Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.
Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.
2. abdulhamid
khan
padişaha ermeni suikasti
ermeni patırtılarına osmanlı padişahı’nın pabuç bırakmaması, aldığı isabetli tedbirler ve yürüttüğü akılcı dış politika sayesinde ermeni emellerine set çekmesi, ermenileri çileden çıkarmıştı. son çare olarak “padişahın ortadan kaldırılması”na çalıştılar. ermeniler için başka çare kalmamıştı. çünkü zaman geçtikçe sultan abdulhamid’in siyaseti ağır basıyor, ermeni propagandasına kapılmış bazı aydınlar gerçekleri görmeye başlıyordu. bu sebeple ermeni çeteciler sultan abdulhamidi öldürmeye karar verdiler.
bundan 106 yıl önce, beşiktaş’ta yıldız veya o zamanki adıyla hamidiye camii’nin avlusunda bir bomba patlamıştı. sultan 2. abdulhamid bu suikastten kıl payı kurtulmuş ama 120 kilo ağırlığındaki bomba 3’ü asker olmak üzere 26 kişinin ölümüne, 58 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu.
günlerden 21 temmuz 1905’tir. 2. abdulhamid’in cuma selamlığındayız. cuma namazı bitmiş, özellikle ecnebi meraklılar tarafından büyük bir heyecanla beklenen an gelmiştir. sultan abdulhamid caminin çıkış kapısına doğru ilerlerken bazı vekil ve vezirleriyle konuşmuş, onlara iltifatlarda bulunmuştur. tam kapıdan çıkacakken bu defa da sevgili şeyhülislamı cemaleddin efendi’yle ayaküstü bir meseleyi konuşacağı tutmuştur. dışarıda kendisini hangi korkunç sürprizin beklediğinin tabii ki farkında değildir o sırada.
bizzat suikastçılar yıldız camii’nin avlusunda padişah’ın dışarı çıkmasını beklemektedirler. gecikme, onları iyice meraklandırmıştır. çünkü cuma selamlıklarına defalarca gidip gelmişler ve padişah’ın caminin dış kapısına 1 dakika 42 saniyede ulaştığına varıncaya kadar her şeyi inceden inceye hesaplamışlardır. ne var ki, sultan abdulhamid’in tam kapıdan çıkarken cemaleddin efendi ile yaptığı o ayaküstü sohbet, bütün planlarını alt üst edecektir.
29 yaşındaki belçikalı sosyalist edward jorris, fransa’daki eylemleri sırasında ermeni tedhişçileriyle tanışmış ve onların daveti üzerine istanbul’a gelerek hazırlıklara başlamışlardır. ardından viyana’da özel bir araba imal ettirip patlayıcıyı oturma yerinin altına yerleştirebilecekleri özel bir bölme yaptırmışlardır.
bu arabayı yıldız camii’nin avlusuna sokmayı başaran suikastçılar, saatli bombayı padişah kapıda görünür görünmez harekete geçirmiş ama o “bir anlık gecikmeyi” hesaplayamamışlardır.
ardından, müthiş bir infilak sesi ile sarsılır istanbul.
necip fazıl’ın deyişiyle, “gündüzü geceye çeviren bir duman, baruttan yayılan ölüm kokusu ve parçalanmış bir sürü at, insan ve araba… ardından boğuşma halinde bir kaçışma…” olarak söyleyebileceğimiz bir manzara…
peki bu korkunç vaziyet karşısında adı “korkak” a çıkartılan sultan abdulhamid nasıl davranmıştır dersiniz? tam bir osmanoğlu’na yaraşır şekilde. olayı soğukkanlılığını asla yitirmeden sükûnetle izlemiş, telaşa ve paniğe kapılmış olan yetkilileri “korkmayın!” diye yatıştırıp gerekli talimatları verdikten sonra sert ve vakur adımlarla saltanat arabasına yönelmiş ve patlamadan ürkmüş olan atların dizginini eline alarak dörtnala yıldız sarayı’nın yolunu tutmuştur. onun bu metanetine yerli ve yabancı seyirciler, bu arada amerikalı bahriye generali bagnam paşa da hayran kalmış ve misafirler arasından “yaşa sultan!” sesleri yükselmiştir.
suikasti çok planlı olarak hazırlayanların hesabı şuydu: suikast başarılı olsaydı, arkasından beyoğlu’nda patlamalar birbirini takip edecek, kargaşalık çıkartılacak, bunu dış güçlerin müdahalesi izleyecek ve doğu’da bağımsız bir ermeni devleti kurulmasının ilk adımları böylece atılmış olacaktı. ama o birkaç dakikalık gecikme büyük planlarını suya düşürmüş oldu.
burada şunu da söylemek isterim, “vatanperver” (!) bir şairimiz olan tevfik fikret, suikastin hedefine ulaşamayışına fena halde üzülmüş, bunu “bir anlık gecikme” adlı şiirinde göstermiştir:
(bu arada dam, tuzak demektir.)
“ey şanlı avcı, damını beyhude kurmadın;
attın… fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!...
kanlarla bir cinayete benzeyen bu iş
bir hayır olurdu, misli asırlarca geçmemiş.”
işte aynı tevfik fikret’in 1891’de bir şiir yarışmasında abdülhamid’e övgüler dizen şiiri birinciliği kazanmıştır.