupa’da ya da Mısır’da sürgün hayatında geçirmiş kişilerdir.
Bu cemiyette öne çıkan isimler ise şunlardır: Abdullah Cevdet, Ahmet Cevdet, Abdurrahman Bedirhan, Ahmet Rıza, Ahmet Fazlı, Ahmet Ferig, Ahmet Kemal, Ahmet Lütfullah, Ahmet Niyazi, Ahmet Saib, Ali Fahri, Ali Fehmi, Ali Haydar, Ali Şefkatli, Bahaeddin Şakir, Derviş Hüma, Edhem Ruhi, Emie Şekib Arslan, Halil Canem, Hüseyin Tosun, Hüsrev Sami, Hüseyinzade Ali, İbrahim Temo, İshak Sukuti, İsmail Canpolat, İsmail Enver Bey, İsmail Kemal, Mahmüel Celaleddin Paşa, Mahir Said, Mehmet Ali Halim Paşa, Hacı İbrahim Paşazade Hamdi, Tarsusizade Münih, Tunalı Hilmi, Yusuf Akçura’dır.