Dünyanın En Egzotik Aynı Zamanda En Ölümcül 10 Yeri
14k
Okunma
20
Paylaşım
"Ne kadar tehlikeli, o kadar çekici" bu alıntıyı ne kadar reddetsek de insan psikolojisi tehlikeyi, yapılmamışı denemeyi, riski seviyor.
Şanslıyız ki dünyada bize riski yaşatacak tehlikeyi de çok aratmayacak çok fazla doğal olay var. Doğal kalıntılar ise dünyanın yüzeyi kadar kürenin içerisinin de ne kadar gizemli olduğunu bize gösteriyor. Keşfetmeye hazır olanlar için Dünya bize birkaç ipucu vermiş.
İşte Dünya'nın En Egzotik ve Aynı Zamanda En Ölümcül 10 Yeri...
Kaynak: therichest
1- Merapi Yanardağı, Endonezya
Yılın 300 günü yanardağın üzerinde duman görmek mümkündür. Çok ilginçtir ki inanılmaz tehlikeli olmasına rağmen binlerce kişi bu yanardağın eteklerinde yaşamaktadır. Volkanik küllerin toprağı zenginleştirdiğini düşünen çiftçiler buraya halen ekin ekmektedirler. Fakat bu o kadar risklidir ki örneğin 2010 yılında yanardağ 1 ay boyunca lav püskürmüştür. Bu patlama 300 kişinin ölümüne sebep olmuş ve tüm gökyüzünü dumanla kaplamıştır. 2013 Kasımında ise Merapi Yanardağı saatlerce kaynamıştır ve 2 km yüksekliğe kadar duman püskürtmüştür.
2- Kaynayan Göl (Boiling Lake), Dominika
Dominika'daki Morne Trois Pitons ulusal parkında bulunan bu doğa hakimiyetindeki göl, kaynayan göl (boiling lake) olarak anlımaktadır.
Roseau'nun 10 km doğusunda bulunan bu doğa harikası 70 m'lik gölü görmeden inanmak pek mümkün değil. Gölün kenarındaki suyun sıcaklığı 82 °C ile 93 °C arasında.
Burayı görmek isteyen ziyaretçilerin çok dikkatli olması lazım, kayaların üzerindeki oturma banklarında bulunan soğutma sistemleri nedeniyle yer çok kaygandır. Bu göl yeryüzü kabuğunun içerisindeki bir deliğe konuşlandırılmış durumdadır. Altından geçen sıvılaşmış lav sayesinde sıcaklığı sürekli yüksek seviyededir. Yakınlarında herhangi bir yapılaşma yoktur ve sadece 14 km lik bir yürüyüş sonrasında ulaşılabilir.
Görüş menzili ise buharlardan dolayı pek ileri değildir.
3- Dallol, Etiyopya
Etiyopya'nın en kuzeyinde bulunan Dallol kasabası, zamanının maden kasabasıydı. Dünyanın en sıcak yeri olarak ölçülen bu kasaba her zaman 34 °C civarındadır.
Yakınlarındaki Dallol yanardağı yaklaşık yüz yıldır suskun durumdadır, fakat bölgede düzenli bir jeotermal aktivitenin olduğu kanıtlanmıştır.
Dallol'da nem oranı %60'dır. Sıcak kaynaklardan çıkan buğu ve sülfür havuzları bölgenin gece bile soğumadığının kanıtıdır.
Göletlerdeki limon sarısı çamurlar, pas rengi kabuklar ve tuz kaynağı mavi su bölgeyi tam bir görsel şölene dönüştürmektedir.
4- Námaskarð (Namaskard), İzlanda
İzlanda'daki Namafjall dağının altında bulunan Námaskarð bir jeotermal kaynaktır.
Bu dumanlı (Sülfür'den dolayı) ve iç karartan bölge Avrupa'nın en aktif volkanik bölgelerinden birisidir. Kaynayan çamur nedeniyle bölgeden havaya devamlı olarak sülfür dolu dumanlar yükselir.
Yerin hemen altında jeotermal bir kaynak vardır ki bu da zemini hiçbir zaman hareketsiz bırakmamaktadır. Bölgeyi ziyarete gelenler yetkililer tarafından belirlenmiş noktalarda durmak zorundadırlar çünkü her an yer yarılıp ziyaretçileri içine alabilir.
5- Tsingy de Bemaraha Ulusal Parkı, Madagaskar
UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan bu ulusal park görüp görebileceğiniz en garip parklardan birisidir. Yaklaşık 400 kmlik kalkerler yapılardan oluşan bu park bazı noktalarında 130 m'ye kadar yükselebilmektedir.
"Tsingy" terimi Malagaşça dilinde "çıplak ayakla yürünemeyen yer" anlamına gelmektedir. Yapılar parka doğal bir zenginlik katarken aynı zamanda parkı oldukça da tehlikeli bir yer haline getirmektedir. Dikkatle yaklaşılmadığı zaman kalkerlerin insan etini kesebilecek kadar keskin yerleri vardır. Bu nedenle bölgede hem vahşi hayvan yoktur hem de araştırmaya gelen bilim adamı.
6- Minqin, Çin
Minqin bölgesi Çin'in kuzey batusında bulunan ve dev bir kayıp olarak adlandırılabilecek bir bölgedir.
Shiyang nehrinden beslenen Minqin bir zamanlar tarımsal bir cenneti. 87.000 hektarlık bir ormana sahipti.
Hükümetin, Minqin'i "ekolojik bir felaket" olarak adlandırdığı gün koskoca bir coğrafya için kara bir dönem başlamıştı. Yukarı yönlü sulama faaliyetlerinden dolayı Shinyang nehri kurudu ve Badain Jaran ve Tengger çöllerinin arasında bulunan Minqin'in çölleşmeden başka bir şansı yoktu. Çöl kumlarının gittikçe ormanı ele geçirdiği bölgede su azlığından dolayı 87.000 hektarlık alan 2009 yılında 20.000 hektara düşmüştü.
Şu anda ise Minqil'in sadece 100 km2 si ekilebilir bir alan ve çöl gittikçe alanı içerisine almaya devam ediyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde ormanlık ve ekili bölgenin tamamen yok olması bekleniyor.
7- Madidi Ulusal Parkı, Bolivya
1.89 milyon hektarlık Madidi Ulusal Parkı, dünyanın en büyük biyolojik çeşitliliğine sahip alanı olarak adlandırılmaktadır.
Bolivya'da Andes dağlarından Tuichi nehrine kadar uzanır.
Madidi ulusal parkında, zehirli kelebeklerden, ölümcül dev başlı asker karıncaya, tatarcık sineğinden çeşit çeşit papağanlara birçok tür yaşamakatadır. 1250 tür kuş olduğu bilinmektedir. Yılanlar, jaguarlar, ayılar, yaban domuzları ve birçok ölümcül canlı yaşamaktadır.
Bunların yanı sıra bitkiler ise bünyelerinde zehirli yapraklar ve zehirli tohumlar barındırmaktadır.
8- Nyos Gölü, Kamerun
Kamerun'da bulunan Nyos gölü dünyanın en tehlikeli yerlerinden birisidir. Başkent Yaoundé'den 300 km uzaklıkta bulunan Nyos gölü Oki volkanik merkezinin yolunda bulunmaktadır. Nyos gölü volkanik merkezin yolunda akmaktadır. Volkan günümüzde aktif olmasa volkan yerine göl patlayabilmektedir. Gölün altından geçen magma göle karbondioksit sızar ve göl karbondioksit doldukça dengesizleşmeye başlar. İyice doygunlaştıktan sonra herhangi bir yer sarsıntısı veya tetikleyici etken gölün tüm karbondioksiti havaya salmasına neden olur.
1986'daki yoğun yağışların tetiklediği yer kayması sonucunda göl 100.000 tonun üzerinde CO2 salınımı yapmıştır. Ve bu salınım 23 km ilerideki bir köyü uykusunda yakalamıştır. Havadan daha ağır olan CO2 kısa bir süre içerisinde hızlanmış ve hızlıca yer yüzeyinde yayılmıştır. 1700 kadar kişi uykusunda CO2 zehirlenmesinden dolayı ölmüştür.
Bu trajedinin tekrar yaşanmaması için göl sürekli olarak borular ve pompalar aracılığıyla karbondioksitten arındırılmaktadır. Bu şekilde günümüzde gölün yüksek doygunluğa erişmesi engellenebilmektedir.
9- San Pedro de Atacama, Şili
Kuru ve sıcak rüzgarlar üzerine bir de ortalama 25 derecelik bir hava sıcaklığı eklenince bu etkenler Şili'deki San Pedro de Atacama'yı dünyanın en kuru yeri ilan ediyor.
Bölge yılda 1 mm'den daha az yağış alıyor. Bölge kuruluğu nedeniyle Dünya'da Mars'a en çok benzeyen yer olduğu için NASA, uzay araçlarını burada test etmektedir.
Bölgedeki tuz kaynakları, kumullar ve kanyonlar fotoğrafçılık adına muazzam bir görsel şölen sunmaktadır. 65,6 km'ye yayılan bir alanda bulunan San Pedro de Atacama temiz havasıyla aynı zamanda uzay takipçilerinin de favori yerlerinden birisidir.
San Pedro de Atacama'nın yakınlarındaki kasabada konaklama imkanı bulan ziyaretçilerin musluk suyu içmeme konusunda çok dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü musluk suyu fazlasıyla arsenik içermektedir. Yerliller küçüklüklerinden beri içtikleri için arseniğe bağışıklık kazanmışlardır bu nedenle onlardan görüp de siz de denemeyin.
10- Derweze (Cehennem Kapısı), Türkmenistan
"Cehennem kapısı" olarak da tanımlanan Derweze, Aşkabat'dan 290 km uzaklıkta yer almaktadır. 1971'deki doğal gaz kazıları sırasında Sovyet yerbilimciler 70 m genişliğinde ve 19.8 m derinliğinde bir çukur kazmışlardır. Çevredeki doğal yaşamı ve insanları korumak adına zehirli gaz salınımına karşı önlem almak isteyen yer bilimciler çukuru ateşe vermişlerdir. Gazın bir iki haftada kendi kendini yakıp söneceğine inanmışlardır.
Üzerinden 44 yıl geçti çukur ise hala yanıyor.
Derweze, bir yer altı ocağı olarak da tanımlanabilir.