-
Birçok italyan özellikle sosyalistler savaşta yer almak istemiyordu,milliyetçiler ise savaşa katılmak istiyordu.Sosyalistlerde yer alan genç Mussolini ‘’Bu büyük dramada izleyici mi olmak istersiniz yoksa savaşın içindeki savaşçılar mı ? diye görüşünü belli ediyordu.Bunun sonucu olarak Sosyalistlerden ihraç edildi Mussolini.Bu sıralarda ise Fransa batı cephesinde Almanlar ile başı dertteydi.Fransa’nın yükünü hafifletmek için İtalya ile yapılan gizli antlaşmardan sonra Londra Antlaşması (Nisan 1915) ile İngiltere İtalya’ya 50 milyon pound yardımda bulundu ve İtalya’nın Dalmaçya kıyıları,İstria Bölgesini elde etmesine onay verildi.
Başbakan Antonio Salandra antlaşmayı imzalamasına rağmen İtalya Temsilciler meclisi bu tasarıyı reddetti ve Salandra’nın çekilmesini istedi.Kral Victor Emanuel bunun üzerine tasarıyı kendisi kabul etti ve İtalya savaşa dahil oldu.
Savaşın İtalyanlara Bedeli :
1.Dünya Savaşı İtalyanlar için tam bir felaket oldu.2 yıl süren çabalara rağmen İtalyanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna karşı somut bir başarı elde edemedi.Ekim 1917’de Alman destekli Avusturyalılar Caporetto’da büyük bir başarı elde etti.İtalyan ordusu 300.000 kişi kaybetti,daha sonra İtalyanlar Vittorio Veneto’da 1918’de zafere ulaştı.Fakat zaferin bedeli ağırdı.Yaklaşık 0.6 milyon italyan savaşta ölmüş,0.6 milyon ise yaralanmıştı,0.25 milyonu ise kötü şekilde sakatlanmıştı.İngilizlerden gelen finansal yardım bu bedelin sadece çok küçük bir kısmını karşılıyordu.Sonuç olarak enflasyon yükseldi,ciddi bir işsizlik problemi ortaya çıktı savaştan sonra.
St.German Antlaşması (1919) ile Londra Antlaşmasında vaadedilen Dalmaçya kıyıları İtalyanlara verilmedi.Milliyetçiler hükümetin bu duruma kayıtsız kalmasını şiddetle eleştirdi ve 2.Dünya savaşı öncesinde milliyetçilerin ön plana geçmesini sağladı..
SONUÇ olarak toplum tarafından istenmeyen bir savaşa giren İtalya,hem ekonomik olarak çökmüş hem de vaadedilen toprakların verilmemesi ile zaferle ayrılan itilaf devletleri arasında aradığını bulamamıştır.
Nitekim 1922'nin Ekim ayında Mussolini önderliğindeki faşistler toplam 26.000 kişi ile beraber Napoli'den Roma'ya yürüme kararı aldılar. Savaş sonunda istediğini elde edemediği için hayal kırıklığına uğramış olan İtalyan halkının durumunu Mussolini'nin düzeltebileceğini anlayan Kral III. Vittorio Emanuele, toplumsal krizi şiddetsiz bir yolla çözmek için 31 Ekim 1922 tarihinde Mussolini'yi başbakan olarak atadı.Tam da bu sıralarda İtalyanlar'ın Güney Anadolu'daki askerlerini tek kurşun atmadan ve dahası yardımlarda bulunarak ülkemizi terketmesi bi rastlantı mı acaba? -
Bu konuyla ilgili çok komplo teorisi bir yazı yazacağım yarın. Bu konuda ABD'nin Anadolu'daki yapılandırmasının etkisi var.
-
Yarını bekliyoruz o zaman merakla @insearchofsunrise ;)
-
Kısaca italyaya ege bölgesi vaad edilmisti ama ingiltere italyanın güçlenmesini istemedigi icin yunanistana verdi italyada buna tepki olarak anadoluyu fiilen işgal etmiş olsa bile tek kurşun bile atmamıstır diyebiliriz
-
İtalyanların anadoluda istemediği topraklar alması isteksizliği arttırmış bunun sonucunda savaşmadan ayrılmıştır.
-
@nickimivermem Sen hala burada misin?
-
Evet arkadaşlar sonunda vakit bulabildim.
Ben bugün bazı komplo teorilerinden bahsedeceğim, belki de biraz tepki çekeceğim ama olsun bir de böyle düşünmek lazım.
Şimdi öncelikle İtalya'nın I. Dünya savaşı öncesi durumuna ve giriş sebebine bakalım.
Roma İmparatorluğu, Hristiyanlığı kabul ettikten sonra uçsuz bucaksız sınırlara ulamış daha sonra da Batı Roma ve Doğu Roma olarak ikiye bölünmüş bir yapıydı bildiğiniz üzere. Doğu Roma'nın yani Bizans'ın daha sonra Fatih tarafından sonlandırıldığını zaten hepimiz biliyoruz.
Odağımızı şimdi İtalya'ya çekelim. Bölge 19. yy'ın başlarında Napolyon tarafından işgal edildi ve Napolyon 1805'te cumhuriyeti kaldırarak Milan Katedralinde kendisini İtalya Kralı ilan etti. Napolyon'dan önce bölge hanedanlıklar tarafından yönetiliyordu.
Napolyon'un kış vakti Rusya'ya girme kararı ve sonrasında gelen bozgun sonucunda da Napolyon savaşları sona ermiş ve Viyana Kongresi toplanmıştır. Viyana Kongresinde ise İtalya'nın Napolyon işgalinden önce bölgeyi yöneten hanedanlıklara verilmesi öngörülmüştür.
Sonrasında ise Papalık Devleti, Sardinya-Piemonte Krallığı, Toskana Grandüklüğü, Modena Düklüğü ve Lombardiya-Venedik Krallığı yeniden kuruldu. Fakat İtalya birleşmek istiyordu. Roma İmparatorluğu döneminden beri birleşemeyen bir İtalya'dan bahsediyorduk. Bölgede halkı artık birleşmenin hayalini kuruyordu.
Daha sonra ise birleşme konusunda Fransa'nın de desteğini alan İtalya 1859'da Avusturya'yı mağlup etti ve Avusturya ile Piyemonte arasında Zürih antlaşması imzalandı. Sonra da bölgede bir konfederasyon kurulmaya karar verildi. Bu konfederasyona Papa fahri başkan oldu, Piyemonte ise fiili başkan. Daha sonra bu konfederasyona sırasıyla küçük devletler de katıldı, 1870'te Roma ve 1886'da Venedik de katılınca İtalyan birliği tamamlanmış oldu ve İtalya Krallığı kuruldu.
Bu noktadan sonra İtalya da büyümek için kendisine sömürgeler aramaya başladı. Özellikle o dönemde revaşta olan sömürgecilik ve kölelikten faydalanmak isteyen İtalya hedefini İtalya'ya yöneltti. Osmanlı ile Trablusgarp savaşı yaptı onu kazandı ve kendilerine bildiğiniz üzere On iki ada verildi bunun yanında Afrika'da Libya, Etyopya ve Somali gibi ülkeleri de işgal edip sömürgeleştirdi.
İtalya çok aç gözlü davranıyordu ve I. Dünya Savaşı başladığında nasıl olduysa frene bastı. Ben bu savaşta yokum dedi.
Fakat daha sonra İtilaf devletleri kendilerine Trento, Trieste, Istria, Dalmaçya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bazı bölgeleri vaad edilince savaşa girmek durumunda kaldı.
Savaşa giren İtalya burada 600.000 askerini kaybetti. Ekonomisi çöktü, yerle bir oldu. Girdiğine gireceğine pişman oldu.
Savaşı kazanan taraftı fakat kendisine vaad edilen topraklar da verilmedi.
Savaş bitmişti, şimdi vaad edilen yerleri söke söke alma zamanımıydı? Peki buna gücü var mıydı? Yoksa yukarılardan bir yerden emir mi geldi? -
Evet 1915 Londra Paktıyla İtilaf devletleri arasına katılan İtalya, savaşı kazanan taraf olmasına rağmen kendisine sadece Trento, Trieste ve Bolzano verildi. Osmanlı devletinden birşey verilmedi.
Bu noktadan sonra işler tamamen değişti. Çünkü ABD bence tarihin en büyük çalımını İngiltere'ye attı ve İtalya da ABD'nin sözünü dinlemek durumunda kaldı.
I. Dünya savaşı boyunca savaşan ülkelerin hepsine silah satan ABD zaten cukkayı sağlamlaştırmıştı. 1 asker bile kaybetmeden hiç tüketmeden sürekli kazanan taraftı. En sonunda savaşa sonlara doğru dahil olup, herkesin gücü tükenmişken ekonomisi ve diriliğiyle etkisini ortaya koydu ve pastanın en büyük payını kaptı.
Peki pastanın en büyük payı neydi?
ABD'nin olmadığı bir savaş vardı ve paylaşımlar ABD'den önce yapılmıştı. Daha savaş başlamadan herkese vaad edilen topraklar vaad edilmişti zaten. Savaş sonrasında kimin nereyi alacağı belliydi zaten.
I. Dünya savaşının neticesinde Osmanlı'ya ölü doğan antlaşma (Sevr) imzalatıldı. Antlaşmaya göre Petrol'un olduğu heryer İngiltere himayesinde olacak, Fransa ve İtalya'ya ise mutlu olsunlar diye bugünkü Türkiye'nin büyük bir kısmı verilecek Yunanlar da Bodrum'dan Kos'a, Sakız'dan Çeşme'ye cirit atacaklardı. Herkesin hayalleri çok güzeldi ama ABD süpergüç olacakken İngiltere sadece Musul ve Kerkükle bile ekonomik olarak otomatikmen ABD'nin önüne geçerdi.
ABD'nin nüfusu yüksek, toprakları petrole uzaktı. Şu anda bile dünya petrolünün %33'ünü tek başına tüketen ABD'nin petrolü himayesine almaması, İngiliz himayesinden satın alması sizce neyle sonuçlanırdı?
ABD'nin batışı ve İngiltere'nin çıkışı değil mi?
Durum da böyle devam ediyordu zaten. Savaşı zaten İtilaf devletleri kazanmış, Osmanlı anlaşmayı imzalamıştı. Bu durumu ancak ve ancak ne çözerdi sizce?
Antlaşmanın iptali değil mi? Peki bu hangi durumda mümkün olurdu sizce?
Evet dostlarım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu....
Bunu biraz düşünün yarın ABD'nin Kurtuluş savaşına nasıl dahil olmuş olabileceğini anlatacağım... -
i̇talya savaşta etkin bir başarı da elde edemedi , caporetto denilen bölgede avusturya macaristan ve almanya'ya karşı çok da başarılı sayılmayacak savaşlarla iyice yıprandı,savaş süresince bahsedilen trento,trieste,istria ve dalmaçya kıyılarına askeri anlamda işgal edemedi sadece tampon bölge oluşturabildi o kadar, bahsettiğin gibi sömürgeci bir tutumla bu savaşa kadar bazı yerleri işgal etti ama savaşta etkin bir başarı sağlayamaması ve sömürgeci politikası i̇ngiltere , fransa tarafından çıkarlarına ters olduğu için yavaşlatılması için vaadedilen yerlerin yerilmemesi normal bir durum..aynı osmanlı devletinin zamanında savaşta kazanıp ,masada kaybetmesi gibi bir durum..Benim şahsi fikrim bu yönde..
Savaşa gelirken petrolle ilgili kesimini gelirsek William Engdahl 'ın Petrol Savaşları kitabından bu süreci daha iyi takip edebiliriz.İngiltere 1.Dünya Savaşı öncesi Dünya'da bilinen petrolün % 12 sine sahipken savaştan sonra % 60 'ına sahip olduğunu yazar.Ayrıca 1914-1918 1.Dünya Harbi İngilizlerce ödünç alinmiş bir parayla kazanilmisti. Amerika ya 7.4 bilyon dolar borcu vardi..1915 te Çanakkale yenilgisinden sonra İngilizler Musuldaki petrol haklarini Fransizlara vermisti.Hatta birbaşka kaynakta 1915' te Yunanlıların savaşa girmesi karşılığında Aydın'ın onlara verilmesi için teklif yapıldığını okumuştum..
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda Amerika' nın yardımları ile ilgili bir yazı okumadım,ama Wilson ilkelerine bir dönem bel bağlandı ama işgaller başlayınca bunun boş bir şey olduğu anlaşıldı..Türkiye Cumhuriyeti 'nin doğuşu ise zaten tarihsel bir süreç içerisinde devam ediyordu..Meşrutiyetin ilanı ,sonra Abdülhamid Han tarafından kapatılması ve ülkenin toprak kayıpları giderek artarken ,osmanlıcılık,panislamizm gibi ideolojilerin pratikte işe yaramadığı ve Osmanlı içindeki diğer milletlerin Osmanlı'dan kopma denemeleri derken, 1.Dünya Savaşı sonucunda Vahdeddin'in bu savaşa öncü olmayıp kendi tahtını koruma girişimleri bu devletin kurulmasını hızlandırdı..Aslında 1.Dünya Savaşı petrol savaşlarının yanı sıra sosyolojisi ile de incelemeye değer , mesela bu etkileri şu belgeselde izleyebilirsiniz.. http://altyazili.org/the-first-world-war/
Teşekkürler.@insearchofsunrise -
Evet devam ediyorum.
Bence diye başlamak istiyorum çünkü buradan sonrakiler tamamen benim komplo teorilerimdir.
ABD'nin İngiltere'ye attığı çelmeden sonra bahsettiğimiz gibi bir Türkiye Cumhuriyeti kurulması ithimali doğdu ve bu noktada benim görüşümü destekleyen en büyük alıntı Rotschild'lardan gelmektedir.
"Biz ABD'de kapitalizmi, Sovyetlerde Komünizm'i kurduk. Bunun nedeni ise bu iki ülkenin diğer ülkeleri en kolay etkileyebilecek devletlere sahip olmasıdır"
Rotschild'lerin bunu yapmasındaki en büyük sebep ise Türkiye Cumhuriyeti'nde de görülen aynı ülke içerisinde görüş ayrılıklarının yarattığı dengesizlik, iç savaşlar ve buna bağlı devamlı gelişmekte olan ülke yapısı.
Hatırlayınız bizde de 60 ve 80 darbelerinin oluşumunun sebebi, 31 Mart vakalarının nedeni hep sağ sol kavgalarıdır. Sağ ABD'de oluşturulmuş sol ise Sovyetlerde. Hatta bunun ilk yansıması olarak sol görüş ülkemize TKP ile gelmiş ve ileri görüşlü Mustafa Kemal Atatürk o dönem "ülkemize sol görüş madem bari kendi kontrolümüzde olsun diye CHP'yi kurmuştur"
Tabi ki olay Atatürk'ten sonra kıvılcımlanmış ve Rotschild'lerin istediği gibi ülkede sağ sol kavgaları boy göstermeye başlamıştır. Bu noktadan sonra da devrimler başlamış ve ülke ekonomisi daimi olarak geri gitmeye başlamıştır. Ülke ekonomisi geri gidince ne yapılır? Borç alınır. Borcu kim veriyor Rotshild'ler. Borcu ödeyemeyince ne olur? Yer altı kaynaklarının kullanımı neredeyse bedavaya verilir. Örn: Bor madenlerimizin yıllarca bedavaya verilmesi ve bizim bedavaya gönderdiğimiz bor madenini beyaz eşya olarak dünyanın parasına satın almamız gibi. Tabi ki sonraki süreçte McDonald'sların ülkeye girmesi, IMF'nin borç vererek iç yönetimimize karışması, Tübitak'a ayrılacak bütçeyi bile IMF'nin planlaması ülkedeki AR-GE çalışmalarının öldürülmesi ülkeyi modern olarak sömürgeleştirmiştir ve bu da uzun vadede Rothscild'lerin elde ettiği gelirlerin tavan yapması demektir.
En basit örnek vermek gerekirse HSBC'nin açılımı Hong Kong Shangai Banking Company'dir ve bu da şöyle doğmuştur:
Ingiliz afyon tüccarları İngiltere'ye gelmiş ve "Hong Kong'a savaş açın, Çin liler önümüzü kesiyor" demiştir. Bunun üzerine İngiltere" Şu anda Çin'e savaş açacak ekonomimiz yok Rotschild'lar ile görüşün" demiştir. Rotschild'lerin ana işi de savaş ekonomisi oluşturup borç vermek savaş sonunda da bu borçu kat be kat geri almak olduğu için İngiltere'ye borç vermeyi kabul etmiş ve İngiltere Çin'e savaş açıp Hong Kong'u alarak Rotschild'lara hediye etmiştir. Bunun üzerine de HSBC kurulmuştur. Şu anda HSBC ülkemizdeen çok kar eden şirketlerden birisidir çünkü bankalar gün sonunda ellerinde belirli bir döviz bulundurmak zorundadır Ve bu dövizi de en ucuz bir şekilde HSBC'den almaktadırlar. Çünkü sahipleri Doları halen basmakta olan adamlardır. Bu nedenle HSBC sadece diğer bankalara döviz satışından bile servet yapmıştır.
Neyse konudan sapmayalım Türkiye'nin kuruluşunun ABD'ye uzun vadede sayısız faydası olmuştur. Fakat eğer Türkiye cumhuriyeti kurulmayıp da Sevr uygulansaydı bunların hepsi koca birer yalan olurdu çünkü ekonomi İngiltere ve Fransa'nın elinde olurdu.
Şimdi dönelim Kurtuluş savaşına, Kurtuluş savaşında Bolşeviklerin Türkiye'ye silah yardımı yaptığı biliniyor. Hatta rus askerleri ve komutanlarının da cephede çatıştığı biliniyor. Merak edenler için Taksim meydanındaki heykelde Atatürk'ün arkasında yer alan 2 komutanı araştırmalarını tavsiye ederim ikisi de Rustur.
Peki Bloşevikleri kuran kim? Rotschild'ler. O zaman dolaylı olarak Türkiye'ye yardım eden kim Rotschild'ler. Bu noktada I. Dünya savaşının ardından bir çıkar çatışması başlamış ve Atatürk maddi olarak dolaylı olarak ABD tarafından desteklenmiştir (Bence)
Tabi ki bu noktada Atatürk'ün ABD'yi kısa süreyle kullandığını düşünüyorum çünkü Atatürk daha sonradan verdiği yerleri geri almaya başlamıştır. Musul ve Kerkük'e de asker çıkarmaya çalışmış o sırada İngilizler buna izin vermemiş ve Belçika'da Türkiye'yi nasıl içten karıştırabiliriz diye araştırmalara başlamıştır. Aldığı cevap da şöyle olmuştur: "Ya etnik ya da dini" Bunların ikisini de sağlayan bir adam da bulmuşlardır "Şeyh Said" hem Kürt hem de Şeyh. Ayaklanmayı çıkaran Şeyh Said Atatürk'ün Musul ve Kerkük'e ilerlemesini engellemiştir. Bu noktada İngiltere'nin istediği olmuştur fakat bu kısa vadeli bir kazançtır.
Daha sonra Atatürk, Hatay'ı alınca, ülkede ekonomik reformlara girince, merkez bankası girişimleri oluşturunca, oldukça fazla dikkat çekmeye başlamıştır.
Bu noktadan sonra da benim fikirlerime göre planlananın dışında bir tutum sergileyip Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına, fabrikalaşma ve eğitimle ilerleyince orada bir dur denilmiş ve Masonlar tarafından öldürülmüştür. (Rotschildler yani)
Bunları anlatmamın sebebi ABD'nin Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ne kadar ihtiyacı olduğunu ve kendi planını bozanları mevkilerinden almaları hikayesidir.
İşte tam bu nokta da İtilaf devletlerinden kazık yemiş olan İtalya bence ABD'nin de etkisiyle Anadolu'dan çekilmek zorunda kalmıştır çünkü o bölgede ABD'nin planları vardır. Kendisine istediği verilmeyen İtalya zaten İtilaf devletlerine düşman olmuş öte yandan o bölgede ABD'nin çıkarlarına aykırı davranmayı da göze almamış olabilir. Yukarıdan bir yerden emir gelmiş olabilir. Çünkü 1919 yılı, ABD'nin projesinin başladığı I. Dünya savaşının bittiği tarihtir.
Benim görüşüm bundan ibarettir.
Bu noktadan sonrasını @bosveryaaa ya devrediyorum.
Bu konuda 2 sayfada toplam 12 adet üst yorum vardır.