Vadi El-Haznedar Savaşı'nda galibiyet alan Gazan Han son bir zafer ile Memlüklerin sonunu getirmek istemektedir. Yakın dostu ve generali Kutluk Şah'ı büyük bir orduyla zafere yollar ama bu ordu yenilir. Gazan Han'ın yenilgi haberine dayanamayıp bir yıl içinde kederden öldüğü söylenir. Bununla birlikte Moğol - Memlük Savaşları biter.

Merc-i Saffar Savaşı

Savaş başta Moğolların lehine gitmektedir. Ama bir şekilde Memlük orduları Kutluk Şah'ı kuşatmayı başarır. Kutluk Şah'ın zor duruma düşmesi ile savaşın seyri değişir. Ertesi gün kuşatmayı yarmayı başaran Moğol güçleri nehir kenarına çekilir. Moğol birlikleri susuzluklarını giderdikleri sırada hücum eden Memlük güçleri zafer kazanır.

Gazan Han döneminde İlhanlılar Müslümanlaşır. Hatta Gazan Han'ın kendisi bile Müslüman olur. Ayrıca reformist bir handır. Dönemi İlhanlılar ve Moğol tarihi açısından çok önemlidir. (bkz:http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/gazan-han.html">http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/gazan-han.html)

SULTAN KUTUZ ve BAYBARS

Seyfeddin Kutuz, Memlüklerin kurucusu olarak anılan isimlerdendir. Kendinden önce gelen Mansur Ali'yi Moğol tehdidini bahane ederek devirmiştir. Ayn Calut Savaşı'nda Moğol ordularını bozguna uğratmıştır. Bu savaşta kendisi ana güç ile konum alırken, Baybars öncüler ile Moğol ordusunu pusuya çekmiştir. Savaştan sonra Baybars'ın popülerleşmesini kendine tehdit olarak görmüş ve bir av partisi düzenlemiştir. Niyeti bu partide Baybars'ı öldürmektir. Bazılarına göre av partisine düzenleyen Baybars'tır. Kesin olan av sırasında ölenin Baybars değil de Seyfeddin Kutuz olduğudur. Baybars'ın bahanesi Sultan Kutuz'un ona verdiği sözleri tutmamasıdır. Sultanı öldüren sultan olur mantığı ile başa Baybars geçer. Bazıları Memlük Devletinin kurucusu Baybars der.
(bkz:http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/muzaffer-memluk-sultani-seyfeddin-kutuz.html">http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/muzaffer-memluk-sultani-seyfeddin-kutuz.html)

11. yüzyılda halep prensine bağlı antakya valisinin sekreteri, iki müslüman gemisinin tüm mürettebatıyla battığını efendisi adına prense şu şekilde iletmiştir;
esirgeyen ve bağışlayan allah adına. allah prense kuvvet versin ki iki kayık, yani iki gemi, girdap, yani dalgalar yüzünden, devrildi, yani battı ve herkes kayboldu, yani öldü.
halep prensi valisini şu şekilde yanıtlamış;
mektubun bize geldi, yani ulaştı ve biz onu anladık, yani okuduk. sekreterini döv, yani ona vur ve yerine başkasını getir, yani onu kov. çünkü o ahmak, yani aptaldır. hoşçakal, yani mektup bitti.

Yalnız sözlükte iskender hakkında gõnderi azlığı dikkatimi çekti helen diyince

Güzel devamını bekliyoruz

Ya Timur ile İskender karşı karşıya gelseydi? Ya benzersiz Roma İmparatorluğu ile henüz kuruluş döneminde ki Osmanlı Devleti karşı karşıya kalsaydı? Baybars ve Attila gibi isimler hep zehir yoluyla mı bozguna uğrarlar? Napolyonlar'ın önüne ayakta bile zor duracak haldeki yaşlı adamlar mı çıkar sürekli? Kösedağ Savaşı sırasında savaş Selçuklu lehine giderken bir anda Sultan'ın sancağı yere düşer. Sancağı taşıyan askerin atının ayağı bir çukura girmiş ve sancaktar düşmüştür. Bunu gören ordu neye uğradığını şaşırır ve dağılmaya başlar. O gün o sancak düşmese her şey farklı olabilir miydi? Elbette Moğol ordusunun geri çekilişinde sahte ricat denen klasik süvari taktiği de söz konusu olabilir. Ama nihayetinde tarihte talihin önemini kim inkar edebilir ki? (bkz:http://bercesteyazilar.blogspot.com/2019/04/kosedag-savasi.html">http://bercesteyazilar.blogspot.com/2019/04/kosedag-savasi.html)

Türk tarihinde iki nadide isim vardır: Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim. Büyük işler başarmış insanlardır ikiside. Şah İsmail 14 yaşında devlet kurmuş ve Yavuz Sultan Selim 8 yıla 80 yıl sığdırmıştır. Ama gelin görün ki tarih ve talih bu iki ismi karşı karşıya getirmiştir. Dünya da iki cihangire yer yoktur. Osmanlı Devleti düzenli bir orduya ve ağır silahlara sahipken Safeviler bundan yoksundur. İşte benim merakım bu noktada başlıyor. Ya Safevilerin başında Yavuz Sultan Selim ve Osmanlının başında Şah İsmail olsaydı? Yine Osmanlı mı kazanırdı yoksa yine Yavuz mu kazanırdı?

Tarih amalarla ya da iselerle konuşulmaz. Burada tarih konuşmaktan ziyade biraz beyin fırtınası yapmak ve tarihte talihin yerini vurgulamak istedim. Lafı da biraz gereksiz uzattım sanırım. Peki sizin görüşleriniz nelerdir?

Halifenin lanetini alan Hülagü önce Suriye'de sonra Kafkaslarda bozguna uğradı. (bkz:http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/mogollara-dur-ayn-calut.html">http://bercesteyazilar.blogspot.com/2018/12/mogollara-dur-ayn-calut.html)