Küba Füze Krizi (Ekim Füzeleri Bunalımı)
Küba Füze Krizi ya da Ekim Füzeleri Bunalımı, ABD’nin Türkiye’ye, SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan süreçtir. Bu bunalım Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü ilk kez direkt olarak karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakan bunalımdır. Bu iki süper güç birbirlerinin sınırlarına nükleer başlıklı füze yerleştirerek aleni bir şekilde birbirlerini tehdit etmişlerdir.
Bu sürecin temelinde ABD'nin Küba'da devrim sonrası gelmiş Fidel Castro hükumetini devirme amacı yatmaktadır. Dünyanın iki süpergücü olan Sovyetler Birliği ve Amerika ilk kez bu bunalım sürecinde direkt olarak karşı karşıya gelmiştir. Bu ise olası bir diğer Dünya Savaşı'nın temeli demektir. Soğuk savaş döneminin doruğa ulaştığı Ekim Füzeleri Bunalımı'nda SSCB, ABD'nin Domuzlar Körfezi Harekatı'ndaki başarısızlığından faydalanarak Küba'ya maddi ve manevi destek vermiştir. SSCB, ihtiyaç duymasa da maddi destek vermek için Küba’nın şeker ihracatının büyük bir kısmını kendisi almış ve Küba’ya olası bir Amerikan müdahalesine karşı güvence vermiştir.
Dönemin SSCB başkanı Nikita Khrushchev 27 Ekim 1962’de Kennedy’e gönderdiği mektupta, füzeleri sökmek için dönemin başkanı Kennedy'den Türkiye'deki füzeleri sökmelerini (Türkiye ile ABD Jüpiter füzelerinin yerleştirilmesi konusunda 1959'da anlaşmış ve 1961'de füzeler yerleştirilmiştir, halk bu konuda 40 yıl sonra bilgilendirilmiştir) ve Küba'nın işgal edilmeyeceğine dair güvence vermelerini istemiştir. Bu hallerde Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı göstereceğini, içişlerine karışmayacağını ve işgal etmeyeceğini belirtmiştir.
Başkan Kenedy ise aynı gün mektuba cevap vermiş ve Kübadaki füzeler söküldüğü takdirde Küba’ya karşı uygulanan ablukaya son verileceğini ve Küba’yı işgal etmeyeceği güvencesini verebileceğini belirtmiştir ancak Türkiye’deki füzelerin sökülmesi konusunda kesin bir güvence vermemiş ve “Dünyadaki gerginliklerin yumuşaması, mektubunuzda belirttiğiniz öteki silahlarla ilgili olarak daha geniş bir düzenlemeye gidebilmemize olanak sağlayabilir” demiştir.
Khrushchev ertesi gün bir mektup daha yazarak teklife sıcak baktığını belirtmiş ve bu cevabı Kennedy tarafından tebrik edilmiştir.
28 Ekim 1962 tarihli NATO Konseyi toplantısında ABD Küba’yı işgal hareketine girişirse Türkiye’nin Sovyet işgaline uğrayabileceği ve NATO’nun savaşa sürüklenebileceği konusu masaya yatırılmıştır. NATO, Konseyi’ndeki bazı delegeler ABD’den Küba’yı işgal etmeme garantisi istemiş, ABD delegesi ise bu güvenceyi vermekten kaçınmıştır.
28 Ekim 1961'de bu son mektup ile bunalım bitmiş, NATO rahatlamış ve füzeler geri çekilmiştir. Soğuk savaşın zirveye ulaştığı bu olaydan sonra ise yumuşama dönemine geçilmiştir.