-
Mevlanayı hepimiz sözleri ile biliriz en azından ben öyle biliyorum
Hakkinda pek bir bilgim yok ama bazi yerlerde mevlananin insanlara okumamalari sadece kendini dinlemeleri gerektigini soyledigi hakkinda yorumlar ve sozler duydum ne kadar dogru gercekte mevlana boyle insanmiydi ? İnsanlarin okuyup kendini gelistirmesini istemeyen sadece beni dinlesinler diyen ego manyagi bir alim miydi ? Bilgilendirmeleriniz icin simdiden tesekkurler. -
Vallaha ne yalan söleyeyim bu iddiayı ilk defa duyuyorum. Biz hep Şems ile olan ilişkisinden ve Tasavvuf edebiyatından beslendik. Sözleri de hep düşük ego üzerinedir.
-
kendi fikrimce dini yaşamaya çalışırken yoldan çıkmış, büyük şirke bulaşmış birisidir. yaşadığı yıllarda şems ile "ilişkisi" kötü konuşulmaya başlanmış, şemsin bu yüzden gittiği söylenmektedir.
mesnevinin ön sözünde şöyle yazar "mesnevi alemlerin rabbinden inmedir"
ayrıca kitabın içinde "tanrının vahyi" olduğu, "sofilerin bunu halkdan gizlemek için gönül vahyi demişlerdir" diyede savunması vardır.
benim kuran inancıma göre bu şirktir. -
Onun eserlerini çok geniş bir şekilde incelemiş olan İranlı alim Hâdî-i Harîrî, “Mesnevî’nin 6.000 beyti Kur’an ayetleriyle ilgilidir.” diyor. Onlar toplansa bir Mevlânâ meali çıkacak.
Bir Batılı alim, “Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr’den, Peygamber Efendimiz ile ilgili bilgileri toplasanız ve bir kitap haline getirseniz, Avrupalılar’ın aradığı, can attığı, susadığı, Peygamber Efendimiz’i çarpıcı noktalarıyla derinden anlatan, hayatıyla ilgili şahane bir kitap olurdu.” diyor.
Bir başkası da; “Mesnevî, Fütûhât-ı Mekkiyye’nin Farsça ve manzum söylenmiş şekli gibidir.” diyor.
Tahran Üniversitesi’nde rektörlük yapmış, George Washington Üniversitesi’nde İslâm Araştırmaları Profesörü olan Seyyid Hüseyin Nasr da; “İran edebiyatında bunun kadar muazzam bir başka eser yok. Firdevsî’nin Farsça Şehnâme’sini, kahramanlıklarla dolu bir Şehnâme olduğu için küçük cihada dair bir kitap kabul edebilir ve ‘küçük cihad kitabı’ dersek, Mesnevî için de gönül terbiyesi, nefis terbiyesi, yani büyük cihad konusunda, ‘büyük cihad kitabı’ diye tarif edebiliriz. Enbiyâ kıssalarını o kadar güzel toplamış ve anlatmış ki bir enbiyâlar tarihi çıkabilir eserinden. Evliyâullahın hayatıyla ilgili o kadar güzel noktaları yakalayan olaylar naklediyor ki oradan da mükemmel bir evliyâ menâkıbı kitabı çıkabilir.” diyor.
Bu alimlerin incelemelerinden çıkan bilgileri sunduktan sora Mesnevî’nin başındaki Arapça mukaddime insana mübalağa gibi gelmiyor. Çünkü Arapça mukaddimede deniliyor ki:
“Hâzâ kitâbü’l-Mesnevî ve hüve usûlü usûli usûli’d-dîn. Fî keşfi esrâri’l-vüsûl ve’l-yakîn.”
“İşte bu Mesnevî kitabı, Allah’a vuslatın sırlarını ve sağlam, şeksiz imanın sırlarını keşfetme konusunda din asıllarının, asıllarının aslıdır.” “Allah’a vuslatı, el-vusûl ilallah’ı, seyr-i sülûkün müntehâsını sağlamada ve yakîn sahibi olmanın, insanı yakîn sahibi olmaya götürmenin sırlarını açıklamada dinin ana kitabıdır.” diyor. Tariflere göre, 6.000 beyiti Kur’an ayetleriyle, şu kadarı enbiyâ kıssasıyla, bu kadarı evliyâ menâkıbı ile ilgili, o kadar da nefis terbiyesiyle tasavvufla ilgili parçalar olunca bu doğrudur.
“Ve hüve fıkhullâhi’l-ekber.” “Bu kitap, fıkh-ı ekberdir. Allah’ın büyük fıkhıdır.” Mâlum, Fıkh-ı ekber, İmâm-ı Âzam hazretlerinin kitabıdır. Onu da hatırlatacak bir ifade kullanıyor. Bu da Fıkh-ı ekber’dir, İmâm-ı Âzam’ın kitabı gibidir, demiş oluyor. Kendisi zaten Hanefî.
“Ve şer’ullâhi’l-azhar.” “Allah’ın pırıl pırıl nurlu olan şeriatını anlatan kitaptır; şeriat dışı değil, onu anlatıyor.”
“Ve burhânullâhi’l-azhar.” “Onun hakikatlerini ispat hususunda...”
Şahane bir Arapça, akıcı bir metinle böyle devam ediyor.
Prof.Dr.Mahmud Esad Coşan
Bu konuda 1 sayfada toplam 4 adet üst yorum vardır.