öncelikle şunu belirtmek isterim ki yenilenebilir enerji kaynakları, birincil enerji kaynağı olarak kullanılamazlar. daimi olmamaları ve düşük verimleri bunda etkendir. ancak alternatif enerji kaynağı olabilirler (en azından şimdilik).
her ülkenin coğrafi konumuna göre enerji potansiyeli vardır. türkiye burada şanslı sayılabilecek bir konumdadır. Avrupa ülkeleri yenilenebilir enerji potansiyeline baktığımızda türkiye, rüzgar enerjisinde birinci, güneşte, ispanya ile birinciliği paylaşmakta, jeotermalde ise altıncı sırada bulunmaktadır. Hidroelektik potansiyelimizde azımsanmayacak düzeydedir.
Her ülke kendi potansiyelini bilmeli ve enerji yükünü fosil yakıtlar üzerinden biraz olsun almalıdır. Ayrıca hidrojen bir enerji kaynağı değil enerji taşıyıcısıdır.

tarihi kişilerin özellikle hükümdarların silahları, kişisel eşyaları hatta hizmetkarları ve eşleriyle beraber gömülmesi malumunuz. peki ya günümüzde?
brezilyalı iş adamı Thane Chiquinho Scarpa, gelen tepkilere aldırış etmeden, öldükten sonra kullanabilmek amacıyla bentley marka aracını gömmek istediğini açıklıyor ve bunun için bir tören dahi düzenliyor. davetli insanların ve gazetecilerin törene katılımından sonra meraklı bakışlar arasında araç gömülecekken şu konuşmayı yapıyor.
“Milyon Dolarlık Bentley’imi gömeceğimi söylediğim için bana çok kızdınız. Halbuki birçok insan şu gördüğünüz lüks arabadan çok değerli bir şeyi sürekli toprağa gömüyorlar. Kalpler, karaciğerler, akciğerler, gözler ve böbrekler toprağa gömülüyor. Bu çok aptalca. Dışarıda organ nakli bekleyen o kadar çok insan varken sağlıklı ve işe yarar bir çok organı gömüyoruz. Bu israftan başka bir şey değil! Bentley’in bu organlar yanında hiç bir önemi yok. Bir organdan daha değerli hiçbir şey yok, çünkü insan hayatından daha değerli bir şey yok. Burada organlarımı bağışladığımı şu an resmen açıklıyorum!”
brezilya da o yıl artan organ bağışının yüzde kaçı bu adam sayesinde bilemiyorum ama bu davranışından dolayı kutluyorum.

giderek artan sera gazları salınımına ve küresel ısınmaya dikkat çekebilmek amacıyla dünyada çeşitli gönüllü karbon ticareti uygulamaları yapılmıştır.
sıfır emisyon konferans bunlardan biri olup, haziran 2008 de uluslararası enerji ekonomisi dünya kongresine katılım sağlayan 462 delegasyonun uçuş-ulaşım ve diğer aktivitelerinden dolayı oluşan 362 ton eşlenik karbondioksit salınımı dengelenmiştir.
farkındalık açısından güzel bir uygulama olup dünyada bir ilktir. durun uzaklara gitmeyin konferans tema ve istaç a.ş nin sponsorluğunda türkiyede gerçekleşmiştir.

hayırlı uğurlu olsun hocam, bizleri kötü alıştırdınız devamınıda bekleriz :)

1992 yılında Atatürk barış ödülüne layık görülmüş ancak kabul etmemiştir. ödül red sebebinin atatürk ile alakalı olmadığı, Türkiye'nin kürtlere tutumundan kaynaklandığı açıklanmıştır. dışarıdan bir gözün ayrıca ırkçılık karşıtı ve özgürlükçü bir insanın böyle düşünmesi o yıllardaki ülkemiz için düşündürücüdür.

En basit tabiriyle, atmosfere saldığımız karbondioksit miktarı kadar karbondioksit emilimini sağlamaktır. İşe karbon ayak izimizi hesaplamayla başlarız ki bu bizim saldığımız karbondioksit miktarıdır. Sonrasında ise bu karbondioksiti yok edebilmek için kaç ağaç dikmemiz gerektiği belirlenir ve dikilir. Eğer ağaç dikmekle uğraşamam başka bir yolu yok mu? derseniz, bir başkasının diktiği ağaçların ürettiği oksijeni o kişiden satın alabilirsiniz. Böylelikle durumu eşitler ve karbon nötr olursunuz.
Başlangıçta çevreci bir yaklaşım olarak görünsede günümüzde artık çevre ikinci plana atılmış, kişiler ve şirketler bu durumu daha çok reklam ve prestij amaçlı kullanmaya başlamışlardır.

ilk aklıma gelen, Enver Paşa'nın Çanakkale Savaşı'nda Liman Paşa ya çok fazla güvenmesi.

sonu radikal gibi olacak galiba

"Bütün uyuyanları uyandırmaya, bir tek uyanık yeter..." Malcolm X

amerika, özellikle teksas civarında önemli kaya gazı potansiyeline sahip. fakat her ülke için bu durum söz konusu değil.
ilk gördüğümde inanamadım ama sözde! çevreciler kaya gazına da karşı. kaya gazı çıkartılırken fay hatlarına zarar veriliyor, yer altı suyunu kirletiyor gibi nedenlerle. komik :)

paris iklim değişikliği konferansı sonrasında kyoto protokolü de rafa kalktı.

karbon piyasasına göre salmadığın sera gazı miktarı kadar kredi kazanacaksın ve bu kredini, hakkından fazla miktarda gaz salınımı yapan bir ülkeye satabileceksin. alın size havadan nasıl para kazanılır. japonya ileride bu işten çok karlı çıkacak gibi duruyor.

Şu anda karşı çıkan amerika ve kanada var. adamlar vatandaşlarının refah seviyesini düşürmek istemiyorlar.