Feodal Monarşi
Feodal monarşi, soydan gelme monarşiden doğmuştur. Söz konusu soydan gelme monarşi rejimi, Franklar dönemine (V-IX. Yy.) rastlamaktadır. Bununla birlikte, Karolenjlerin ilk döneminde imparatoru otoritesi kendi topraklarının ötesine taşıyordu. Bu durum, Charlemagne’in 754’te kutsanması ve 800’de taç giyerek Roma imparatorlarının yerini alacak kişi olarak belirlenmesi sayesinde gerçekleşti. Roma İmparatorluğu’nun gücünü yeniden canlandırmak için yapılan bu girişim, büyük senyörlerin imparatora karşı çıkmaları sonucunda başarısızlıkla sonuçlandı. Bu çatışmadan feodal monarşi doğdu. Devletin topraklarının bölünmesi; geniş prensliklerin kurulması, kralın büyük senyörler tarafından seçilmesi. Söz konusu monarşik rejim, X. yy’dan XV. yy’a kadar Fransa’nın, ayrıca Japonya’nın, Ming sülalesi döneminde Çin’in ve XIII. yy’da Rusya’nın da yönetim biçimi oldu. Büyük senyörler, krallığa ait hakları ve halk otoritesi olma haklarını etkin bir biçimde kullanıyorlardı. Adalet dağıtıp vergi topluyor, para basıyor ve topraklarında yaşayan halkı gerçek anlamda temsil ediyorlardı. Kral, en üstün kişi olmakla birlikte, en azından XI. yy’da, söz konusu büyük senyörler arasında en güçlü olanı değildi. Kralın Reims’de kutsanması ona bir otorite ve yönetime karışan öbür kişilerin üstünde bir yer sağlıyordu ama, vasalların onayını almadan iktidarını sürdüremiyordu. Bu nedenle kral, köy ve kentlerde büyük senyörlerden sıkıntı çekenlerin hepsini koruması altına aldı ve kendi gücünü sınırlandıran bütün güçlerle çatıştı. XIV. ve XV. yy’larda krallık yönetimi güçlendi ve feodal nitelikteki bu monarşi bir tür yönetim monarşisine dönüştü.