• -*- cengiz han'ın tarih sahnesine çıkışı -*-
    arkadaşlar, '' cengiz han'ın tarih sahnesi'ne çıkışı'' nın ikinci bölümü ( Birinci bölüm: Cengiz Han Öncesi Moğollar ) olan '' Cengiz Han öncesi İç Asya Panaroması '' adlı yazı ile 13. YY'a kadarki Asya Kıtasını size göstereceğim...
    • Tarihi süreç içinde 13. YY'a kadar İç Asya Panaroması •
    Cengiz Han'ın ortaya çıkışını hazırlayan sebepleri anlayabilmek için, zaman içinde geriye gitmek ve değişimlere İç Asya mikyasında göz atmak gerekmektedir. Kırgızların, 840 Yılında Uygurlar'ın bu günki Moğolistan Bölgesi'ndeki hakimiyetlerine son vermelerinden sonra uzun bir müddet İç Asya'nın kaderine büyük devletler yerine, irili ufaklı küçük devletler ve boylar hakim olmuştur.

    Ancak bu durum, Sadece iç asyaya özgü bir durum değildi. Doğu Asya'da Tang ( T'ang ) Hanedanı 905'te yıkılmış: Batı Asya'da da Abbasi Halifeleri 847'den itibaren artık eskisi gibi güçlü bir merkezi temsil etmemeye başlamışlardı.

    1258 yılına kadar devam edecek Abbasi Halifeliği daha çok Naiplerle idare edilmeye başlayacaktı. Ön ve Orta Asya'da Tolunoğulları, Akşitler, Samanoğulları gibi sülaleler de naiplikten, valilikten devlet kurmuş veya yönetimi ele almışlardır.

    İlk Müslüman Türk Devletleri de bu çerçevede İslam Ülkeleri'nden geçen ticaret yolları etrafında oluşmuşlardı. Doğu Asya'da ise Tang Sülalesi'nden sonra Kuzey Çine hakim olan Kitan/Kitaylar'ın Liao Sülalesi, Çin'de kurulan irili ufaklı sülalerden biriydi.

    Kaynaklarımıza göre Kitanların 1124'de yıkılmasında sonra, onların yerine kaynaklarımızda Altın Hanlar Çin ( Chin ) Sülalesi başa geçmiştir. Bu dönemlerde Güney Çin'de Sung Sülalesi, Kansu ve Ordos Bölgesi'nde de Türk, Moğol ve Tibetli unsurların bir karışımı olan Tangutlar bulunuyordu. 11-12. YY'a gelindiği zaman ise bunların kuzeyinde bir çok beylik ve boylar vardı. Bunların bir kısmı Türk kökenli, bir kısmı Moğol kökenli, bir kısmı ise her halde iki dilliydi.

    İşte 1206 yılında Cengiz Han adıyla başa geçen Temüçin ölümüne (1227) kadar Doğu Asya'dan Doğu Avrupaya bütün bu hakları kendi kurduğu idare altında birleştirmiş oldu. Böylece 9. YY'ın ortalarından beri irili ufaklı devletler tarafından idare edilmekte olan Asya, tek bir çatı altında toplanmış oluyordu.

    Bu büyük değişikliğe daha genel bir çerçeveden bakacak olursak, MÖ 200'lerde başlayan tarihsel dönem içinde Asya'nın özellikle Doğu'da zaman zaman büyük imparatorluklar devri yaşadığını, zaman zaman ise irili ufaklı devletlerle yönetildiğini görürü.

    Cengiz Han İmparatorluğu'nun orta çıkmasına kadar geçmiş olan 1400 yıllık tarihte iki büyük imparatorluk dönemi olmuştur: Bunların birincisi; MÖ 200-200'lere kadar süren, Kuzeyde Hunlar'ın güneyde Han sülalesinin hakim olduğu devirdir. İkincisi ise; Çin'de de önce Sui ( 589-618) sonra da Tang (618-905 ) sülalerinin, kuzeyde ise 552 Göktürklerle başlayıp, Uygurlar'ın 840'ta yıkılmasına dek süren dönemdir. Daha geniş bir çerçeve içinde düşünürsek birinci dönemde Avrupa, ön asya ve kuzey afrika'da Roma imparatorluğu ile Asya'da da Hunlar ve Hanlar idaresindeki büyük imparatorluklar: İkinci dönemde ise Avrupa orta çağlarda irili ufaklı feodal beylikler dönemine girmişken ön asya ve Kuzey Afrika'da da Emevi ve Abbasiler yönetimindeki imparatorluklar, Bizans İmparatorluğu, Doğuda Tang sülalesi ve kuzey asyada da Göktürk ve Uygurlar karşımıza çıkar.
    İmparatorluklardan oluşan bu evrensel nitelikteki dönemlerin arasında ise irili ufaklı politik yapı ve boylardan meydana gelen ara dönem vardır. Yukarıda sözü edildiği gibi son ara dönem 840'ta başlamıştı. 1206'da Cengiz Han idaresinde kurulan siyasi ve ekonomik yapı, Doğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya ve sonra da Ön Asya'ya kadar yayılarak bu ara dönemlere son verilmiştir. 14. YY'da Moğol İmparatorluğu tamamen yıkıldıktan sonra bile bu ara dönemlere geri dönülmemiş, Asya daha çok bölgesel nitelikli İmparatorluklarca paylaşılmıştır.

    Tekrar 840 sonrasına ve beylik boylara dönecek olursak, 12. YY'da bunların bazılarının babadan oğula geçen sülaler şeklini almış olduğunu: bazılarının ise, bu türlü kalıtımsal yapılanmaya karşı çıkan boylar halinde yaşadıklarını görüyoruz.

    Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu beylik ve boyların sülale usulü örgütlenme daha sık görülürken, Moğolca konuşan ve dağınık olarak bu günki Moğolistan'ın doğu taraflarında ve eski Mançurya bölgesinde yaşayan boylar sülale usulüne karşı oldukları gibi kimi zaman bir boyu, bir değilde birkaç kişinin birden idare etmesini ve böylece katılımın daha yaygın olmasını yeğliyorlardı.

    İleride Cengiz Han adını alacak olan Temüçin'in bağlı olduğu bgruplar daha çok bu ikinci türden idi. Bunlara Moğolca '' nirun'' yani belkemiği veya arka deniliyordu. Gerçekten de yeni kurulan bu siyasi yapının belkemiğini oluşturuyorlardı. Ancak, her iki durumdan da memnun olmayanlar vardı. İşte bunların 12. YY'ın son çeyreğinde yavaş yavaş Temüçin etradında toplanmaya başladıklarını görüyoruz.

    Bu dönemleri bize ayrıntılı olarak anlatan '' Moğolların Gizli Tarihi '' adlı eserde Temüçin'e ilk katılan nöker ( arkadaş, yoldaş ) denilmektedir. Temüçin'e ilk katılanlar arasında çok değişik boylardan gelenler olduğu gibi, çok değişik yerlerden gelenler de vardı. Bugünkü Tuva Türkleri'nin ataları olan Uringhay boyu, en erken katılanlardı.

    Ayrıca, 1124'ten sonra Kuzey Çin'de hakim olan Altan Hanlardan memnun olmayan Kitanlar, ticaret için Doğu Asya taraflarına gelmiş Orta Asyalı Müslüman Türk, İranlı ve Arap kökenli tüccarlar, 12. YY'ın sonlarında Temüçin ile beraber düzeni değiştirmek isteyen kimselerdi.
    Evvelce Orta Asya'nın batısı ile ilişki kurman isteyen Kitan ve Uygurlara, Gazneli Mahmud olumsuz yanıt vermişti, ama 1124'ten sonra Orta Asya'daki hakim duruma geçen Budist Karahitayların idaresinde Müslüman olmayan tüccarlara Orta Asya'da ticaret yolu açılmıştı.Ancak, Karahitayların nihayette bir Orta Asya devleti olmaları, Müslüman tüccarlara Çin'in kapısını açmıyordu. Fakat, 13. YY'ın başlarında artık baskının yönü değişmişti ve bu nedenle Orta Asyalı Müslüman Tüccarlar, Çin ticaretinde rol almak istediklerini gösteriyorlardı.

    Nitekim imparatorluk kurulurken bu oluşumda rol alan tüccarlar '' ortak '' adıyla siyasete de ortak olmuşlardı. Hanların garargahları, o dönemin deyimiyle orada yürüyen şehirler, sonradan '' ordu pazar '' denilen pazarlarıda tüccarlar için yürüyen pazarlar niteliğinde idi.
    Tüccarların pazara gitmesi gerekmiyordu. İşte bu suretle ticaret yollarının yönü değiştirilmiş, yollarda güvenlik sağlanmış ve alanın da satanın da memnun olması için büyük çabalar harcanmıştı. Hatta damga vergisi almak için mühür, damga kullanan valilere damga basmalarından ötürü,
    Moğol daruğa Türkçe baskak denmiştir.

    Bütün bunlardan görüleceği gibi, Moğol İmparatorluğu'nda ticari vergiler önemli bir gelir kaynağı haline gelmişti. Bu konuya bu kadar önem verilmesinden dolayı, ticarete yönelik bu siyasete tarihçiler sonradan genelde '' Pax Mongalica '' yani Moğol Barışı adını vermişlerdi. Bu dönem içinde Moğol Barışı ile imparatorluk başkentine birçok seyyah gelmiş ve bize birbirinden ilginç raporlar bırakmışlardır.

    Tanrı Dağları'nın kuzeyinde ve güneyinde ticaretin akışını sağlama siyaseti güden Moğol Barışı, bu dağların güneyinde de , tarımsal alanlardan eski yapıyı bozmadan yararlanılmasına yolaçmıştır. Onun için fetihler sırasında yıkılan yerler yeniden tamir edilmiş ve özellikle su yollarının bakımına önem verilmiştir.

    Bu alanlar prenslere '' Ülüş '' ( pay, hisse ) olarak verilmemiş, onun yerine merkeze bağlı valilerle idare edilmiş ve gelirleri de böylece merkeze aktarılmıştır. Genel olarak bu yöredeki tarımsal üretim elden geldiğince korunmuşsa da, merkezi iradeye karşı olan Cengiz evladından bazıları, bu yörenin gelirinin merkeze aktarılmaya çalışılması karşısındaki memnuniyetsizliklerini, talan ve tahribat yoluyla belirtmişlerdir. Sonuçta, 1269'da bugünkü Kırgızistan'da Talas'da yapılan kurultayla tarımsal bölgelerin korunması kararı alınmıştır.

    ( Kaynak: Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt 5, Sayfa: 26-27-28

Bu konuda 1 sayfada toplam 1 adet üst yorum vardır.

  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.