Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.
Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.
2. abdulhamid
khan
edit: ii kullanmak yerine 2 ve nokta yazınca linke çeviriyor, nasıl düzeltebileceğimi bilen var mı? teşekkürler
abdulhamid han'ın dünyasına kısa bir bakış bölüm 1/9
sultan abdulhamid han, osmanlı padişahları arasında en uzun süre tahtta kalanlardan biridir; osmanlı devleti’ni yakından ilgilendiren çok önemli olayların saltanatında meydana geldiği nadir padişahlardandır ve en önemlisi de hakkında çokça eser bulunan bir devlet adamıdır.
2. abdulhamid, şehzadeliğinde oldukça iyi bir eğitim almıştır. devrin en iyi hocalarından hat, arapça, farsça, osmanlı edebiyatı ve tarih derslerinin yanında musiki dersleri de almıştır.
abdulhamid, başta marangozluk olmak üzere nişancılık ve binicilikte yetenekliydi. ayrıca tiyatroya da ilgisi vardı.
babasının tabiriyle kuşkulu ve sükuti oğul olan abdulhamid, kurulduğu yıl yeni osmanlılar cemiyetine girmiş fakat gayelerinin bozuk olduğunu anlayınca ayrılmıştır. hayat tarzı olarak sultan abdulaziz’e benzeyen, şarklı, tam bir müslüman türk ve tam bir osmanlı olan abdulhamid, takva ve dindarlığı sebebiyle halk arasında veliyullah olarak bilinmiştir. dedesi 2. mahmud’a ve reşid paşa’ya hayran olduğu ifade edilen 2. abdulhamid, babası 1. abdulmecid ile ağabeyi murad’ın alafranga hayatının devlete ve millete zarar verdiğine inanıyordu. 31 ağustos 1876’da, akıl hastası olan 5. murad’ın yerine, osmanlı tahtına oturan 2. abdulhamid, dış ve iç düşmanların bütün gayretlerine rağmen, 27 nisan 1909 yılına kadar osmanlı tahtında oturmayı başarmıştır.
tarihçiler, 2. abdulhamid’in saltanat yıllarını ikiye ayırmış ve olayları bu çerçevede değerlendirmişlerdir.
birinci devre, tahta geçişinden 13 şubat 1878’e yani 1. meşrutiyet’in ilanına kadar olan 1 yıl 5 aylık bir süredir ki, bu dönem padişahın şahsi idaresiyle ilgisizdir. çünkü idareye meclis hâkimdir. padişah ikinci plandadır. ancak meşrutiyet yürürlükten kaldırılıp meclis tatil edildikten sonra şahsi hâkimiyetini kurabilmiş, dizginleri eline alabilmiştir. sultan abdulhamid bu dönemden sorumludur. bu dönem, 2. meşrutiyet’in ilanına kadar 30 yıl 5 ay sürmüştür. 2. meşrutiyetten sonraki 9 aylık dönemin sorumlusu yine meclistir.
sultan 2. abdulhamid, başlangıçta demokratik fikirleri olan genç bir padişahtı. bunu tahta geçer geçmez, başta seraskerlik olmak üzere bazı kuruluşları ziyaret etmekle, görevlilerle birlikte yemek yiyip sohbet etmekle göstermiştir. o zamana kadar padişahlar pek kimsenin ziyaretine gitmez, sadece ziyaretçi kabul ederlerdi. yeni padişah ise, subaylarla asker karavanasından yemek yiyor, bakanlar ve şehzadelerle vapur gezilerine katılıyor, camilerde halkın arasında omuz omuza namaz kılıyordu. bu hareketleri osmanlı tarihinin son yıllarında görülmemiş hareketlerdi ve o zamanın şartlarında avrupa krallarında bile rastlanmazdı. halk yeni padişahı çok sevmiş, çok benimsemişti. onu “osmanlı devleti’nin son ümidi” olarak görüyorlardı.
kendisi de bunun farkında olduğu için sürekli çalışıyordu. çok zeki olduğu, hayret verecek derecede bir hafızaya sahip olduğu, düşmanları tarafından bile kabul edilir. savaş sırasında gecelerini saray telgrafhanesinden haber bekleyerek geçirir, geceler boyu uykusuz bile olsa, bir haber geldiğinde mutlaka uyandırılmasını tembih ederdi.
abdulhamid, kan dökmekten hiç hoşlanmazdı. sultan abdulaziz’i durup dururken katledenler idama mahkûm edilmişken, sadece sürmekle yetindi. kendisine suikast düzenleyen ermenilerin tuttuğu belçikalı terörist jorris’i bile affetmiş, avrupa’ya hususi ajan olarak göndermişti. gelen idam kararlarının tamamına yakınını sürgüne ya da kürek cezasına çeviren merhametli bir hükümdardır. hatta bir keresinde adliye nazırı abdurrahman paşa saraya gelerek istifasını sunmuş ve istifa sebebini soran padişah’a “bizim adaletimize güvenmiyor musunuz da getirdiğimiz idam dosyalarını müebbet hapse çeviriyorsunuz?” diye çıkışmıştı. en güvendiği bakanlardan birisinin bu eleştirisiyle karşılaşan abdulhamid, ona, hâkimlerin de insan olmak suretiyle hatalar yapabileceklerini ve bu yüzden sonradan pişman olabilecekleri kararlardan dolayı vicdan azabı çekmek istemediklerini söyleyerek durumu açıklamış ve sonunda paşa’yı istifadan vazgeçirmişti.
sultan abdulhamid, “bir meclisin kurulması, problemlerin burada görüşülmesi gerektiği”ne öteden beri inanırdı. yalnız onu düşündüren önemli bir konu vardı. osmanlı devleti’nin genel nüfusu içinde türkler azınlıkta kalıyordu. oysa devletin kurucusu ve sahibi türklerdi. sayıları daha az olduğundan, mecliste de az sayıda kalacaklar, böylece, asırlardır islam adına devlete sahip çıkan bir milletin sağladığı istikrar tehlikeye düşecekti. bu da devletin selameti açısından mahzurluydu.