-
Evet arkadaşlar başlık altında ilk başta dış politikadaki ekonomik işbirliği yöntemlerini ve daha sonra da 1996 gümrük birliği antlaşmasından bu yana gerçekleşen olayları yazacağım.
Yakın çağ Türkiye tarihi ve Osmanlı dış politikası gibi konuları da bu başlık altında işleyebiliriz. O kısımlarda bilgi sahibi olanları bu başlık altında bilgi eklemelerini rica ederim. Dev bir bilgi havuzu oluşturalım. Özellikle @bosveryaaa arkadaşımızın Yakın çağ Türkiye dış politikaları ile ilgili aynı şekilde @DonQuixote arkadaşımızın da Osmanlı dış politikaları hakkında bilgi sahibi olduğunu sezdim kendisi o bölümleri ekleyebilirlerse sevinirim. -
Öncelikle genel tanımlardan başlayalım Türkiye'ye bağlamadan önce özetle Dünya ekonomisine bir göz atalım.
(Yazdıklarım hiçbir yerden alıntı değildir, tamamen bana aittir) Sayısal veriler ile ilgili kullanılan kaynaklar ise: BBC, TUİK, TİM ve Dünya Gazetesidir.
Dünya'daki ekonomik birlikler ve ekonomik birliklerin faydaları
Sanayi devrimindeki çocuk işçiler fotoğrafını hepiniz görmüşsünüzdür. Görmeyenleriniz için ben tekrar paylaşıyorum.
Bu fotoğrafın anlatmak istediği aslında şudur. Dünya buharlı makinelerin icadıyla öyle bir hal almaya başlamıştır ki (özellikle bu dönemin öncüsü Avrupa'dır) kim ne kadar fazla üretirse o kadar çok kazanmaya başlamıştır. Makinelerin icadıyla insanlar artık evlerinde üretim yapamamış ve "bir yer kuralım, büyük olsun. Makineleri buraya koyalım insanlar da buraya gelip çalışsınlar" diyerek fabrikalaşmayı başlatmışlardır.
Üretim dönemine girince üretenin kazandığı bir toplum oluşmuş ve işçiler günde 20 saatlere kadar çalıştırılmıştır. Genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden. Çocuk işçilerin fotoğrafı da buradan gelmektedir. Hal böyle olunca üreticiler için yerel pazarları yetmemiş yeni pazar arayışlarına girmişlerdir. Bu da önce küreselleşmeyi sonra da dünyadaki satış dönemini başlatmıştır.
Artan satış ihtiyacıyla birlikte gelen küreselleşme ihtiyacı ülkeler arası ticareti başlatmış ve bir ülkede üretilen ürün başka ülkeye gönderilmeye başlanmıştır. Firmalar bununla da yetinmemiş potansiyel bir pazar olarak gördükleri ülkelere direk yatırım yapıp bölge içerisinde üretim ve dağıtıma başlamışlardır (örnek: McDonalds). Bu ülkelerde istidham sağlayıp bu ülkelere vergi ödemeye başlamıştır.
Artan kürselleşme ve daha fazla satış ihtiyacı ise dünya üzerinde yeni ekonomik birlikler ve serbest ticaret ihtiyacını doğurmuştur.
Fakat bu döneme kadar esen milliyetçilik akımları ve ulus-devlet bilinci serbest ticaret politikalarının önünde birer engel olmuştur keza serbest ticaret yapmak isteyen ülkeler taviz vermek durumunda kalmışlardır. Bazı ekonomik işbirlikleri vardır ki hem serbest sermaye ve iş gücü dolaşımı hem ortak gümrük hem de ortak para birimi şartı koymaktadır. Böyle bir birliğe girmeyi kabul eden ülkenin bağımsız ithalat, ihracat veya kapalı ekonomi şansı yoktur. -
Ekonomik Bütünleşme Seviyeleri
Bu bölümde anlatacağım seviye tanımlarında Prof. Dr. Recai Coşkun'un "Küreselleşme ve Uluslararası İşletmecilik" kitabından faydalandım. (sf 52:74)
Demin de bahsettiğim gibi ekonomik bütünleşme farklı seviyelerde gerçekleşmek zorundadır çünkü her seviye daha farklı bir taviz demektir. Ulusalcı ülkeler bu tavizleri pek vermek istemedikleri gibi verseler de halk ayaklanmalarına maruz kalırlar.
1) Serbest Ticaret Bölgesi
Bu en az taviz verilen ekonomik bütünleşme formudur. Bu işbirliğinde ülkeler arasındaki ticari engeller tamamen kaldırılır. Belirlenen bu bölgede hizmet ve malların dolaşımı serbest bırakılır. Bu dolaşım dahilinde ne vergi, ne kota ne de gümrük devreye girer.
Şunu da belirtmek lazım Serbest ticaret bölgesi tam kapsamlı veya sadece bir mal veya hizmete ait olarak da sınırlandırılabilir. Mesela hayvancılık ile ilgili bir serbest bölge oluşturulmuşsa sadece hayvancılık için bu ticari işbirliği geçerli olur.
Serbest ticaret bölgesinin en önemli özelliği üye ülkelerin kendi ekonomik stratejilerini işbirliği içerisinde olduğu ülkeden bağımsız bir şekilde gerçekleştirebilmesidir.
Bu işbirliğinin en önemli örneklerinden birisi Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA)'dır. 1960'da Avusturya, Finlandiya, İzlanda, Lihtenştayn, İsveç, İsviçre ve İngiltere'nin katılımıyla kurulmuştur. Ve üye ülkeler arasında serbest ticaret başlamış fakat yine de tüm ülkeler kendi ekonomik stratejilerini bağımsız olarak yürütebilmişlerdir. Bir başka örneği ise 1989 yılında Kanada ile ABD arasında oluşturulan serbest bölgedir, daha sonra buna ABD ile Meksika arasında oluşturulan serbest bölge de katılmıştır.
Tüm attığım başlıkların konusunu ayrıca açıyorum. İhtiyaç dahilinde direk başlığı da aratabilin diye. (bkz:Serbest ticaret bölgesi) -
2) Gümrük birliği
Bu, serbest ticaret bölgesi'nin bir basamak üstüdür. Gümrük birliğine üye ülkeler kendi aralarında gümrük olmadan mal ve hizmet akışı sağlayabilirler. Üstelik birliğe üye olan ülkelerin hepsi birliğe üye olmayan ülkelere sabit ve ortak bir gümrük uygularlar. Daha sonradan her ülke aldığı gümrük gelirini bir havuzda toplar ve bu gelirler daha önceden belirlenmiş oranlar dahilinde birlik üyesi ülkelere dağıtılır.
(bkz:Gümrük birliği) -
Devam edeceğim, biraz ara...
-
(bkz:sözlükteki yazarların oldukça kaliteli olması)
devamını heyecanla bekliyoruz... Ayrıca MBA yapanlar için harika bir kaynak oluşturuyorsunuz, tebrikler... -
3) Ortak Pazar
Ortak pazar, hem serbest ticaret bölgesinin hem de gümrük birliğinin bir üst kademesidir.
Hem serbest ticaret bölgesinin hem de gümrük birliğinin yaptırımlarını içerisinde barındırır. Ticari engeller kaldırılır, üye olmayan ülkelere karşı ortak ekonomik politikalar geliştirilir. Ortak pazarı diğer ikisinden ayıran özelliği üretim faktörlerinin de serbest dolaşım sergileyebilmesidir. Yani bir diğer deyişle sermaye, işgücü ve tekonolojinin serbest dolaşımını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu da büyük yatırımcıların ortak pazar içerisindeki ülkelerde yatırım yapabilmesini kolaylaştırabilmekte ve ihtiyaç duyulan işgücünün aktarılmasına olanak sağlamaktadır. Ortak pazarın kısıtlayıcı özellikleri de çoktur. ülkelerin makroekonomik politikalarına direk müdahale eder. Üyeler, sadece parasal değil, istidham gibi makroekonomik konularda işbirliği içerisinde olmalıdır çünkü artık işgücünün ve sermayenin sınırları olmamaktadır. Bu da tahmin edeceğiniz gibi bazı ülkelerin diğer ülkelere göre daha avantajlı konuma geçmesini sağlar. Ucuz işgücü olan ve yatırım maliyetleri düşük olan ülkeler daha çok yatırım alacaklardır. Bu rekabeti artırırken bir yandan da bazı ülkelere keskin avantajlar sağlar.
Bu işbirliğinin en bilindik örneklerinden birisi, Avrupa Birliği'nin bir önceki yapılanması olan Avrupa Ekonomik Topluluğudur. -
4) Ekonomik Birlik
Ekonomik birlik de tahmin ettiğiniz gibi serbest ticaret bölgesi'nin, gümrük birliği'nin ve ortak pazar'ın tüm yaptırımlarını kapsar üzerine de üye ülkelerin ekonomik politikalarını bütünleştirme zorunluluğu koyar. Yani, birliğe üye ülkeler vergilendirmeden tutun da hükümet harcamalarına kadar uyum halinde olmalıdırlar. Bununla da bitmiyor bir de ortak para birimine sahip olmaları gerekmektedir. Bu tabi ki yalnızca milliyetçilik akımının az olduğu ülkelerde gerçekleşebilir keza ulusal egemenliğinin ekonomik boyutunu komple iptal etmektedir. Bu da dünya düzeninde önemli bir yer tutan ulus devletlerin otoritesinin azalmasına sebep olur. -
5) Siyasi Birlik
Siyasi birliğin oluşması için tam bir ekonomik birlik ve siyasi birlik gerekmektedir. Bu da ancak ve ancak iki ülkenin birleşmesiyle meydana gelebilir. 1990'ların başında Berlin Duvarının yıkılmasıyla Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesi gibi. -
Hala Türkiye'nin dış politikasına geçemediğimin farkındayım ama az kaldı öncesinde bunları bilmek lazım.
Bir ekonomik bloğa girmenin avantajları nedir diye bir soru sorarsak, bir ülkenin başarılı firmalarının 100 birim satarken bloğun getirmiş olduğu çeşitli ticari avantajları kullanarak 400 birim satması örneğini verebiliriz.
Peki dezavantajları nedir sorusunun cevabı ise ülkelerin ticari çıkarlarıyla alakalıdır. Örneğin siz Çin ile ticaret yapmaya karar verdiniz ve belirli imtiyazlar tanıyarak Çin mamüllerini ülkenize sokacaksınız. Bir ekonomik birlik içerisindeyseniz ne farklı bir para birimi kullanabilir ne de özel gümrük oranı belirleyebilirsiniz. Öte yandan ihtiyacınızı üye devletlerden almak durumunda kalacağınız için düşük rekabet ortamında daha ucuzu varken daha pahalıya satın alabilirsiniz. Tabiki bu dezavantajlar ancak ve ancak siz bir dünya devi iseniz geçerlidir. Öte yandan orta ölçekli bir ülkenin birliğe girmesi üretim ve dolayısıyla ihracatını artırabilir. Tüm dünya Güney Kore'den teknoloji satın almak ister, ama birliğin Güney Kore ile anlaşması yoksa ve siz birlikteyseniz öncelikle sizden satın alınır. Çünkü gümrük yok.
Bu konuda 3 sayfada toplam 28 adet üst yorum vardır.