1 Mayıs 1977 Katliamı ( Kanlı 1 Mayıs )

    Ülke çok sıkıntılı bir süreçten geçiyordu. Diyarbakır Emniyet Genel Müdürü Gaffar Okan’ın öldürülmesi, Anayasal anlaşmazlık nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kriz ve Fazilet Partisinin Anayasa Mahkemesi kararı ile  kapatılması ülke gündemine bomba gibi düşmüştü. Her ne kadar 1971 olayları işçi kesiminin yani DİSK’in (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) önünü kesmeye çalıştıysa da işçi hareketleri hiç durmadan eylemlerine devam ettiler.

    Tarihler 1976 senesini gösterdiğinde İşçi Sendikaları gruplar halinde Taksim Meydanında 300.000 kişiyle 1 Mayıs İşçi Bayramını kutladılar. Fakat bu süreçten sonra işçi kesimi kendi arasında bölünmeye başladı. Özelikle darbeden sonra içeri atılan Sol liderlerin 1974 yılında affıyla birlikte iyice güçlenen gençlik farklı fraksiyonların etrafında toplanmaya başladı. İşte bu ayrışma “Kanlı Mayıs” için adeta bulunmaz bir fırsattı. Maocu (Çin) ve Moskovacı olarak bölünen kesim kendi yazılı mecmualarında birbirlerine düşmanca yazılarla 1 Mayıs 1977 yılında büyük bir oyunun içine sürüklendiler. Meydanda güvenlik 20 bin DİSK görevlisi tarafından sağlanacaktı. Ayrıca DİSK, 22 Nisan günü grupların atacağı ortak sloganları belirledi. Herkesin aklına gelen başına geldi. Saat 13’den itibaren Sol akın akın Taksim Meydanını doldurmaya başlamıştı.

    Meydanda adeta iğne atsan yere düşmezdi. Sol’un bütün fraksiyonları oradaydı. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler konuşmaya başlamıştı. Fakat aniden beşer dakika arayla iki el silah sesi duyuldu. Yüz binlerce insan birbirini eze eze kaçışmaya başladı. Daha ilk şok atlatılmadan Sular İdaresi ve İntercontinetal Oteli’nden (The Marmara Otel) kalabalığın üzerine uzun namlulu silahlarla ateş edilmeye başlanmıştı. Buda yetmezmiş gibi nerden geldiği bilinmeyen bir panzer alana girerek işçilerin üzerine su sıkarak insanları çiğnemeye başlamıştı. Bu kaçışmanın ortasında beyaz bir Renault marka arabadan göstericilerin üzerine kurşun yağdırılıyordu. Bu silahlı saldırılardan sonra 34 kişi hayatını kaybederken 126 kişi ise yaralanmıştı. Ölenlerden Meral Özkol adlı vatandaş panzerin altında ezilerek hayatını kaybetmişti. Ölen vatandaşların 5’i kurşunlanarak geri kalan 29 kişi ise ezilerek hayatını kaybetmişti. Yaralıların 39’u başından ve çeşitli yerlerinden silahla vurulmuşlardı. Olay hiçbir zaman tam olarak aydınlatılmadı. Ne Kazancı Yokuşundaki kamyon ne beyaz Renault nede İntercontinetal Otelden açılan ateşin kaynağı öğrenilemedi. Fakat olaydan bir gün önce otele CIA ajanlarının yerleştiği ve olaydan sonra kayıtların silinerek örtbas edildiği öğrenildi. Aynı dönemde MİT tarafından Başbakan Süleyman Demirel’e olası bir darbe için telkinde bulunuldu. İzleyen günlerde Bülent Ecevit’e İzmir’de Havaalanında suikast düzenlenince acilen Kara Kuvvetleri Komutanı 1 Haziran 1977 tarihinde emekliye sevk edildi. (1) (2) (4)

  • 1975 yılından sonraki işçi hareketleri…

    İpler kopma noktasına gelene kadar işçi kesiminin otoritesi olan TİP (Türkiye İşçi Partisi) kadrolarına 1975 yılından sonra komünist kökenli TKP (Türkiye Komünist Partisi) katılmaya başlamış ve etkinliği ele geçirmişti. Fakat bu gruplar arasındaki çatışma zamanla iktidar hırsı ile kanlı bıçaklı bir hal almıştı. Özellikle DİSK, komünist karakterini daha da belirginleştirerek işçi gruplarından Maocu (Çin) grubu tasviye etme çabasına girişmişti. 1 Mayıs 1977 olaylarında da bu grup meydana alınmamış ve çatışma çıkmıştı. Bu çatışmalar 1977 yılına kadar iyice tırmandı ve tarihin kanlı sayfalarına kara bir leke olarak kaydedildi. (1) (2)

  • 1977 “Kanlı Mayıs”ı SOL içindeki kanlı bir hesaplaşma mıydı?

    DİSK 1977 yılında aldığı bir iç anlaşma ile“Maocu” olarak nitelendirilen grubu Taksim Meydanına sokmamama kararı almıştı. Çünkü DİSK içinde TKP’nin büyük bir etkisi söz konusuydu. Bu olayların gölgesinde gruplar 1977 1 Mayıs kutlamaları için hazırlıklarını tamamlamıştı. Fakat kanlı olayın hemen ardından Sol’da meydana gelen bütün bu çatırdamalar herkesin aklına aynı soruyu getirdi. Bütün bu silahlı saldırılar acaba TKP ve Maocu grup arasındaki kanlı bir hesaplaşma mıydı? (1) (2)

    DİSK’den daha sonra yapılan açıklamada gerçekten bir çatışma olmaması için Maocu grubun meydana alınmaması gerektiği yönünde bir karar alınmıştı. Fakat Maocu grup olarak bilinen Halkın Sesi/Aydınlık grubu meydana grup halinde değil, bireysel olarak katılacaklarını belirtiler. Diğer taraftan Maocu gruplardan Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu ve Halkın Birliği Taksim Meydanına gruplar halinde geleceklerini açıklamışlardı. Fakat gruplar arasındaki çatışma bunlardan da ibaret değildi. DEV-Yol ve Kurtuluş arasında da böyle çatışmalar yaşanmış ve hatta karşılıklı ölümler yaşanmıştı. Meydana bu iki ayrılıkçı gruplardan Dev-Yol Beşiktaş-Dolmabahçe; Kurtuluş ise Saraçhane-Tarlabaşı güzergahından gelerek olası bir çatışma önlenmiş oldu. (1) (2)

  • Gazete manşetlerinde “Kanlı 1 Mayıs”

    Hürriyet: “MAYIS KATLİAMI 34 ÖLÜ” manşetini attı. Muhabir yazısında özellikle meydandan kaçanların ölmemek ve kurşunlanmamak için çil yavrusu gibi dağıldıklarının altını çizmiştir. Ayrıca 19:05 sularında gelen silah sesinin olayların başlangıcı olduğunu belirtmiştir. (3)

    Cumhuriyet: “1 Mayıs Kanlı Bitti” manşetleriyle yer vermiştir. Bu olaydan yıllar sonra suikast sonucu hayatını kaybeden Uğur Mumcu köşesinde konuya korkusuzca değinmiştir. Mumcu’ya göre son yıllarda tırmanan olayların patlama noktası 1 Mayıs’tır. Adeta kirli ve gizli bir el planını adım adım uyguluyordu. Gazetenin 3 Mayıs tarihli bir haberinde ise olayla ilgili soruşturmada 453 kişinin gözaltına alındığı ve sorgulandığı belirtiliyordu. Ayrıca olay günü Sular İdaresi ve Intercontinental Oteli’nden ateş açan kişilerin bulunamadığı belirtilmiştir. (3)

  • 1 Mayıs kutlamaları illegal bir oluşum veya toplantı günü değildir!

    İşçilerin birlik ve beraberliklerinin güçlendiği ve aralarındaki iletişim ve dayanışmanın artması için uluslar arası bir gün belirlenmişti. Fakat anlaşılanın aksine bu özel gün zoraki verilmiş bir gündür. Bu günün kazanılmasında ilk hareket Avustralya’da işçilerin günlük sekiz saatlik çalışma sınırı kazanmak için ayaklanmasıyla elde edilmişti. 1856 yılında Avustralya’daki işçilerin bu iş bırakma ve bir günlük eğlenme ve toplanma günleri klasik bir hal almaya başlamıştı. Aslında bu ilk kıvılcım büyük bir meşaleye adeta umut olmuştu. 21 Nisan olarak ayarlanan bu gün daha sonra Avustralya’da yer alan işçi kesimlerince klasik ve tekrarlanır hale geldi. Bu başkaldırı diğer kıtalardaki işçilere de ilham kaynağı oldu. Amerika’da yaklaşık 200 bin işçi sekiz saatlik işgünü sınırı için 1886 yılında yürüyüş ve iş bırakma eylemi yaptılar. Ayrıca bu dönemde işçiler arasında büyük bir birleşme ve dayanışma daha oldu. Daha önceleri siyahi vatandaşların parka girmesi yasakken Kentaki’de 6 bin siyahi ve beyaz vatandaş bir arada yürüyerek Ulusal Park’a girmişlerdir. (4)

    Bu işçi hareketlerinin ardından her zamanki gibi devrimlerin öncüsü olan Fransa yine sahneye çıkmıştır. 1889 yılında toplanan İkinci Enternasyonal’de Fransız temsilcinin önerisi ile 1 Mayıs’ın işçiler arasındaki ulusal dayanışma ve birlik günü olarak kutlanmasına karar verildi. Aynı yıl Avrupa’daki işçi hareketleri de giderek örgütlendi ve Uluslararası İşçiler Kongresi 400 delege ile toplandı. Bu kongrenin ilk konusu günlük çalışma süresinin sekiz saate indirilmesiydi. Kongrede Bordeaux’lu işçi temsilcisi 1 Mayıs’ı dünya çapında bir grev ve iş bırakma günü olarak kutlanmasını teklif etti. Bu teklife Fransız ve Amerikan temsilcilerden de destek geldi. Böylece 1 Mayıs 1890 yılında toplu grev ve iş bırakma kararı alındı. (4)

  • Türkiye’de 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Kutlanması…

    İlk kutlama 1 Mayıs 1923’te düzenlenmiştir. Bu önemli işçi günü 2008 yılının Nisan ayında “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmıştır. 22 Nisan 2009’da alınan kararla 1 Mayıs tekrar tatil günü olarak kabul edilmiştir. 1923 tarihinden sonra kitlesel olarak kutlamalar yasaklanmıştır. 1925 yılına gelindiğinde “Takriri Sükun Kanunu” çerçevesinde bu kutlamalar süresiz olarak kaldırılmıştır. Bu süreç böyle devam ederken 1935 yılına gelindiğinde 1 Mayıs “Bahar ve Çiçek Bayramı” olarak ücretsiz kutlanmasına karar kılınmıştır. 1976 yılına gelindiğinde işçi bayramı kitlesel olarak tekrardan kutlanmaya başlanmıştır.

    Fakat 1977 yılına gelindiğinde olacaklardan habersiz yüz binlerce insan Taksim Meydanını doldurmuştu. Kutlamalar sırasında göstericilerin üzerine ateş açılması ile 34 kişi hayatını kaybetmiştir. Bütün bu karmaşa ülkeyi adım adım askeri darbeye götürüyordu. Ve en sonunda 1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı. Fakat sokağa çıkma yasağına rağmen işçiler Mayıs kutlamalarını bırakmamışlardı. 1981 yılında darbenin gölgesinde kalan 1 Mayıs kutlamaları Güvenlik Konseyi tarafından yasaklandı. 1989 yılında ise bir polis memurunun açtığı ateş sonucu işçi olan Mehmet Akif Dalcı hayatını kaybetti. Bu dönemden sonra 1996 yılında işçiler Taksim Meydanı yerine Kadıköy’de toplandılar. Fakat polisler gösterticilerin üzerine ateş açarak 3 işçinin hayatını kaybetmesine neden olmuş ve büyük bir ayaklanma çıkmıştı. Çıkan olay ve işçi ölümlerinin ardından 2005 yılına kadar 1 Mayıs kutlamaları iptal edildi. (1) (4)

    2007 yılında göstericiler bu sefer 1 Mayıs’ı daha farklı bir amaçla kullanacaklardı. Bu işçi bayramında 1977 yılında hayatını kaybeden işçiler anılacaktı. Kadıköy de toplanan gruplar gösterisine başladığında polisler taşkınlıklardan dolayı 580 vatandaşı gözaltına aldılar. 2001 yılında alınan bir kararla 1 Mayıs “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Fakat 1 Mayıs geldiğinde sendikalar ve hükümet tarafında uzlaşma sağlanamadı. 1 Mayıs günü hiçbir işçi Taksim Meydanına alınmayacaktı. Bütün işçi grupları ortak bir bildiri ile Taksim Meydanına yürüme kararı aldılar. Fakat güvenlik güçleri gruplara gaz bombası ve tomalarla müdahale edince zaman zaman çatışmalar çıktı. Polisin DİSK ve  ÖDP binaları önündeki sert müdahalesi ve bir hastanenin aciline gaz bombası atması günlerce ülke gündeminde konuşuldu. Bu süreçten sonra ülke günlerce “Orantılı Güç” kavramını tartışır oldu. (4)

  • Kanlı 1 Mayıs’ta hayatını kaybeden vatandaşlar

    -Mustafa Ertan,

    -Hüseyin Kırkın,

    -Ali Fuat Özkaş,

    -Mürtecim Oltulu,

    -Kahraman Alsancak,

    -Dilan Nigis,

    -Bayram Çitak,

    -Ercüment Gürkut,

    -Bayram Neyir,

    -Ömer Harhan,

    -Hikmet Öztürkçü,

    -Meral Özkol,

    -Mehmet Ali Gençoğlu,

    -Hasan Yıldırım,

    -Garabet Ayhan,

    -Ziya Baki,

    -Rasim Elmas,

    -Kadriye Duman,

    -Ahmet Gözükara,

    -Hamdi Toka,

    -Hatice Altın,

    -Ramazan Sarı,

    -Atila Özbilen,

    -Hacer İpeksaman,

    -Kenan Çatak,

    -Sibel Açıkalın,

    -Mustafa Elmas,

    -Nazan Güladi,

    -Niyazi Darı,

    -Jale Yeşil Nil,

    -Leyla Altıparmak,

    -Ali Sırdal,

    -Kadir Balcı,

    -Nazmi Arı,

    -Beyhan Sürücü.

  • Kaynaklar

    1)- "1 Mayıs 1977 Neden Kana Bualndı " Bianet

    2)- Mehmet Ali Birand Kanlı 1 Mayıs Videosu

    3)- 1 Mayıs 1977 BBC

    4)-1  Mayıs 1977 Milliyet  

İlginizi çekebilecek diğer olaylar

Biyografiler

  • Ismael Zambada Garcia CV
    BİYOGRAFİ
  • Napolyon Bonapart CV
    BİYOGRAFİ
  • Mimar Sinan CV
    BİYOGRAFİ
  • Osho CV
    BİYOGRAFİ
  • Abraham Lincoln CV
    BİYOGRAFİ
  • Jean-Jacques Rousseau CV
    BİYOGRAFİ
  • Vecihi Hürkuş CV
    BİYOGRAFİ
  • Mustafa Kemal Atatürk CV
    BİYOGRAFİ
  • Barış Manço CV
    BİYOGRAFİ
  • Adile Naşit CV
    BİYOGRAFİ
  • Al Capone CV
    BİYOGRAFİ
  • Yılmaz Güney CV
    BİYOGRAFİ
  • Mahatma Gandhi CV
    BİYOGRAFİ
  • Galileo Galilei CV
    BİYOGRAFİ
  • Alan Turing CV
    BİYOGRAFİ

Tarihiolaylar.com internet sitesinde bulunan bütün içerikler Tarihi Olaylar editörleri tarafından hazırlanmaktadır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Copyright 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.