Olayın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Fakat bu soruşturma görevsizlik nedeniyle askeri savcılığa devredilmiştir. Fakat 11 Haziran 2011 tarihinde alınan bu devrin ardından askeri savcılık 7 Ocak 2014 tarihinde “takipsizlik” kararı vererek dosyayı kapatmıştır. ⁽²⁾

Adeta ülkemizin büyük bir şok yaşadığı olaydan sonra hükümet ve asker kaynaklı suistimal zincirinin üzerinde duruldu. İnsansız hava araçlarının tespit ettiği kaçakçı grubunun bombalanması her zaman teröristlerin kullandıkları güzergahtan geldikleri adeta bahane edilmişti. Fakat durumun bir başka gerçeği ise terör örgütü PKK’nın aynı dönemdeki güç kaybı ve propaganda hamlesi yapma çabalarıydı. PKK sözde Kürt milliyetçiliği çatısı altında kaçakçıların ölü bedenlerini kullanmaya başlayınca herkesin aklına şüphe düşmüştü. PKK bu fırsatı hiç kaçırmadan Kürt halkına zulm edildiği gerekçesiyle başta Hakkari, Şırnak ve Diyarbakır kaynaklı yol kesme ve barikat kurma olaylarının fitilini ateşlemişti. ⁽²⁾

Uludere katliamının perde arkasında halkın Genel Kurmay Başkanlığı tarafından cevaplanmasını bekledikleri sorular vardı. Olay bir ihbar ile gelmişti. Olay yerinde insansız hava araçları tarafından yapılan tespitler sonucunda bir grup kişinin sınırdan sızdığı tespit edilmişti. Bu sızma girişimi esasen PKK’nın daha önce kullandığı güzergahtan olunca askeri otorite olaya müdahale ederek hava unsurları (F16) ile bölgeyi adeta yerle bir etmişti. Fakat bir gerçek var ki bu olaydan sonra asker ve bölge halkı arasındaki güven adeta bombardımanın gölgesinde yerle bir olmuştu. ⁽²⁾

Olaydan iki gün sonra MİT, olayla ilgilerinin olmadığını ve istihbarattı kendilerinin sunmadıklarını kamuoyu ile paylaşmıştır. Genel Kurmay Başkanlığı ise konuyla ilgili yaptıkları yazılı açıklamada istihbaratın milli kaynaklardan geldiği, bombardıman sırasında terörle mücadele prosedürü uygulandığı yönündeki tutumlarını sürdürmeye devam ettiler. MİT, bu suçlamalarda sürmekte olan çözüm sürecinin muhatabı olan bir kurum olduklarının da altını çizmiştir. Kazada ölenlerin yakınlarına 24 Ocak 2014 tarihinde 123 bin TL terör tazminatı ödenmesine karar verildi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından yapılan açıklamada verilen paranın ölen insanları geri getirmeyeceğinin bilindiği, ancak en azından yaraların sarılması ve yetim kalan çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmıştır şeklindedir. Köylüler tarafından ortaya atılan öyle bir iddia vardı ki, kaçakçılar tespit edilmelerine rağmen ikinci defa bombalandılar. TBMM bünyesinde kurulan Uludere komisyonun 230 sayfalık raporunda kaçakçıların iki defa bombalandıkları ve bu operasyondan Vali, Jandarma ve İçişleri Bakanlığının tasarrufu dışında meydana geldiğinin de altı çizilmiştir. Çünkü ilk bombalamadan sonra Heron görüntülerinde kaçakçılar çıplak gözle tespit edilebiliyorlardı. Fakat her şeye rağmen ikinci bombardımanda yapıldı ⁽²⁾

-Seyit Enç,

-Özcan Uysal (15),

-Mehmet Encü,

-Nevzat Encü,

-Hamza Encü,

-Şervan Encü,

-Cemal Encü (15),

-Osman Encü,

-Şiwan Encü,

-Bilal Encü,

-Mehmet Ali Tosun,

-Nadir Alma,

-Mahsun Encü,

-Salih Encü,

-Hakiki Encü,

-Salik Ürek,

-Yüksel Ürek,

-Serhat Encü,

-Adem And,

-Savaş Encü,

-Selahattin Encü,

-Bedran Encü,

-Hüseyin Encü,

-Aslan Encü,

-Cevat Encü,

-Erkan Encü,

-Selman Encü,

-Orhan Encü,

-Fadıl Encü,

-Vedat Encü,

-Cihan Encü,

-Fikret Encü,

-Zeydin Encü,

-Çetin Encü.

1)- http://www.sabah.com.tr/gundem/2012/01/02/uludere-olayini-anlatti

2)- http://www.zaman.com.tr/interaktif/uludere/#siviller-bombalandi-34-olu

3)- http://www.ensonhaber.com/uluderede-olenlerin-kimlikleri-belli-oldu-2011-12-29.html