Göbeklitepe
Göbeklitepe; Türkiye’nin Şanlıurfa ilinin 15 km uzaklığındaki Örencik köyünde bulunur. Göbeklitepe 12 bin yıllık bir tarihi tapınaktır.
Göbeklitepede bulunan ilk kalıntılar başta pek ilgi görmese de zaman içerisinde bulunan “t” şeklindeki kolonlar büyük şaşkınlık uyandırmıştır. Bu muhteşem sanat eseri dönemin özelliklerine baktığınız zaman sizi hayrete düşürücek güzelliktedir. Bahsi geçen görkemli tapınağın kazılarına, 1995 yılında başkanlığını Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün yaptığı ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Klaus Schmidt’in de katıldığı bir arkeoloji ekibiyle başlanmıştır. Gün ışığına çıkarılmasından bu yana 20 yıldır kazılar devam etmekte ve bulunan her kalıntı yeni bir şaşkınlık uyandırmaktadır. Yapılan bu kazılar sonucu 19 yılda toplam 6 tane tabaka ortaya çıkarılmıştır. Yapılan araştırmalarda 20 adet tabakanın daha olduğu tespit edilmiştir. Göbekli Tepe, Neolitik Dönem’e ait olan en eski yapı ve aynı zamanda bilinen ilk ibadethane özelliğini taşımaktadır.
Dönemin özelliklerine baktığınız zaman çakmak taşından yapılan ilkel kesici aletler dikkat çeken ilk buluntulardandır. Peki, ama bu insanlar 10-15 tonluk bu devasa taşları kayalardan nasıl kesip çıkarttılar? İşte bu sorunun cevabını, kazıların devam etmesi ile gün geçtikçe bulunan yeni kalıntılar ve ilkel aletler verecektir. Dikili taşların boyları 5,5 m, ağırlıkları ise 10-15 ton arasındadır. M.Ö. 10.000 yılında yapılan bu görkemli tapınak birçok eski yapının önüne geçmiştir. Malta’da bulunan en eski tapınak 6000 yaşındadır, Göbekli Tepe, Mısır piramitlerinden 7500 yıl daha büyüktür. Hayvancılık ve avcılığın yapıldığı bu dönemde insanlar tapınağı yapmak için toplanmış ve birlikte çalışmışlardır. T şeklindeki sütunlara aslan, domuz, boğa, tilki, yılan, domuz, akrep, turna, yaban ördeği figürleri işlenmiştir. Bazı dikilitaşlarda insana ait el ve kol figürleri bulunduğu için insan tasviri yapıldığı tespit edilmiştir. T sütunların üzerinde büyük boyutlarda kazınmış aslan figürleri bulunmuş ve bu sütunların insanı tasvir ettiği düşünülmektedir.
Kazılar sırasında yabani ve yırtıcı hayvanların birçok heykeli bulunmuştur. Tarihe baktığımız zaman antik dönemde yeraltı dünyasının koruyucusu olarak bilinen Kerberos (üç başlı köpek) akla gelmiştir ve bu figürler göbekli tepenin koruyucuları olarak tahmin edilmektedirler. Ayrıca kazılar sırasında çakmak taşından araçlar, taştan boncuklar, kaplar ve birçok figür bulunmuştur. Gün geçtikçe göbekli tepenin, gizeminin çözülmesiyle şaşkınlık daha da artmıştır. Sizce de insanların bu kadar kısıtlı şartlarda bu kadar muhteşem bir yapıt yapmaları çok şaşırtıcı ve etkileyici değil midir? İlkel şartlarda yapılan fakat Mısır piramitlerinin o ihtişamını gölgede bırakacak bir güzellik…
Göbekli Tepe tam 12 bin yıllık bir yapıdır. Neolitik (cilalı-yeni taş devri) devirde insanlar yerleşik hayata yeni geçmiş ve tarımı yeni yeni başlatmışlardı. İnsanların elinde çok kısıtlı imkanlar ve olanaklar olduğu halde bu görkemli tapınağı nasıl inşa ettiler?
Bu insanlar yaptıkları figürlerle sanatsal yönlerini ve inanışlarını da ortaya çıkarmışlardır. Göbekli Tepedeki arkeolojik kazılar tamamlandıktan sonra burasının dünya çapında bir turizm merkezi olacağı düşünülmektedir.