Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.
Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.
İtalyanlar neden tek kurşun atmadan Anadoluyu bıraktı ?
insearchofsunrise
Bence diye başlamak istiyorum çünkü buradan sonrakiler tamamen benim komplo teorilerimdir.
ABD'nin İngiltere'ye attığı çelmeden sonra bahsettiğimiz gibi bir Türkiye Cumhuriyeti kurulması ithimali doğdu ve bu noktada benim görüşümü destekleyen en büyük alıntı Rotschild'lardan gelmektedir.
"Biz ABD'de kapitalizmi, Sovyetlerde Komünizm'i kurduk. Bunun nedeni ise bu iki ülkenin diğer ülkeleri en kolay etkileyebilecek devletlere sahip olmasıdır"
Rotschild'lerin bunu yapmasındaki en büyük sebep ise Türkiye Cumhuriyeti'nde de görülen aynı ülke içerisinde görüş ayrılıklarının yarattığı dengesizlik, iç savaşlar ve buna bağlı devamlı gelişmekte olan ülke yapısı.
Hatırlayınız bizde de 60 ve 80 darbelerinin oluşumunun sebebi, 31 Mart vakalarının nedeni hep sağ sol kavgalarıdır. Sağ ABD'de oluşturulmuş sol ise Sovyetlerde. Hatta bunun ilk yansıması olarak sol görüş ülkemize TKP ile gelmiş ve ileri görüşlü Mustafa Kemal Atatürk o dönem "ülkemize sol görüş madem bari kendi kontrolümüzde olsun diye CHP'yi kurmuştur"
Tabi ki olay Atatürk'ten sonra kıvılcımlanmış ve Rotschild'lerin istediği gibi ülkede sağ sol kavgaları boy göstermeye başlamıştır. Bu noktadan sonra da devrimler başlamış ve ülke ekonomisi daimi olarak geri gitmeye başlamıştır. Ülke ekonomisi geri gidince ne yapılır? Borç alınır. Borcu kim veriyor Rotshild'ler. Borcu ödeyemeyince ne olur? Yer altı kaynaklarının kullanımı neredeyse bedavaya verilir. Örn: Bor madenlerimizin yıllarca bedavaya verilmesi ve bizim bedavaya gönderdiğimiz bor madenini beyaz eşya olarak dünyanın parasına satın almamız gibi. Tabi ki sonraki süreçte McDonald'sların ülkeye girmesi, IMF'nin borç vererek iç yönetimimize karışması, Tübitak'a ayrılacak bütçeyi bile IMF'nin planlaması ülkedeki AR-GE çalışmalarının öldürülmesi ülkeyi modern olarak sömürgeleştirmiştir ve bu da uzun vadede Rothscild'lerin elde ettiği gelirlerin tavan yapması demektir.
En basit örnek vermek gerekirse HSBC'nin açılımı Hong Kong Shangai Banking Company'dir ve bu da şöyle doğmuştur:
Ingiliz afyon tüccarları İngiltere'ye gelmiş ve "Hong Kong'a savaş açın, Çin liler önümüzü kesiyor" demiştir. Bunun üzerine İngiltere" Şu anda Çin'e savaş açacak ekonomimiz yok Rotschild'lar ile görüşün" demiştir. Rotschild'lerin ana işi de savaş ekonomisi oluşturup borç vermek savaş sonunda da bu borçu kat be kat geri almak olduğu için İngiltere'ye borç vermeyi kabul etmiş ve İngiltere Çin'e savaş açıp Hong Kong'u alarak Rotschild'lara hediye etmiştir. Bunun üzerine de HSBC kurulmuştur. Şu anda HSBC ülkemizdeen çok kar eden şirketlerden birisidir çünkü bankalar gün sonunda ellerinde belirli bir döviz bulundurmak zorundadır Ve bu dövizi de en ucuz bir şekilde HSBC'den almaktadırlar. Çünkü sahipleri Doları halen basmakta olan adamlardır. Bu nedenle HSBC sadece diğer bankalara döviz satışından bile servet yapmıştır.
Neyse konudan sapmayalım Türkiye'nin kuruluşunun ABD'ye uzun vadede sayısız faydası olmuştur. Fakat eğer Türkiye cumhuriyeti kurulmayıp da Sevr uygulansaydı bunların hepsi koca birer yalan olurdu çünkü ekonomi İngiltere ve Fransa'nın elinde olurdu.
Şimdi dönelim Kurtuluş savaşına, Kurtuluş savaşında Bolşeviklerin Türkiye'ye silah yardımı yaptığı biliniyor. Hatta rus askerleri ve komutanlarının da cephede çatıştığı biliniyor. Merak edenler için Taksim meydanındaki heykelde Atatürk'ün arkasında yer alan 2 komutanı araştırmalarını tavsiye ederim ikisi de Rustur.
Peki Bloşevikleri kuran kim? Rotschild'ler. O zaman dolaylı olarak Türkiye'ye yardım eden kim Rotschild'ler. Bu noktada I. Dünya savaşının ardından bir çıkar çatışması başlamış ve Atatürk maddi olarak dolaylı olarak ABD tarafından desteklenmiştir (Bence)
Tabi ki bu noktada Atatürk'ün ABD'yi kısa süreyle kullandığını düşünüyorum çünkü Atatürk daha sonradan verdiği yerleri geri almaya başlamıştır. Musul ve Kerkük'e de asker çıkarmaya çalışmış o sırada İngilizler buna izin vermemiş ve Belçika'da Türkiye'yi nasıl içten karıştırabiliriz diye araştırmalara başlamıştır. Aldığı cevap da şöyle olmuştur: "Ya etnik ya da dini" Bunların ikisini de sağlayan bir adam da bulmuşlardır "Şeyh Said" hem Kürt hem de Şeyh. Ayaklanmayı çıkaran Şeyh Said Atatürk'ün Musul ve Kerkük'e ilerlemesini engellemiştir. Bu noktada İngiltere'nin istediği olmuştur fakat bu kısa vadeli bir kazançtır.
Daha sonra Atatürk, Hatay'ı alınca, ülkede ekonomik reformlara girince, merkez bankası girişimleri oluşturunca, oldukça fazla dikkat çekmeye başlamıştır.
Bu noktadan sonra da benim fikirlerime göre planlananın dışında bir tutum sergileyip Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına, fabrikalaşma ve eğitimle ilerleyince orada bir dur denilmiş ve Masonlar tarafından öldürülmüştür. (Rotschildler yani)
Bunları anlatmamın sebebi ABD'nin Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ne kadar ihtiyacı olduğunu ve kendi planını bozanları mevkilerinden almaları hikayesidir.
İşte tam bu nokta da İtilaf devletlerinden kazık yemiş olan İtalya bence ABD'nin de etkisiyle Anadolu'dan çekilmek zorunda kalmıştır çünkü o bölgede ABD'nin planları vardır. Kendisine istediği verilmeyen İtalya zaten İtilaf devletlerine düşman olmuş öte yandan o bölgede ABD'nin çıkarlarına aykırı davranmayı da göze almamış olabilir. Yukarıdan bir yerden emir gelmiş olabilir. Çünkü 1919 yılı, ABD'nin projesinin başladığı I. Dünya savaşının bittiği tarihtir.
Benim görüşüm bundan ibarettir.
Bu noktadan sonrasını @bosveryaaa ya devrediyorum.
machiavelli
insearchofsunrise
machiavelli
sotarih
Rusya'ya gelirsek önce 1905 devrimine bakmak lazım.1905 Devrimi kendiliğinden gelişen bir yapıya sahipti. Özellikle Rus-Japon Savaşı sonrasında çok kötü durumda olan Rus donanmasındaki bahriyeliler bulundukları savaş gemilerinde subaylarına isyan etmiş ve gemileri ele geçirmişlerdir. Bunlardan en önemlisi olan Potemkin Zırhlısı örneğinde de görüleceği gibi Rus askeri yüksek derecede siyasallaşacak ve benzer durumdaki işçi ve yoksul köylülerle eylem birliği yapacaktır.
1905 Devrim sürecinin en önemli özelliklerinden birisi de tabanda asker, işçi ve köylülerin oluşturdukları Sovyet organının kurulmuş olmasıdır. Özyönetim organı olarak ayaklanmanın başarılı olduğu yerlerde yönetimi ele alan bu organ devrimin bastırılmasıyla tasfiye edilse de 1917 Şubat Devrimi ile birlikte yeniden kurulacak ve Ekim Devrimi ile birlikte iktidar organı olacak, yeni kurulan Sovyetler Birliğine adını verecektir.
Amerika konusunda ise Amerikan halkı, 1920 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde I. Dünya Savaşı'na damgasını vuran ve açıkladığı 14 prensip ile tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplayan Wilson'ın yerine Monreo Doktrini'ni savunan Cumhuriyetçilerin adayı Warren G. Harding'i Başkanlığa seçerek Wilson politikası yerine muhafazakar politikayı tercih etmiştir.
Monreo Doktrini'nde olduğu gibi, Versay'dan sonra da ABD, Milletler Cemiyeti ve Avrupa ile ilgisini tamamen kesmemekle birlikte, Latin Amerika ve Uzak Doğu ile daha fazla ilgilendi. Başkan Thomas Woodrow Wilson, Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmaları ve özellikle de Versay Antlaşması'nı ve ona bağlı Milletler Cemiyeti Paktı'nı Amerikan halkına kabul ettirebilmek için yoğun bir çaba göstermiştir. Bu amaçla; 22 günde 8. 000 mil yol katederek ve 37 söylev vererek Amerikan kamuoyunu ikna etmek istemiş, ancak buna muvaffak olamamıştır. Hatta bu geziler sırasında felç olmuştur. Tüm bu gayretlere rağmen Amerikan Senatosu, Versay Antlaşmasını ve Milletler Cemiyeti Paktı'nı onaylamamıştır. Bu iki belge için Senato'da Kasım 1919, Ocak 1920 ve Mart 1920'de üç defa oylama yapılmış, ancak birinde tasdik için yeterli oy çoğunluğu sağlanamamıştır. Bu sonuç hasta durumda olan Wilson'ı çok üzmüştür:
“ Şimdi onlar ne kaybettiklerini acı bir tecrübe ile öğreneceklerdir. Dünyanın liderliğini kazanmak için elimize bir fırsat geçmişti. Fakat bu fırsatı kaybettik ve yakında bu kaybın nasıl bir trajedi olduğunu göreceğiz. „
— Thomas Woodrow Wilson
2.Dünya Savaşının bitiminde İnönü dönemi ile tekrar Türkiye ile ilgilenmeye başladı ve Marshall yardımlarıyla devam etti...
ABD ' nin Türkiye Cumhuriyeti'ne ihtiyacı konusunda yukarıda da bahsedilenler göz önüne alındığında pek ilgisi olduğu görünmemektedir bence..
insearchofsunrise
Bu konuda yazdıklarınızda bu ifadeler ile ters düşen bir durum göremedim. Belki de ben kaçırdım.
Ekim devriminin öncesine gelirsek zaten Rotschild'lerin buradaki açıklaması şudur. Biz bir ülkenin rejimini değiştirmek istiyorsak 3 adım izleriz
1) İlk önce ülkenin liderine teklifte bulunup, bizim dediğimizi yaparsa onu zengin edeceğimizi ve saltanatını koruyacağımızı söyleriz eğer kabul etmezse
2) Bölgeye çakallar göndeririz. Halk ayaklanması başlatırız ve 1000 kişilik ayaklanmayı medya gücü ile 100.000 kişilik olarak gösterir halkı iyice ayaklandırırız.
3) Bunlar da olmazsa suikast işleriz. Yenisini getiririz.
Bu bağlamda yazılı tarihin mutlaka bir sebep ve sonucu olacak biz mikroda bir sebep göreceğiz fakat makroda arkada yatan sebepler farklı olacaktır.
Nitekim bu bağlamda 1923'ten günümüze gelirsek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ABD'ye ekonomik katkılarını inkar etmek çok yanlış olur.
Şu anda Cumhuriyetimizdeki bankaların hepsinin yabancı menşeyli, madenlerimizin hepsinin antlaşmalarda bedavaya gittiği, gıda ulusallaşmadan ülkemizde McDonald's ı gördüğümüzü göz önünde bulundurursak bunları mikro çıkar, PKK'yı ise makro çıkar olarak görebiliriz. Öte yandan dünyadaki petrol tüketiminin %33'ünü tek başına ABD'nin gerçekleştirdiğini de göz önünde bulundurursak Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı şu anda ABD'nin petrolü İngiltere'den alacağı gerçeğini de kabullenmek gerekir. Şu anda ise bölgeye Chevron gibi ABD firmaları oturmuş durumda ki kendileri bugüne kadar PKK'dan uygun ham petrol alıp işlerlerdi.
sotarih
Rotschildlerin bu yöntemi bana daha çok 1945 sonra yapılan eylemlere daha uygun buluyorum hem teknolojik hem medya hem sosyolojik bakımdan..Ama tabii ki şunu da es geçemem 1.Dünya Savaşının toplumlar ve toplumun katmanları üzerindeki yıkıcı etkisi monarşik yönetimlere karşı tepki oluşturmuştur..Bu savaşa kadar da savaşlar üzerinden ülkelerin geleceği tayin ediliyordu..Kapitalizmin iyice yayılması ve haberleşme organlarının gelişmesi toplumsal reflekslerin kontrolü üzerinden devletleri kontrol etme girişimlerini arttırdı..Mesela Saddam Hüseyin gibi bu coğrafyada diktatörlükler kuruldu daha sonra palazlanınca ,demokrasi paketi sunuldu..
Türkiye ağır sanayi hamleleri ABD öncülüğünde baltalandı,tarım ülkesi haline geri döndürüldü, 1980'den sonra da kontrolsüz dışa açılım ülkemizi tamamen açık pazar haline getirdi..Pek tabii ekonomi ve sanayimizin gelişmesini engelleyen ülkelerin başında Amerika gelir..Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik kapasitesi Amerika'daki ilk 100 deki firmalarından herhangi birinden daha düşüktür muhtemelle ama siyasi ve jeopolitik anlamda Amerika'nın önemli bir uç karakolu haline getirildiği aşikar..
insearchofsunrise
* Kurtuluş savaşındaki sivil örgütlenmeye gelen maddi destek nereden geldi?
* Maddi destek veren yer neden verdi?
Ben bu soruların cevaplarını ararken o dönemlere gitme ihtiyacı duyuyorum. Keza zaten İncirlik üssünün inşası bile 1950'lere dayanır.
1923-1938 arası zaten Atatürk'ün planlanan şekilde hareket etmemesinden kaynaklıdır diye düşünüyorum, bu nedenle de belirttiğim gibi öldürüldüğünü düşümüyorum o neden 1938'e kadar ABD'nin veya ulusal şirketlerin direk etkisini bu dönemde göremeyiz. 1940'dan sonra ABD etkisini ülkemizde görmek konusunda hem fikiriz zaten.
Kurtuluş savaşından Atatürk'ün maddi destek aldığı aşikar, diğer desteklerin zaten Bolşeviklerden geldiğini kaynaklı olarak biliyoruz. Bu yol üzerinden bir neden sonuç ilişkisi yaparak maddi desteği vereni ve amacını sorgulayınca bu sonuçlara "bence" çıkıyorum. Tabi bu konu üzerine beyin fırtınası yapmak lazım. Bilmediğimiz birçok şey vardır arka planda ancak neden-sonuç şeklinde ilerleyerek belki bazı sonuçlara kendi aramızda ulaşabiliriz
sotarih
1.Dünya Savaşı İmparatorlukların sona erdiği bir savaştı..Rusya savaştan ayrıldığında dahi içinden 4 yeni milli devlet ortaya çıktı,Osmanlı Devletinin de gerileme yıkılma sürecini incelediğimizde ve dünya genelinde bu dönemdeki milliyetçilik akımı incelendiğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını dışarıdan gelen hareket olarak algılamak bence yanlış..Ama bu ülkenin gelişimi üzerine oynanan oyunlarda evet dış etkileri iyi incelemek gerekir..Türkiye üzerine oynanan oyunları incelemek istersek aslında Türkiye'nin bir örnek teşkil ettiği İran,Mısır gibi ülkelerin de tarihini incelemek ve kıyas yapmak gerekir..İran Rıza Pehlevi dönemi gibi sonra olan olaylar gibi..