-
Barış Manço'nun Fransız Spiker'e canlı yayında verdiği ayar
Barış Manço, Fransa'da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur.
Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir. Sürekli, " İşte Türk, yani barbar, vahşi ... " demektedir... Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere " Yanınızda kâğıt para var mı? " diye sorar.
Bu soruya spiker şaşırır ve " Evet var ama n'olacak " der.
Barış manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında "Anahtar" adlı şarkısını söylemiştir... Bu şarkının bir bölümü şöyledir: " Beş Akif- bir saat kulesi, iki kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan" Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir.
Barış Manço spikere sorar: " bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim? "
Spiker: "General... "
Barış manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar,
Spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır, "general... ", "amiral... ", "komutan... " spikerin bu "falanca general, falanca amiral, falanca komutan" cevabından sonra, bu sefer de barış manço cebinden türk paralarını çıkarır.
Spikere der ki:
* Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy'dur. şairdir...
* Bu fotoğraftaki kişi Mevlana'dır, düşünürdür...
* Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet'dir. adaletin sembolüdür...
* Bu paradaki kişi ise Atatürk'tür. "Yurtta barış, Dünyada barış" diyen kişidir...
Bizim paralarımız bunlar...
* Biz türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına "şairlerimizin", "düşünürlerimizin","bilim adamalarımızın" fotoğraflarını bastık...
Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş adamlarının fotoğraflarını basmışsınız!" der...
Barış Manço'nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını keserler ve spikeri yayından alırlar, Başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, Yeni spiker Barış Manço'dan ve Türkler'den özür diler, programa böylece devam edilir.. -
Fransa'da bir toplantıda Cezayirli bir genç Necip Fazıl merhuma Fransızca sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi?
Necip Fazıl: “Evlâdım! Eğer Osmanlı emperyalist olsaydı, şu anda bu soruyu Fransızca değil, Türkçe sorardın! -
Şeyh şamil eliyle yemek yediği için, bıraksak benide yer diyen rus generale: "korkma seni yemem,benim dinimde domuz eti yemek gunahtir" demiştir.
-
"Bildiğiniz üzere yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. Cahil halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet oluyor, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.
Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;
“Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?”
Yargıçlardan biri sordu: “Cehennemi kim alır ki?”
Martin Luther “ben alıyorum, neyse parası vereyim” dedi.
Yargıçlar cehennemi Martin’e bedava verdiler!
Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıktı ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslendi:
“Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın!”
Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştu. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu."
tam bir ayar sayılmaz ama ders çıkarılması gereken müthiş bir hikaye bence. -
Mustafa Kemal Atatürk: İşgal Güçlerine İthafen
'' geldikleri gibi giderler'' -
Cnn muhabiri ikiz kuleler olayından sonra dünya ticaret merkezini ziyaret ederin muhammed ali clay'e sorar:
-sayın muhammed ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dine mensup olarak neler hissediyorunuz ?
Muhammed ali,
-siz hitler ile aynı dini paylaşan birisi olarak neler hissediyorsanız aynısı. -
Türkiyenin avrupa kupası kazanan tek takımı GALATASARAY ...
-
Necip fazıl kısakürek vapurla kadıköye giderken yanına bi adam yaklasır ve derki: "üstad , peygamberlere ne gerek var biz de kendi yolumuzu bulabilirdik" diye sorar. Necif fazıl okudugu kitaptan basını kaldırmadan "ne diye vapura bindin, yüzerek karsıya geçsene "der.
-
Necip fazıl bir gün otobüse veya tramvaya biner daha sonra karsıdan takım elbiseli adam gelir kalk ordan der ben oturcam necip fazıl senin ne ayrıcalığın var der adam ben milletvekiliyim der
Necip fazıl bende milletim der
Bu konuda 1 sayfada toplam 9 adet üst yorum vardır.