-
Soru:Suriyelileri neden ulkeye almayalim?
Cevap: Araplar bize ihanet etti.
1914 yilina gelindiginde balkanlar ve arap devletleri bizden tamamen kopmustu. Elimizde yalnizca Suriye kalmisti ve bizden ayrilmaya pek niyetli gozukmuyordu. Suriyeyi Osmanlidan koparmak icin bir arap cemiyeti bile kuruldu ancak fayda etmedi, çunku suriyeliler arap degildi, irkci dusunceleri yoktu (kendilerini yalnizca Suriyeli olarak nitelendiriyolardi daha sonra Baba Esad tarafindan irkci zihniyetten ekmek yeme ihtiyaci dogdu ve Surri diye bir irk oluşturuldu)ve Fransizlar ne kadar ugraşirsa uğraşsin bir isyana sebep olamiyordu. Hal boyle olunca Suriyelilerin Osmanliya baş kaldirmasi neredeyse imkansizdi ve tabi ki boyle durumlarda işleri alehimize çevirmek için doğmuş 3 aptalimiz devreye girdi. O yillarda Cemal Paşa Suriyede resmen kendi kralligini ilan etmişti, kafasina eseni yapiyor istedigine cezalandiriyordu. Suriyeliler Cemal Paşadan oldukca sıkılmışti ancak henuz buda isyan etmek icin yeterli sebep degildi. Aslinda Suriye halkinin isyan etmemesinin temel sebebi inanilmaz derecede saygi duyduklari 33 suriye aydiniydi. Ve bu aydinlar hic bir şekilde fransizlara yanaşmiyordu. Fakat 1916 yilina gelindiginde Cemal paşanin bir casusu ona cok kiymetli bir haber getirdi. '33 aydin Fransizlarla anlaşti, anlaşma belgeleri şuanda fransiz elciliginde'. Cemal Paşa bunu duyunca atina atladigi gibi fransiz elciligini basti (bu tarz kahramanliklari cok severler) ve elcilikte o gizli anlasma belgesini buldu. Derhal aydinlari yakalatti ve mahkemeyi kurdurttu. Aydinlarin kendini savunma haklari vardi ama karari etkileme şanslari yoktu çunku Cemal Pasa oranin kraliydi ustelik ortada birde belge vardi ve sonuç olarak yakalanan aydinlar bir kismi Şam'in Merce bir kismida Beyrut'un Burç kasabasinda 6 Mayis 1916 yilinda asildi. Cemal Paşa'ya gore cikmak uzere olan bir isyan bu şekilde bastirilmisti ancak bu hareket ters tepti. Suriye halki 33 aydina neredeyse aşıkti ve bu infazi unutmadilar, kisa sure sonra Osmanli askerlerini Suriyeden cekmek zorunda kaldi.
İşin uzucu yaniysa şuydu; olaydan 40 yil sonra fransiz hukumeti Cemal Paşa'ya gelip o casusluk bilgisini veren casusun aslinda kendilerine çalişan bir casus oldugunu ve elcilikteki o belgeninde sahte bir belge oldugunu acikladi. 33 aydin hiç bir zaman Osmanliya ihanet etmemişti.
Not: Bugun halen daha 6 mayis gunu Suriyelilerin Şehitler Bayramidir ve o 33 aydin Fransiz emperyalizmine karşi sergiledigi duruşla anilir. -
bu arada Elcilikten cikan belgede neler yazdigini koymayi unutmusum, isyan bildirisi bu olacakti;
“Ey Arap milleti, ey Arap milletinin mebusları, ey Arap milletinin gençleri, ey doğunun şânın ve şerefinin vârisleri, ey zulme boyun eğerek sabahın gelmesini kabul etmeyenler! Bu nidâ, mezarlarında yatan ecdâdımızın nidâsıdır. Bu nidâ, mezarında yatan medeniyetimizin enînidir. Bu nida, mezara giren tarihinizin haykırmasıdır. Haktır, haktan sonra ise ancak dalâlet gelir. Tarihinizin safhalarına bir nazar atfediniz, memleketinizde Türk musibetinden, en hakir ve en zelîl milletlerin görmediği o harap edici sülâlenin zulmünden ve yoldan çıkmasından kurtulabilmiş bir ay, hatta bir gün bile geçmemiş olduğunu görürsünüz. Tarihimizde bunların zulümlerini kaydetmeyen bir sahife bile bulamayacaksınız. Hangi Arap Endülüs’ü zikreder ve Endülüs emîrinin Frenkler’in akınına karşı Türk padişahından yardım istediğini, Türk padişahının ise hilâfet elden gider korkusuyla imdad vermediğini, Endülüs’ün bu yüzden gittiğini ve Arap medeniyetinin Endülüs’ün etrafında gömüldüğünü duyarsa dizleri tutulmaz? Hangi Arap, Türkler’in Bağdad’daki Arap medeniyetini yıkıp ve kütüphanelerdeki ilim ve edebiyat kitaplarını Dicle ve Fırat nehirlerine atıp köprü yaptıklarını, balıklara yem bıraktıklarını tasavvur eder? Hangi Arap, Türkler’in yüzbinlerce Arap’ı öldürdükten sonra Fransızlar’a teslim ettiği Tunus ve Cezayir’deki Arap kardeşini hatırlar, müteessir olmaz ve sabahleyin bir Türk’ün elini sıktığı güne lânet etmez? Hangi Arap, Trablus ve Berke’nin nasıl satıldığını anlar, çöllerindeki kurbanlarının haberlerini okur ve bunların simsarlarının Selanik’te Genç Türkler olduğunu öğrenir de yüreği parçalanmaz? Damarlarında şeref kanı akan ve ‘Arap’ ismi uğruna kanı oynayan hangi Arap, Araplar’ın kanına bulanmış memleketlerinin kaybını, milletin tarihinin bu sahifelerini okuyup bütün bu felâket ve musibetlerin yegâne sebebinin Türkler olduğunu öğrenir ve kendi kavminden nefret etmez, kılıcını bu yıkıcı bagilerin boyunlarına doğru çekmez? Yemen’e ve Irak’a Arap askerleri göndererek Arap çocuklarını birbirine kırdıran ve kendilerine kendi elleriyle yuvalarını söndürtenin Talât ve arkadaşı olduğunu işitmediniz mi? Memleketlerinizden toplanan eğitim yardımlarıyla Türk, Ermeni ve Yahudilerin tahsil için Avrupa’ya gönderilerek çocuklarınızın, yürek parçalarınızın bundan mahrum bırakıldığını bilmiyor musunuz? Yoksa Türkler’in sizi baskılar altına aldıkları andan itibaren alışkanlıklarınızı katlettiklerini ve şimdi de Arap eserlerinin mahvına uğraştıklarını öğrenemediniz mi?
Ey kavim, Paris’teki kongrenizi nasıl başarısızlıkla neticelendirdiklerini, size verdikleri vaadleri yerine getirmeyerek âleme karşı sizlerle alay ettiklerini ve Avrupa’da onlardan bir kırtıpilin sizi bölünmeye düşürerek âleme maskara ettirmeye muktedir bulunduğunu anlattığını da gördünüz. Türkler ile ne alâkanız vardır? Osmanlılıktan istifadeniz nedir? Ey harap edici Türkler’in Müslüman oldukları vehmine düşüyorsanız ve onların kardeşliğine saygıyı kendinize bir vecibe biliyorsanız, size sorarız: İslam’ın şânını ve şerefini yıkan, Arap beldelerini satan, Kur’an’ın yüceliğini katleyleyen ve Türk fahişelerine harcamak için Hicaz vilâyetini rehin bırakanlar Müslüman kabul edilirler mi? Bunun üzerine yapacağınız şey vergi vermeyi bırakıp o para ile silâh satın almaktır. Tâ ki bu harap edicileri memleketlerinizden süresiniz! Tarih bize altınla yazılmış bir ibret öğretti, o ibret de hiçbir milletin kan dökmeden hürriyetini alamadığı hakikatidir”.
Bu konuda 1 sayfada toplam 2 adet üst yorum vardır.