insearchofsunrise
elektrik aşkı
En Beğenilen Yazar Sırası
:
1
Toplam Başlık Sayısı
:
164
Toplam Puanı
:
1051
Toplam Giri Sayısı
:
604
Bu Ayki Puanı
:
26
En Aktif Yazar Sırası
:
1

insearchofsunrise Sözlük Seceresi

  • Hançer Tümeni

    Adolf Hitler'in Balkan müslümanlarından oluşturduğu bir Nazi tümenidir.
    Özellikle Bosna'daki Müslümanlardan oluşan bu tümene kendi ülkelerinde özgür ibadet olanağı vaad edilmiş ve Hristiyan ve Yahudi zulmünden bıkan Bosnalılar Nazilerin tarafına geçip müttefiklere karşı savaşmaya başlamışlardır.
    İkinci dünya savaşında niceleri hayatını kaybetmiştir.
    0 0
  • İdam Cezası Gelmeli Mi?

    Suudi Arabistan'da bu kararın kötü bir örneği yaşandı. Tartışmalar tekrar gündeme geldi
    0 0
  • Rafflesia Arnoldii

    Evet , dunyada daha buyuk omurgali bitkiler olmasina ragmen en uzun yaprakli bitki budur. Korkunc goruntusunden dolayi corpse flower ismini almistir.
    0 0
  • Counter Strike

    Bi de arkanda dikilen gençler vardı. "Senin ne kadarın kaldı?" diye sorarlardı.
    En karizmatik cevap da "benimki sınırsız" dı o zamanlar.
    0 0
  • Kaddafi Neden Öldürüldü?

    0 0
  • Suudi Arabistan ve İran Gerginliği

    Aynen öyle @japonpehlivani , bir de üzerine kendilerini dünyanın en akıllısı zannederler. Aralarındaki nadir akıllılardan birisiydi kaddafi o da gitti.
    0 0
  • Suudi Arabistan ve İran Gerginliği

    Biri Suudi diğeri Şii, ikisi de birbirini Müslüman olarak görmüyor. Herşeyin başlangıcı bu aslında.
    Olayın özeti ise şu Suudi Arabistan'ın El Kaide saldırılarında görev aldığını (fiziki ya da destek şeklinde) belirlediği 47 kişiyi idam etmeye karar verdi Bu 47 kişinin içerisinde Şii din adamı Nimr Al Nimr da vardı. Suudi Arabistan'da yaşayan ve bir Şii olan Nimr Al Nimr'in, Şiilere yapılanlara karşı gösteri düzenleyenleri desteklediği için idam edilmesine karar verildi.
    İran "yapmayın" dedi. Sonu kötü olur dedi. Suudiler idam etti. Nimr Al Nimr ile birlikte 47 kişi idam edildi.

    Bunun ardından İran "Suudi arabistan bunun bedelini ödeyecek, bu yapılan kraliyet ailesinin sonu olacak" dedi. Sonra da Tahran'da toplanan Şiiler Suudi Arabistan büyükelçiliğini ateşe verdiler. Bunun üzerine önce Suudi Arabistan, İranla diplomatik ilişkileri keseceğini açıkladı ve İranlı diplomatlara arabistanı terketmeleri için 48 saat süre verdi. Sonra da Sudan,Bahreyn ve BAE İran ile ilişkilerini yavaşlattıklarını veya kestiklerini açıkladılar.
    Rusya ise arada ara buluculuk yapmaya çalışıyor. İran ile sıkı fıkı olan Rusya ortadoğunun hakimiyeti için körfez ülkeleriyle dost olma yolunda ilerliyor.
    Fakat bizim Müslümanlar salak malesef. Bu nedenle gerginlik ortadoğuda dinmiyor. Hala asıp kesiyorlar, dünya bu şekilde devam edecek zannediyorlar.
    Amerika da siyahilerin her zaman köle olacağını zannediyordu ama şimdi siyahi bir Başkanları var. İşte dünya böyle herşey değişiyor. Yarın Arapların taşladığı kadınlar da yönetime oturacak. O zaman dönüp bakacaklar kimse kimse ile dost değil.

    Kaddafi'nin dediği gibi "Libya'nın İtalya ile çok iyi ilişkileri var, Suriye'nin de Türkiye ve Amerika ile süper ilişkileri var ama biz Arapların kendi aralarında iyi ilişkileri yok. Biz Araplar böyleyiz işte..."
    0 0
  • Rusyayla yaşanılan uçak krizinde en çok zarar gören ülke hangisi sizce

    Benim fikrim Rusya'nın gövde gösterisi yaptığı yönünde çünkü buna ihtiyacı var @Turanimp
    ABD, ortadoğudaki hakimiyetini azaltırken sahneye Rusya çıktı ve özellikle Irak petrollerinin geçiş yolu olan Suriye üzerinde hakimiyet sağlama yarışına girdi. Burada ise edindiği etkin rolü kaptırmamak için gövde gösterisi yapıp dik durmak zorunda.
    Burada Türkiye sadece bir tesadüf oldu. Başka bir ülke daha hafif birşey yapsaydı da daha fazla tepki göstermek durumunda kalabilirdi.
    0 0
  • Rusyayla yaşanılan uçak krizinde en çok zarar gören ülke hangisi sizce

    İki ülke de bu durumdan zararlıdır. Rusya da mutlaka büyük ölçüde zarar gördü Türkiye'de.

    Türkiye'deki en büyük zarar ise gergin ortam. İnsanlar önümüzdeki aylarda ne olacağını bilemediği için harcama yapmıyor veya yatırım yapmaktan çekiniyor bu da kısır bir ekonomi ve ticaret hacminin düşmesini yol açıyor. Rusya'da ise arz sıkıntısı var. Kendince koyduğu ambargonun cezasını kendisi çekiyor.
    Umudumuz krizin kısa vadede çözülmesi yönünde bu ortamın iki ülkeye de faydası yok.
    0 0
  • Reinhard Heydrich Suikasti

    48. Bölüm: Reinhard Heydrich Suikasti

    Wannsse protokolünde Avrupa çapındaki tüm yahudilerin listesini çıkaran ve bu yahudilerin tamamının imha edilmesini niahi çözüm olarak gören Reinhard Heydrich işlemlere başlamıştı bile. Bu nedenle seveni kadar da sevmeyeni vardı.
    Anthropoid adı verilen bir operasyonla İngilizlerin de desteğini arkasına alan Jozef Gabcik Jan Kubis ve timi İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin bir savaş uçağından paraşütle atlayarak Prag'a indiler. 27 Mayıs 1942'de bu timin komutanı olan Jozef Gabcik karşı karşıya geçen bir yaya görünümünde yaya geçidinden geçiyordu. Tabi ki planlı bir karşıdan karşıya geçişti o sırada yaya olan Gabcik'in üzerine Reinhard Heydrich ve arabası geliyordu.
    Resim: Jozef Kabcik ve Jan Kubis

    Çek direniş örgütüne bağlı olan Gabcik silahını çekti ve Heydrich'e doğrulttu. Fakat şans işte ... Silah o an tutukluluk yaptı. Bunun üzerine Heydrich şsförüne arabayı sürmesini emretti ve silahını çıkarıp Gabcik'e ateş etmeye başladı. Bu sırada Gabcik'in görev arkadaşı Jan Kubis hemen arabaya doğru bir el bombası fırlattı ve şans eseri hem Gabcik hem de Kubis bu başarısız operasyondan sağ kurtulmayı başardılar. Ama Heydrich o kadar şanslı değildi. Bombanın yarattığı patlamadan sonra sıçrayan bir şarapnel parçası Heyrich'in beline isabet etmişti.
    Heydrich Maziler için o kadar önemliydi ki Naziler, bu suikastçileri ifşa edenlere 100 bin Çek kronu ödül vereceklerini açıkladılar.
    Tamı tamına 541 kişi operasyondan dolayı tutuklandı ama hala suikastçilere ulaşılamadı
    16 Haziran 1942'de Karel Cruda isimli bir vatandaş 100 bin kronluk ödülün peşinden gitti ve suikastçileri ihbar etti. Ödülünü de aldı.
    Resim: Karel Cruda

    İhbara göre Gabcik, Kubis ve tim Aziz Kirli ve Aziz Methıodious Kilisesinde saklanıyorlardı.
    İşte o an SS birlikleri (Waffen SS) kiliseyi kuşattı ve Çek timiyle çatışmaya girdiler. Nazilerden 14 kişi öldü, 21 kişi yaralandı ama timden sağ tek bir kişi bile kalmamıştı. Bazıları Nazilere teslim olmamak için intihar etmişlerdi.
    İstihbaratı alan Naziler eş zamanlı olarak timin ailelerini de yok etmişlerdi tek bir canlı aile bireyi kalmamıştı.
    Heydrich ise hastaneye kaldırılmıştı. Himmler kişisel doktorunu bile yollamıştı ama 4 Haziran 1942'de saat 04:30'da Heydrich, kan zehirlenmesinden öldü.
    Prag kasabı hayata göçmüştü...
    (bkz:Dinleyin! II. Dünya Savaşında Oradaydım Tüm Bilinmeyenleriyle Anlatıyorum)
    0 1
  • Ayşe Tatile Çıksın

    @denizcan @gimli detayları Kıbrıs Barış Harekatı'nda işlemek lazım diyerek sadece "Ayşe Tatile Çıksın" cümlesine değinmek istedim. Ben bu konu başlığı altında Kıbrıs Barış Harekatına girmek istedim. Bence Kıbrıs Barış Harekatı diye bir başlık açıp detayları orada işlemek daha doğru olur.
    0 0
  • Ayşe Tatile Çıksın

    Ayşe Tatile Çıksın cümlesi Kıbrıs Barış Harekatı'nın parolasıdır.
    Dönemin Dış İşleri Bakanı Turan Güneş batı ile görüşmelere gittiğinde durumun iyiye gitmeyeceğini anlayarak sorusunu Ecevit'e ulaştırır. "efendim bir de eşiniz aradı, kızınız ayşe tatile çıkacakmış, ertelesin miymiş?" sorusunu sorar, Ecevit de "ayşe tatile çıksın" yanıtını verir.
    Bu mesaj aslında altında iletişim kanallarını dinleyenlere de mesaj verir. Mesajı dinleyenler "Türkiye Kıbrıs'ın üzerinde pek durmayacak heralde baksana Başbakan kızını tatile gönderiyor" imajı yaratmaktadır.
    Bu mesajı alan TSK ise görüşmelerden sonra vakit kaybetmeden mevzilere yerleşmiştir ve Kıbrıs'ı kurtarmıştır.
    Burada Pakistan'ın yardımı da bize büyüktür. O dönemki savaş uçakları Pakistan'ın yardımıdır. Ki pakistan tarih boyunca bize zararı değil hep yararı dokunmuş tek ülkedir.
    0 0
  • Babür İmparatorluğu

    Tac Mahal, Babür İmparatorluğu’nun 6. hükumdarı Şah Cihan’ın emri üzerine, vefat eden çok sevdiği karısı Ercümend Banu Begüm'ün hatırasına ve onuruna inşa edilmiştir. Karısının ölümünden 1 yıl sonra yani 1632'de temeli atılmış 20 yıl sonra da tamamlanmıştır.
    0 0
  • İlk Kadın Hükümdar Tomris Hatun ve Destanı

    Oldukça güzel bir yazı olmuş @Ramazan eline sağlık
    0 0
  • Halis Toprak

    Toprak Holding'in kurucusu Halis Toprak hayatını kaybetmiş. Fransa'da kaldırıldığı hastanede kalp rahatsızlığına yenik düşmüş.
    Naaşı bugün Türkye'ye getirilecekmiş.
    http://www.tarihiolaylar.com/gundem/halis-toprak-hayatini-kaybetti-1293
    0 0
  • Rus Uykusuzluk Deneyi (+18)

    @bosveryaaa böyle bir deneyin yapılmış olduğuna ben de pek inanmıyorum fakat daha kısa süreli uykusuzluk deneyleri yapılmıştır.
    Mesela şu alıntıda bahseder:
    Kayıtlara geçen en uzun uykusuzluk hali 266.5 saattir (yaklaşık 11 gün).1965 yılında bir bilim fuarı için bu deneyi uygulayan 17 yaşındaki Fresno Eyalet Koleji öğrencisi Randy Gardner, Guinness Rekorlar Kitabı'nda adı bulunan en uzun uyumama rekoruna sahiptir.
    Bilim ve özellikle "uyku bilimi" tarihinde sayısız defa özellikle 8-10 gün boyunca uykusuz bırakılan yüzlerce denek bulunmaktadır. Bu araştırmaların tek bir tanesinde bile kayda değer bir nörolojik, tıbbi, psikolojik veya psikiyatrik anomali tespit edilememiştir."
    Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/rus-uyku-deneyi-gercek-mi-18-29423407
    0 0
  • Rus Uykusuzluk Deneyi (+18)

    Teşekkür ederim @Billythekid . Genel görüş o şekilde yani bir efsane olduğu görüşünde. Keza daha önce uykusuzluk ile ilgili deneyler yapıldı 8-9 gün uykusuz bırakılan denekler vardı ve hiç bir fiziksel deformasyon belirlenmemiş.
    0 0
  • Rus Uykusuzluk Deneyi (+18)

    Rus uykusuzluk deneyi 2010 yılında ortaya atılmış bir hikayedir fakat doğruluğu henüz hiçbir belge ile kanıtlanmamıştır.
    Anltılana göre deney şöyledir:
    Denekler 2. Dünya Savaşı’nda düşman olarak kabul edilmiş politik tutsaklardı. Oksijen seviyesinin dikkatlice kontrol edildiği odalarda kalıyorlardı. Kamera sistemleri kapatılmıştı, yani onları izleyebilmek için sadece mikrofonlar ve 5 inçlik kamara penceresine benzeyen gözlem camları vardı. Oda kitaplarla, yataksız karyolalarla, su ile, ayrıca 5′ine de 1 ay yetecek kadar yiyecekle doluydu.

    İlk 5 gün her şey iyi gidiyordu; denekler 30 gün boyunca uyumadan teste dayanırlarsa serbest bırakılacakları konusunda anlaşmılardı. Günden güne onların her hareketlerini ve aktivitelerini izlerlerken, zaman geçtikçe, geçmişlerindeki travmatik olayları konuştuklarını fark ettiler. 4 gün boyunca bu durum giderek karanlık bir hal aldı.
    5 günden sonra, Koşullar hakkında şikâyet etmeye ve onları yönetenlerin nerede olduğunu araştırmaya başladılar. Birbirleriyle konuşmayı kestiler ve mikrofonlarla tek taraflı camlara fısıldamaya başladılar. İşin garibi, bu deneyi diğer deneklerin üzerlerinden kazanabileceklerini düşünmeye başladılar. Araştırmacılar başta bunun gazın bir yan etkisi olduğunu düşündüler.
    9 günden sonra ilk denek çığlık atmaya başladı. 3 saat boyunca, odanın içinde koşarak bağırdı. Denek bağırmaya devam ediyordu ama çoğu zaman çıkan ses gürültüden ibaretti. Denek hiç bir şey söylemeden bağırıyordu. Araştırmacılar, deneğin ses tellerini parçaladığını ileri sürdüler. Daha ilginç olan şeyse diğer deneklerin buna nasıl tepki verdiği, ya da tepki vermedikleri idi. İkinci denek de çığlık atmaya başladı, geri kalanı ise mikrofonlara fısıldamaya devam etti. Diğer çığlık atmayan denekler kitapları parçalara ayırdı, sayfaları tek tek yüzlerine sürüp sakince gözlem camlarına yapıştırdıklarında, çığlıklar hemen kesildi.

    3 gün daha geçti. İçerideki 5 deneğin sesi kesildiğinde araştırmacılar mikrofonların çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Mikrofonlarda sorun yoktu. Odadaki oksijen seviyesi, hepsine yetecek düzeydeydi. 5 denek ağır egzersizler yapınca oksijen seviyesi düşüyordu. 14. günde araştırmacılar deneklerden hiç bir veri alamayınca odaya girmeye karar verdiler. Onların ölmüş olmalarından endişeleniyorlardı. Veya bir tür bitkisel yaşama girdiklerinden…

    Anons ettiler: “Mikrofonları kontrol etmek için içeri giriyoruz, kapılardan uzak durun ve yere yatın. Aksi hâlde vurulacaksınız. İtaat edeninizden birisi özgürlüğüne hemen kavuşacak.”
    İçeriden sakin bir Ses cevap verince şaşırdılar: “Artık özgür olmak istemiyoruz.” Askeri güçler ve araştırmacılar arasında bir tartışma patlak verdi. Daha fazla tepki alıp kışkırtmamak için 15. günün gece yarısı odanın kapısının açılmasına karar verildi. Oda birden temiz havayla doldu ve uyarıcı gaz dışarı boşaldı. Mikrofonlar anında çalışmaya başladı. 3 farklı ses yalvarmaya başladı; dışarıda onları bekleyen aileleri, sevdikleri olduğunu yakarıyorlardı. Askerler denekleri almak üzere odaya gönderildi. Şimdiye kadarki en yüksek çığlık, içeriye giren askerlerden geldi. 5 denekten 4′ü hâlâ yaşıyordu, tabii buna yaşamak denirse.
    Yiyecek erzaklarına çok dokunulmamıştı.Deneklerden birisi ölmüştü. Kalçasında ve göğsünde topat topak et doldurulmuştu. Odanın ortasındaki giderin üstünde duruyordu, suyun geçmesini engellediği için oda 4 inç suya kaplanmıştı. Su sandıkları sıvının kan olduğu o an farkedilemedi. “Kurtulan” 4 deneğin sakalları uzamış, derileri adeta paramparça olmuştu. Tırnaklarındaki parçalar bu yaraları kendilerinin yaptıklarını gösteriyordu, araştırmacıların düşündüğü gibi dişlerle değil… Yaralar ve oyukların açıları, konumları hepsini kendilerinin yapmadığını gösteriyordu. Birbirlerine de saldırıyorlardı.

    4 deneğin de karın bölgesindeki organlar ve kaburgaları hemen hemen yok gibiydi. Kalp, akciğerler ve diyafram yerine, deri ve kaburgaya bağlı kasların çoğu akciğerlerle beraber göğüs kafesinin dışına sarkmıştı. Kan damarları ve organlar sağlam kalsa da, diğerlerini çıkarıp yere atmışlardı. Fakat denekler hâlâ ”yaşıyorlardı”. Dördünün de sindirim sistemleri çalışıyordu. Günler sonra istifra ettiklerinde, aslında yediklerinin kendi etleri olduğu ortaya çıktı. Çoğu asker Rus özel servisinde çalışmıştı fakat hiçbiri odaya girip denekleri kaldırmaya cesaret edemedi. Askerler odadan çıkarılmaları için yalvarıp bağırırken gaz geri geldi, uykuya daldılar…

    Deneklerin odadan çıkarılmamak için verdikleri mücadele herkesi çok şaşırttı. Bir Rus asker boğazına saldırılması sonucu öldü, bir diğeri ise testisleri koparıldığı ve bacağı deneklerden birinin dişleriyle kemirildiği için yaralandı. Diğer 5 asker ise hayatlarını intihar ederek kaybettiler.
    Yaşayan 4 denekten birinin dalağı patladı ve dışarı doğru kanamaya başladı. Tıbbi araştırmacılar onu sakinleştirmeye çalıştılar ama bu imkansızdı. Bir insanın alabileceği mofinden daha fazla almasına rağmen hâlâ köşeye sıkışmış bir hayvan gibi mücadele ediyordu. Bir doktorun kolunu ve kaburgasını kırdı. Deneğin dolaşım sisteminde kandan çok hava vardı. Kalbi durduğunda bile bağırmaya devam etti 3 dakika boyunca kendini dövdü. Herkese saldırıp “Daha fazla!” kelimelerini tekrar ederken gittikçe güçsüzleşti, yavaşladı ve sessizce yere yığılıp hayatını kaybetti.
    Sağ kalan 3 denek tam donanımlı bir tıp merkezine taşındı. Sağlam ses telleri olan 2 denek uyanık kalabilmek için daha fazla gaz talep ediyorlardı. Deneklerin organlarını tekrar yerleştirme aşamasında sakinleştirici ilaçlarına karşı bağışıklık kazanmış oldukları keşfedildi. Deneklerden biri bağlanmış olduğu iplere rağmen, öfkeyle etrafa saldırıyordu. En sonunda 4 inçlik deri kelepçeleri yırtmayı başardı. Bunu yaptığında kolunu 200 poundlık bir asker sıkıca tutuyordu. Deneği sakinleştirmek için normalin üzerinde anestezi kullanıldı ve gözleri kapandı. Kalbi durmuştu… Otopsi testlerinin sonuçları kanın içindeki oksijen miktarının olması gerekenden 3 kat fazla olduğu gözlemlendi. Kasları iskeletine o denli yapışmıştı ki karşı vermeye çalışırken 9 kemiğini kırıldı.

    2. Hayatta kalan ise 5 kişinin arasında ilk çığlık atanlardandı. Ses kayıtları yok edilmişti.Yalvaracak durumda değildi, tek yapabildiği kafasını düzensiz bir şekilde haraket ettirmekti. Bunlar anesteziden doğan sonuçlardı. Bir sonraki ameliyatta yeniden anestezi verildi. Organlarını yerleştirirken 6 saat boyunca hiç tepki vermedi. Bir hemşire, birkaç kez, hastanın ameliyat esnasında gülümsediğine şahit oldu. Ameliyat bittikten sonra hasta mırıldanmaya başladı. Doktorlardan biri, hastanın önemli birşey söylüyor olabileceğini var sayarak kalem ve not defterini alıp yanına gitti. Hastanın dudaklarından dökülen kelimeler sonucunda odadakilerin dehşeti katlandı: “Kesmeye devam et.”
    Diğer iki deneğe de aynı ameliyatda yapıldı. İkisine de anestezi yerine onları felç eden bir ilaç verildi. Ameliyatı gerçekleştirmek imkansızdı çünkü iki hasta da gülüp duruyordu. Tekrar konuşabilecekleri zaman canlandırıcı gaz istediklerini söylediler. Araştırmacılar onlara neden kendi bağırsaklarını parçaladıklarını ve tekrar gaz verilmesini istediklerini sordular. Tek cevap şuydu: “Uyanık kalmam gerek.”

    Kalan üç deneği daha sıkı bağladılar ve onlarla ne yapılacağına karar verene kadar bekleme odasına geri gönderdiler. Burada Komutan tekrar gaz verildiğinde ne olacağını merak ediyordu. Araştırmacılar buna itiraz etti ama kimse dinlemedi.
    Odanın içinde tekrar mühürlenmeye hazırlanan denekler EEG monitörüne bağlıydı. Süpriz olan şey ise tekrar gaz alacaklarını duyduklarında çırpınmayı bıraktıklarıydı. Denekler uyanık kalmakta kendilerini zorluyor gibidiler. Bir tanesi mırıldanarak konuşmaya çalşıyordu. Diğer denekler kafasını yastığa dayamıyor ve sürekli göz kırpmaya çalışıyordu. EEG monitöründe görülen beyin dalgaları şaşırtıcıydı. Raporlarına bakarken bir hemşire hastalardan birisinin kafasını yastığa deydirdiği anda gözlerinin kapandığını fark etti. Beyin dalgaları direk rem uykusuna girdiğini gösteriyordu. Sonra tekrar eski durumuna döndü. Döndüğü anda ise kalbi durmuştu…

    Kalan 2 denek ise tekrar mühürlenmek için çığlık atmaya başladı. Beyin dalgaları tıpkı uykudan ölen deneğinki gibi oldu. Komutan 2 deneğin tekrar mühürlenmesini emretti. Yanlarında olan 3 araştırmacıya mühürleme emiri verildi. Araştırmcılardan birisi silahını çekip komutanı vurdu. Sonra sessiz olan deneğe silahı doğrulltu ve beynini dağıttı. Silahı son kalan deneğe doğrulttu.”Bu şeylerle aynı yerde kilitlenmiyeceğim!” Adama çığlık attı. “Nesin sen!?” “Bilmek zorundayım!”
    Denek gülümsedi: “Bu kadar kolaymı unutun?” “Biz siziz. Biz sizin içinizde yatan deliliğiz, her an serbest olmayı bekleyen çılgın hayvanlarız. Biz yatağınızın altında saklananlarız…”
    Kaynaklar: Araştırmacı durdu. Sonra silahı deneğin kalbine doğrultup ateş etti. Denek ölmek üzereyken, “Nerde..yse .. özgür…” dedi.
    Kaynak: Altıntıdır, Deepweb, Hürriyet
    0 2
  • Budizm

    Budizm temel olarak oldukça güzel bir felsefedir. Öğretileri birebir uygulansa dünyada dert tasa kalmaz.
    Bilindiği gibi önderleri Buda'dır. Bu nedenle de Buda'nın doğduğu Lumbin kutsal mekanlardan biridir. Ganj nehrinden bahsetmeye gerek yok zatem.
    Şu an dünyada 350-400 milyon civarında Budist olduğu tahmin edilmektedir
    0 0
  • Kanlı Noel

    Siteye yeni eklenmiş mutlaka okuyun derim
    http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/kanli-noel-1395
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.