DonQuixote
En Beğenilen Yazar Sırası
:
25
Toplam Başlık Sayısı
:
3
Toplam Puanı
:
50
Toplam Giri Sayısı
:
32
Bu Ayki Puanı
:
-45
En Aktif Yazar Sırası
:
23
  • tarihteki muazzam ayarlar

    "Bildiğiniz üzere yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. Cahil halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet oluyor, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.

    Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlar da dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi;

    “Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?”

    Yargıçlardan biri sordu: “Cehennemi kim alır ki?”

    Martin Luther “ben alıyorum, neyse parası vereyim” dedi.

    Yargıçlar cehennemi Martin’e bedava verdiler!

    Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıktı ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslendi:

    “Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın!”

    Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştu. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece sıradan ve çok akıllı bir olayla başlamış oldu."

    tam bir ayar sayılmaz ama ders çıkarılması gereken müthiş bir hikaye bence.
    0 0
  • İngiltere Tarihi

    zor bir konu seçmişsin, başarılar hocam.

    düzeltmek istediği bir kısım da, güller savaşını Lancasterlar kazanmıyor, karıştırdın sanırım. Lancasterlar bir dönem Tudorları destekliyor, vii. henry önce lancasterların desteğini alsa da daha sonra iii. richard ile araları bozulan york yanlılarını kendi tarafına çekiyor. hatta york ve tudor hanedanını birleştirmeyi bile teklif ediyor. son kısıma ek olarak yazdım, çünkü çok üstünden geçmişsin, bu olay belki de ingiliz tarihini değiştiren birkaç olaydan birisidir.

    yani henry tudorun başa gelmesi, roma ile kiliseyi ayırması, arkasından gelen reformlar, bilimsel gelişmeler vs. çok önemli bir yer tutar.
    0 0
  • fransız devrimi

    gecikme için özür dilerim. vizelerim bu hafta bitti. yazıyı da muhtemelen bu gece tamamlarım.

    dük de brunswick yönetiminde ki prusya ordusu ile göçmenlerden oluşan ve başlarında conde'nin bulunduğu ordu harekete geçince 11 temmuz 1792'de yasama meclisi "vatanın tehlikede" olduğunu ilan etti. tehlike gerçektende kapıya dayanmıştı. dük brunswick, bizzat yazdığı bildiri de parisin işgal edileceğini söylüyor, karşı koyanlarınsa öldürüleceğini duyuruyordu. bunun yanında kraliyet ailesinden kimsenin kılına zarar gelmemesini söylüyordu.

    ama bu saray ve çevresinin beklediği gibi bir etki yapmaktan çok uzakta kalmıştı. halkın daha da kızmasına sebep oldu. 10 ağusos 1792de ikinci devrim denebilecek büyüklükte sadece pariste de değil, bütün ülkede bir ayaklanma başladı. bu ayaklanmalar üzerine 1791 anayasası askıya alındı. paris seçim kurulu herkese seçim hakkı tanıdı. robespierre bu hareketi yönetiyordu ve isyan bir kez daha başarılı olmuştu. yeni bir anayasa hazırlandı ve kralın tüm yetkileri düşürüldü. kral ve ailesi "temple hastahanesin" kapatıldı. krallık ve krallıkla beraber feullantlar, zengin burjuvazinin bir kısmı ve krallıkla işbirliği içerisinde olan gruplar sahneden çekilmek zorunda kalmıştı.

    yeni seçileceklerle birlikte yeni bir anayasa yapımı için "konvansiyon hükümeti" kurulması kararı alındı. fransız devrimi asıl şimdi gerçekleşmişti. halk siyaset'e doğrudan katılım sağlıyordu. daha halkçı bir hükümet ve daha demokratik(!) bir cumhuriyet kurulmuştu.

    geçici bir yürütme kurulu seçildi. bu yürütme kurulu yasama meclisi tarafından seçilmişti. adalet bakanı dantonda kurulda görev alıyordu. yasama meclisinin son dönemlerinde komün* ile meclis arasında bir rekabet ortaya çıktı. sonunda meclis, komünü tanımak zorunda kaldı. meclis ile komün arasında ki bir denge olarak ortaya çıkan kişi dantondu ancak devrimci bir tutum takınan danton, komüne yakın duruyordu.

    (*komün ya da asi komün: fransız devrimi sırasında ki paris komünü, 1789da kuruldu ama özellikle 1792-95 arasında paris hükümeti gibi görev yaptı. komün, 1792 yazında yasama meclisinden emir almayı reddedince asi komüne dönüştü.)

    Bastille baskınından ve halk ayaklanmasından 3 yıl geçtikte sonra yani 1792de ülke de tam bir birlik sağlanamadı. güç üçe ayrılmıştı; komün, meclis ve yürütme kurulu.
    0 1
  • fransız devrimi

    1789 devrimi temelde güçlenen burjuva sınıfının geniş halk yığınlarının da desteğini arkasına alarak feodal monarşiyi yıkmak için harekete geçmesiyle gerçekleşti. tabii bu devrim, diğer krallık rejimleri için doğal bir korku kaynağı olmuş, devrimin kendi ülkelerine sıçraması korkusundan dolayı diğer ülkelerin, devrimi takip eden yıllarda fransaya karşı bir tutum takınmasına neden olmuştu.

    devrime kadar olan süreçte birçok ekonomik ve sosyal gelişme yaşanmıştı. Ancien Regime'in (eski krallık rejiminin) mutlakiyetçi, baskıcı ve feodallere tanıdığı ayrıcalıklar halkın tepkisine yol açmış ve geri dönülemez bir süreci başlatmıştır. giderek güçlenen, siyasal alanda söz hakkı olmayan ve söz sahibi olmak isteyen burjuvazi ise bu geri dönülemez süreci hızlandırmıştı. feodalite karşısında halkın en alt kesimlerine göre daha örgütlü olan burjuvazi, feodallere karşı verilen mücadele de önder sınıf olarak öne çıkmıştı. tabii halkında desteğini arkasına alıp, bu dağınık halk yığınlarını örgütlü bir güç haline getirmesi sadece fikren değil somut olarakta güçlenmesini sağlamıştı.

    bu süreci hızlandıran ve kitleleri yönlendirme de muazzam rol oynayan bir diğer olay ise aydınlanma felsefesinin hızla yaygınlaşması ve fransız düşünürlerde de vücut bulmasıdır. rousseau ve voltaire gibi devrime müthiş teorik katkılarda bulunan filozoflar aklın ve bilimin, bireysel ve toplumsal hakların her şeyden üstün tutulması gerektiğini savunuyorlardı. bu ilkelerle birlikte hızla eşitlik, özgürlük ve milliyetçilik düşünceleri güç kazandı.

    burada ek olarak, amerikan bağımsızlık savaşının başarıya ulaşması ve ardından amerikan bağımsızlık bildirgesi gibi temel insan haklarının esas alındığı bir bildirgenin yayınlanmasının da ciddi katkısı vardır.

    bu kısım da devrim öncesi fransanın sosyal durumuyla ilgili kısımdı.

    bundan sonrasında devrimin gelişini vs. yazacağım. aslında ayrı ayrı yazmak istemiyordum ama hem okunma zorluğu olmaması açısından hemde bazı kişisel problemlerimden ötürü böyle yapmak mecburiyetindeyim. keyifli okumalar.
    0 2
  • mahmudiye kalyonu

    iii. selimin yaptırdığı 50 parça yeni gemi ile birlikte eski gemileri de düşününce dünyanın en büyük donanmlarından birine sahip olan osmanlının bu başarısı uzun sürmeyecekti. navarin de müttefik kuvvetlerce (fransa-ingiltere-rusya) yapılan operasyonla osmanlı 58 parça gemisini kaybetti. osmanlının akdeniz filosunu kaybetmesi bir telaşa sebep oldu, ii. mahmud hemen yeni bir donanma kurulması emrini verdi. bununla birlikte osmanlı donanmasının yeni sancak gemisi, 20 yıl kadar denizlerin en büyüğü mahmudiye kalyonu da bu süreçte inşaa edildi.

    bu büyük canavar, tamamen osmanlı mühendis ve mimarlarının eseriydi. mimarı mehmet kalfa, mühendisi mehmet efendi idi. 76 metre uzunluk ve 21 metre en, 128 top, 1250 kişilik mürettebat kapasitesi, 2500 tonluk ağırlığı, üç direk ve üç ambarıyla dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük kalyon mahmudiye kalyonuydu. ve bu ünvanı yaklaşık 20 yıl kadar elinde tutmayı başardı. denize indirildiği andan itibaren, anadolu insanının bile sevgisini kazanmış, yüreğini kabartmış ve özellikle navarin baskınından sonra moralini tekrar yükseltmiştir. geminin pruvasında büyük bir kükreyen aslan figürü vardı.

    mahmudiye kalyonu katıldığı sivastopol kuşatmasında büyük başarılar göstermiş, ayrıca büyüklüğü dolayısıyla ingiliz ve fransız donanmasına karşın büyüklüğü ile osmanlı subaylarının da yüreğini kabartmıştı. bu savaşta gösterdiği başarılardan dolayı 'gazi' ünvanı almıştı. bu geminin süvari kaptanı ateş mehmet paşadır. bu savaşta ki başarısıyla ünü daha da pekişmiş, halk arasında daha da önem ve değer kazanmıştır.
    böyle büyük ve şanlı bir gemiye yakışmayacak bir sonla, 1875te hizmetten çekildi. ii. abdülhamit döneminde maddi olarak sıkıntıya giren osmanlı imparatorluğu, 1888 yılında bahriye nazırı hasan paşanın emriyle mahmudiye kalyonunu parçaladı ve sattı. mahmudiye kalyonunun 1/33 ölçeğindeki orjinal maketi bugün beşiktaş deniz müzesinde sergilenmektedir.
    0 2
  • fransız devrimi

    konvansiyonun ilk icraati yeni bir anayasa oluşturmak ve 22 eylül de yeni bir cumhuriyet ilan etmek oldu. konvansiyonda ki iki grup arasında ki çekişmenin (yüksek burjuvaziyi temsil eden jirondenler ve halkı temsil eden montagnardlar) ilk kazananı jirondenlerdi. kazanan grup sık sık "üçler" denen grubun liderlerine karşı çıkıyordu (üçler: robespierre, danton, marat). bir bakıma onlara karşı güçlerini yokluyorlardı. bunlardan biri dantonun üzerine giderek, hesabını veremeyeceği bazı hesapları itiraf etmesini sağlamak olmuştu. bu dantonun ciddi bir miktar itibarını kaybetmesine neden olacaktı.

    bu iki grup arasında ki çatışma hızla bir sınıf çatışmasına döndü ve arada ki iplerin tamamen kopmasını sağlayan son olay da kralın yargılanması süreci oldu. uzun bir soruşturmadan sonra kralın, düşman ile işbirliği içerisinde olduğu ortaya çıkınca davanın da sonuna gelinmiş oldu. kralın suçlu bulundu ve 21 ocak 1793te idam edildi.

    bu olay tüm fransayı etkiledi. bunun dışında bütün avrupa genelinde de bir şaşkınlık yarattı. devrimci fransa ile ancien regime'e bağlı avrupa arasında ki anlaşmazlık, tıpkı jironden ve montagnard grupları arasında ki sorunlar gibi en üst seviyeye çıkmıştı.

    bu olay avrupa'da fransaya karşı bir ittifak oluşmasını sağladı. avusturya ve hollandanın yanı sıra tarafsızlık siyaseti izleyen ingilizlerde bu ittifaka katıldılar.

    Aslında bu savaşın asıl nedeni, Hollanda bankasına el konulması, ingiltere ile Fransa arasında son yıllarda iyice şiddetlenen yayılmacılığın yarattığı gerilimler gibi ekonomik sebeplerdi. Savaş kısa zamanda yayıldı, İspanya ve İtalya da müttefiklere katılmıştı daha sonra. Böylece isviçre ve iskandinav ülkeleri hariç bütün avrupa, fransa'ya karşı savaş ilan etmiş oluyordu. ülke içindeyse ciddi ekonomik bunalımlar yaşanmaya devam ediyordu. St. Just paranın değerinin düşürülmesi konusunda sık sık çağrı yapsa da pek umursanmıyordu. Halk arasındaysa açlık iyice artmıştı.

    dışarıda bu 1. karşı devrimci koalisyona karşı fransa ilk anlarda başarılı olduysa da daha sonra bozguna uğramaktan ve rennes'den ötesini kaybetmekten kurtulamadı. bunun üzerine gönüllü askerlik adı altında 300.000 kişi toplandı. ama bu askerlerin toplanması vendee isyanına neden oldu. aslında bu gönüllü askerlik olayı bir aldatmacaydı, uzun süredir faaliyet yürüten rahip ve aristokratlar sonunda başarılı olmuşlar ve bir isyanı tertiplemişlerdi. ekonominin kötüye gitmesi, açlık ve sefalet, savaşların kaybedilmesi gibi başlıca nedenler halkın cumhuriyet rejimine karşı düşman olmasını hayli kolaylaştırmıştı. vendee ayaklanması başarılı oldu ve giderek şiddetlenmeye ve yayılmaya başladı. ekim ayına kadar bastırılamadı.

    bütün bu gelişmelerle jirondenler ve montagnardlar arasında ki uçurum bir daha kapanmamak üzere açılmasına ve birinin artık tamamen yok olmasına neden olacaktı. jirondenler bir çok şehirde karşı devrimci faaliyet yürütüyorlar ve gizli işler çeviriyorlardı. en sonunda baştan beri hedefleri olan komüne saldırarak montagnardları iktidardan tasfiye edilmesini sağlamak için komünün kapatılmasını teklif ettiler ve ardından komün savcı yardımcısı Hebert'i yakalattılar.

    iktidarı jirondenlerin aldığını fark eden jakobenler ise bir isyan düzenledi. bu isyana seçim komitelerinin yanı sıra komünden de destek veren birçok kişi onlara katıldı. jironden şeflerinin iktidardan düşmesini isteyerek meclisin etrafını sardılar. ama konvansiyon hükümeti bunu kabul etmedi ve isyan başarısız oldu. bunun üzerine pazar gününe denk gelen 2 haziran günü jakobenler tekrar bir isyana kalkıştılar ve bu sefer 80.000 kişi ile meclisi tekrar kuşattılar. başta bu isyana da karşı koyulduysa da topçuların toplarının başına geçmesi emri üzerine yapılacak bir şey olmadığını anladılar. 29 jironden milletvekili ve iki bakanın yakalanması emri verildi. böylece jirondenler ve montagnardlar arasında ki mücadele bitmiş, jirondenler tamamen silinmişti.
    0 2
  • fransız devrimi

    avrupa ve batı dünyasını belki de temelden sarsıp, değişen devrimdir. öncelikle yazacağım şey uzun olduğu için tamamını bugün yazabilir miyim bilmiyorum. burada ilk olarak devrime dair biraz daha özel tanımları vs. vereceğim. kalan kısmını da tamamladıktan sonra girerim buraya.

    önemli kişiler (burada dönemin kralı, voltaire, rousseau gibi çok bilindik kişilerden ziyade politik grupların önderlerini vs. vermeyi tercih ediyorum. daha sonra eklemek isteyen olursa bunları da ekleyebilir.)

    georges danton: monarşinin yıkılıp birinci cumhuriyetin kurulmasında rol oynayan devrimci önder ve hatip. bir dönem adalet bakanlığı, kamu güvenliği komitesi başkanlığı gibi önemli görevlerde bulundu. radikallere karşı ılımlılarının yanında yer alması robespierre ile arasının açılmasına neden oldu ve konvansiyona şiddetle muhalefet edince de giyotin onun için kaçınılmaz oldu. daha sonraları seveni kadar sevmeyeni de çok olacak, devrime ihanet ile suçlanacaktı.

    jean paul marat: jakobenlere yakın olan montagnard grubuna mensup siyasetçi, doktor ve gazeteci. bir ara tutuklanıp idama mahkum edildikten sonra kaçıp, mücadelesini sürdürüyor. daha sonra kurulacak olan konvansiyon da üye olarak görev almış ve çeşitli reformları savunup, karşı devrimcilerin idamını istemiştir. jakoben - jironden çekişmesinde yine jakobenlere yakın oldu. jirondenler tarafından yargılanmak üzere devrim mahkemesine çıkarak kendini çok iyi savunması üzerine müthiş bir üne kavuştu ve halkın en benimsediği isimlerden birisi oldu. daima en radikal isimlerden birisi olan ve şiddetten çekinmeyen marat, bu şiddet ortamının daha fazla yükselmemesini ve barış gelmesini isteyen bir kadın tarafından, şiddet ortamını ateşlediği gerekçesi ile öldürüldü.

    luis de saint-just: devrim sırasında sorumluluk almaktan kaçınmayıp, bir ulusal muhafız birliğinde komutanlık görevi üstlendi. daha sonra belediye meclis üyesi oldu. 1792'de konvansiyon'a seçilerek radikal Montagnard grubunda yer aldı. robespierre'in sağ koluydu ve ona daima sadık kaldı. kamu güvenliği komitesi ve konvansiyon başkanlığına seçildi. başkanlığı sırasında karşı devrimcilerin yağmalanan mallarının yoksul halka dağıtılması gibi önemli bir karar aldı. daha sonra robespierre ve diğer yoldaşlarıyla birlikte giyotine gitti.

    joseph fouce: yerel jakoben kulüplerinden birine katıldı ve olduğu yerde başkan seçildi. başlarda jirondenlerden taraf olduysa da daha sonra Montagnard grubuna kaydı. lyon'daki büyük bir isyana katıldı ve örgütleme safhasında önemli görevler aldı. 94te katıldığı konvansiyonda jakoben grubunun başına geçti ama robespierre'in rahat vermemesinden dolayı ayrıldı. daha sonra robespierre'in devrilmesinde önemli bir rol oynadıktan sonra direktuvar döneminde yine jakobenler içinde yer aldı.

    Jacques Pierre Brissot: jirondenlerin meclis içerisinde ki sözcüsü ve en önemli isimlerden birisi. ancak krala yakın olması ve monarşiden bir türlü kopamaması sonunu hızlandırdı. jakobenlerle sürekli bir tartışma içerisinde olmuştu. robespierre en büyük rakibiydi ancak onun yıkılışını göremeden giyotine gitti.

    devrim içerisinde aktif olarak mücadele veren gruplar (bunları vikiden alıntılıyorum direkt olarak. merak eden varsa oradan inceleyebilir.)

    Feuillants, jirondenler - Jakobenler - Montagnardlar - Hébertistler - Club des Cordeliers


    devrime dair birkaç kavram:

    ancien regime: eski krallık rejimi.
    direktuvar dönemi: Direktuvar. Fransız Devrimi'nden sonra meydana gelen yönetim şeklidir. Yaşlılar meclisi ve 500'ler olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Yaşlılar meclisinde yasama yetkisi yoktu. Bunu 500'ler yapabilirdi, ancak asıl güç direktörlerdeydi. 5 tane direktör vardı ve 4 yıllık süre içerisinde 13 direktör görev yaptı. İlk beşinin isimleri Louis-Marie de la Revellière, Etienne-François le Tourneur, Jean François Rewbell, Barras ve Lazare Carnot'du. Bu rejim Napolyon tarafından yıkıldı. (viki.)
    konvansiyon hükümeti ya da ulusal konvansiyon: en özet haliyle devrim sırasında ülkeyi yöneten, kralı vs. yargılayan fransız ulusal meclisi. çok daha detaylı tamamını buraya yazamayacağım için böyle kısa tuttum. internetten araştırılabilir.
    etats-generaux: genel meclis.
    tiers-etats: halk meclisi.

    bir de kısaca devrim öncesi fransız ekonomisini anlatacak olursam:

    ekonomik durumu kendi çağdaşlarına göre iyi sayılsa da kendi içinde önceye göre bir hayli gerilemişti. köylerde hayatın giderek zorlaşması, şehirlere göçü arttırmıştı. bu da doğal olarak tarımın düşmesi gibi uzun vadede ciddi sorunlara yol açacaktı. bunun yanı sıra kalabalıklaşan şehirler de insanlar yemek bulamayacak hale gelmiş küçük homurdanmalar başlamıştı. bunun yanında işsizliğin artması üzerine vergi ödemelerinde ki aksamalarda hazineni gelirlerine ciddi bir zarar vermişti. eh bir de savaşların uzaması ve istenilen sonuçların alınamaması hazineye ciddi zarar vermişti.

    tabi bir de bunun yanında yedi yıl savaşlarında fransanın neredeyse tüm kolonilerini kaybetmişti. ingilizlerin bu savaşın masraflarını kolonilerden çıkarmak için yeni ve ağır vergiler almaya başlaması kolonilerde bağımsızlık savaşına (amerikan bağımsızlık savaşı) yol açmıştı. fransanın bu savaşta kolonileri desteklemesi de ciddi mali sorunları doğurmuştu.

    ilk kısımı bu kadar tutuyorum, diğer kısımları da yazdıkça ekleyeceğim. yanlış olan kısımları uyarırsanız düzeltirim.
    0 3
  • Tarihteki Savaş Taktikleri

    gerilla savaşı: düzensiz birliklerin, düzenli ordulara karşı verdiği savaşlardır. genelde vur-kaç taktiği üzerine kurulmuş savaşlarda konvansiyonel savaş araçları yerine saldırı tüfekleri ya da molotof gibi görece daha basit silahlar kullanılır. gerilla savaşının amacı topyekûn bir savaş kazanmak değil, karşıda ki orduyu yıpratmak, gücünü ve savaş azmini kırmaktır. gerilla savaşının verildiği yerlerde halk desteği muazzam ölçüde önemlidir. britanya işgali sırasında keltlerin romalılara karşı verdiği savaş, gerilla savaşı olarak nitelendirilebilir. roma ordularının her defasında yenilmesini sağlamıştır. sun tzu'nun savaş sanatı kitabında da gerilla savaşından bahsedilir. nazi işgali altında ki ülkeler de bu taktiği kullanarak alman ordusunu ciddi şekilde yıpratmıştır. (cephaneliklere yapılan ani baskınlar, iletişimin sabote edilmesi vs.) aynı şekilde alman ordusuna karşı savaşan sovyet partizanlarıda bu taktiği başarı ile uygulamıştır. mao zedung, ernesto che guevara, fidel castro gibi liderler devrim için kullanmış ve aynı şekilde başarıya ulaşmıştır. bunun dışında kurtuluş savaşı sırasında ki düzenli ordu kurulmadan öncesinde çetelerin işgal güçlerine karşı verdiği savaşta gerilla savaşı içerisinde görülebilir. pkk (türkiye), farc(kolombiya), ezln(meksika), epr (meksika), hindistan komünist partisi (maoist), filistin halk kurtuluş cephesi, hizbullah, el-Kassam Tugayları gibi örgütler bugün aktif olarak gerilla mücadelesi vermektedir.

    phalanx: genelde 5-5.30 metrelik mızraklı piyadelerin arka arkaya dizilmesi ve en öndekilerin mızrağını gelen düşmana doğru düzeltmesiyle oluşturulan taktik. genelde antik yunan döneminde kullanılmıştır. spartalılar ve perslere karşı etkili olmuş, büyük iskender zamanında zirveye çıkmıştır. tabii bazı dezavantajları da vardı, bunlar, zırhların ağırlığı ve mızrağın uzunluğundan dolayı ortaya çıkan hareket problemiydi. epaminondas ve iphikrates bu taktiği iki farklı şekilde geliştirdi. ilk savaşlarda orduların karşılıklı hatlar oluşturarak dizilmesi ile olurdu. epaminondas bunu biraz değiştirmiştir. mesela düşmanın sayıca az olan tarafının, kendi ordusu tarafında ki kısmını sayıca üstün tutmuş, diğer tarafıysa geri çekmiştir.
    şöyle; x x x > x
    x x
    x x
    x x bu taktik sonucunda ordunun zayıf tarafı ezilip, arkasını da çevirmesi sağlanırmış. türklerin kullandığı hilal taktiğinin bir benzeri gibidir.
    iphikrates ise piyadelerin mızrak boylarını uzatıp, zırhlarını hafifletmiş, bu şekilde kullanmıştır bu taktiği.

    shield wall: büyük ölçekli kalkanlarla askerlerin yan yana dizilmesiyle oluşturulan savaş taktiğidir. mızraklı piyade yok ise süvarilerin bu hattı yarıp geçmesi çokta zor olmaz.

    testudo: savunmaya dayalı ağır hücum da diyebiliriz. kalkan duvarına benzer ama daha kapsamlıdır. klasik roma filmlerinde ki izlediğimiz dört bir taraflarının kalkanlarla kapandığı tabiri caizse kaplumbağa gibi olurlar. okçulardan korunmakta ya da sayıca az olunan durumlarda saldırılan birliklere karşı başarılı olabilir.

    napolyon dönemi: napolyonun belirli bir savaş stratejisi yoktu ama bilinen şey daime saldırı savaşı yaptığıydı. birliklerini birbirinden kopmayacak şekilde savaş alanına yayarak karşısında ki ordunu formasyonunun dağılmasını sağlayıp, hatları yarmak üzerinden ilerlerdi.

    siper savaşları: amerikan iç savaşı ve 1. dünya savaşı gibi savaşlarda yoğun olarak kullanılan savaş taktiğidir. orduların karşılıklı siper kazarak bu siperleri korumak üzere çarpıştığı ve topçularla desteklendiği savaşlardır. savaşların uzamasına ve doğal olarak ordu içerisinde bazı sıkıntılar doğmasına sebep olmuştur. 2. dünya savaşında tank, uçak vs. gelişmesi üzerine geçerliliğini yitirmiştir.

    blitzkrieg: türkçesi yıldırım savaşı olarak geçiyor. almanların kullandığı bu savaş taktiği, siper savaşlarını bitirmiştir diyebiliriz. küçük ama hızlı ve güçlü alman tanklarının, düşman ordusunun hatlarını yararak en hızlı şekilde, en fazla ilerleyebildiği kadar ilerleyerek düşman ülkesinin merkezine saldırması üzerine kuruludur kabaca. bu kadar basit görünmesine karşın karışık ve uygulanması güç bir taktiktir diyebiliriz çünkü bu ilerleme sırasında koordinasyon, hava şartları vs. hayati öneme sahiptir. fransa ve polonyayı işgal sırasında çok rahat bir şekilde kullanılmıştır. ve fransa'nın maginot hattı gibi uzun ve güçlü bir hattı olmasına rağmen bu taktik sayesinde işe yaramdığı görülmüştür. ama sovyetler gibi çok geniş topraklarda ikmal ve araç sorunu yaşanacağı için başarılı olması çok daha zordur, nitekim sovyetlerde bir dönem işe yarasa da devamı gelmediği için çökmüştür.

    bir de deniz savaşı ile ilgili bir taktik:

    pruva hattı: 1600-1700lere kadar olan deniz savaşları her geminin kafasına göre hareket ettiği, toplarını ateşledikten sonra kaçıp, yeniden topları doldurup saldırdıkları vur-kaça dayalı bir savaş şekliydi. buna karşın ilk olarak hollandalıların geliştirdiği pruva hattı ise gemilerin tek bir sıra halinde hareket etmesi buna bağlı olarak ateş gücünün tek bir noktaya hareket etmesi üzerine kurulu, daha koordine ve düzenli bir savaş vermesi üzerine kurulmuştu. gemiler amiral gemisi ya da sancak gemisi denen, amiralin bulunduğu tek bir gemiden komut alır ona göre hareket ederdi. taktiğin işe yaradığını gören ingilizler taktiği benimseyip, başarılı bir şekilde kullanarak denizlerin 200-250 yıl boyunca tek hükümdarı olmuşlardır (1700-1900 arası). taktiğin başarı ile uygulandığı muharebelerden birisi olarak da trafalgar muharebesi incelenebilir.

    birazcık uzun oldu, umarım sıkılmadan okuyabilirsiniz. hatam oldu ise affola.
    0 3
  • fransız devrimi

    sağlık sorunlarım ve vizelerimin başlamasından dolayı bir hayli gecikti yazı farkındayım, kusura bakmayın. bu hafta da böyle olacak maalesef, hafta sonu elimden geldiğince yazacağım.

    burjuvazi 1789'da gösterdiği örgütlülüğü bu kez gösteremiyordu. köylü ayaklanmaları bir kez daha güçlü bir şekilde yayılmaya başladı. bütün bu olanlardan sonra "zengin burjuvazi" iktidarı kaybetme korkusuyla, krallıkla uzlaşma yoluna gitti.

    "orta burjuvazi" ise krala güvenmiyor iktidarını korumanın yolunu halkla birlikte hareket etmekte buluyordu. orta burjuvazinin önde gelenleri halktan kopmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. bunların yanında kral, ikiyüzlü bir politika sergiliyor bir yandan rahip ve aristokratların tekrar iktidarı alması için uğraşıyor diğer yandan alman prenslerine karşı savaş açılması ile ilgili meclis önerisi için zengin burjvazinin desteğini istiyordu. krallığın amacı böyle bir savaş sırasında ve sonrasında ülke tek yumruk olacak, krala yeniden eskisi gibi yetkileri geri verilecekti.

    zengin burjuvazi dediğimiz kesim yani brissot grubunun amacı ise (daha sonraları jirondenler oluyor) kralın ve saray erkanının gerçek yüzünü halka göstererek, zayıf düşmelerini sağlamaktı. bunların dışında krallık kendilerini destekleyen brissot grubuna arka çıktı ve savaş açılmış oldu.

    bu arada jakobenler içinde brissot grubu ile robespierre arasında ayrılıklarda başlamıştı. bu savaş siyasetine en büyük destek nasıl ki jakobenler içinden geldiyse, aynı şekilde en güçlü muhalefette jakobenlerden gelmişti. Robespierre krallığın ve savaşın amacını daha iyi kavramış, brissot'u 3 ay boyunca hiç durmadan eleştirmişti. bunun sonucunda sol grup kendi içinde hızla ikiye ayrıldı. robespierre jakobenlerin başında kaldı ve brissotun sözcülüğünü yapığtığı grup jirondenler olarak ayrıldı.

    jirondenlerin desteklemesi ile 25 martta i. françois'e ültimatom verildi ama bir karşılık gelmedi. daha sonra 20 nisan 1792'de avusturyaya savaş açıldı.
    0 2
  • fransız devrimi

    krallığın ve jirondenlerin bütün çabalarına rağmen savaş iki tarafın istediği sonucu da vermedi. gerek ordu ve subayların zayıflığı ve fransız ordusunun neredeyse dağılmış olması (askerlerin büyük bir kısmı yurtdışına kaçmıştı) gerekse de sosyal ve siyasal anlaşmazlıkların ordu içinde de baş göstermesi ile aristokrat ve vatanseverlerin ayrı düşmesi sonucu disiplinin sarsılmış olması, gerekse de generallerin beceriksizliği sonucu bozgunlar arka arkaya geldi. en sonunda yüksek rütbeli komutanlar, savaşı kazanmanın imkansız olduğunu söyleyerek kralı barış yapmaya ikna etmeye çalışıyorlardı.

    tüm bu olanlardan sonra milliyetçi hareket güçlendi. aristokrasi ise kurtuluşu yabancıların işgalinde bekliyorlardı çünkü devrimin kendi ülkelerine sıçrama ihtimalini tamamen ortadan kaldırmak istiyorlardı. yurtdışında ki fransız göçmenleri de orduya alınarak kendi halkına karşı savaşa zorlanıyordu.

    bu olaylar karşısında yurtseverlik duygusu güçlenen halk hareketi tekrar hız kazandı. jirondenler devrimin ilk zamanlarında eylemsiz insanları bile silahlandırmaya çalışırken artık şiddetten kaçınıyor, halk hareketine bile tereddütle yaklaşıyordu.

    düşmanların fransız topraklarına iyiden iyiye yaklaşmış olması jakobenlerin aralarında ki ayrılığı unutarak birleşmek istemesine yol açıyordu. alt sınıflarla çıkarlarının çok farklı olduğunu anlayan jirondenler ise bu birleşmeye karşı çıktı. mecliste diğer kanadın istifası üzerine jirondenler kralla görüşerek tek başlarına iktidarı devam ettirdi. bu olay artık iyice azalan halkla ilişkilerini de tamamen bitirmişti.
    0 1
  • fransız devrimi

    Hiçbir sınıf, parti ya da kişi tek başına iktidarı temsil etmiyor, genelde yukarıda ki 3 kurum kendi çıkarlarına göre karar almaya çalışıyordu.

    böyle giderken komünün ısrarı sonucu karşı-devrimcilerin yargılanması için "cinayet mahkemesi" kuruldu. mahkemeyle birlikte iki günde şüphelilerde dahil 2000-3000 kişi pariste ki hapishanelere gönderildi. yeni bir ohal dönemi başlamıştı. jirondenlerin ileri gelenleri bile şehirden ayrılma planları yapıyordu.

    2 eylülde paris ile sınır arasında ki son kale olan verdun'un kuşatıldığı haberi duyuldu. bu haber üzerine paris halkı verduna desteğe gitmeye hazırlanırken hapistekilerin ayaklanacağı dedikodusu yayıldı. abbaye hapishanesinde ki bazı rahipler, muhafızlar tarafından öldürüldü. esnaf, zanaatkar ve milli muhafızlar toplanarak carmes hapishanesini bastı ve oradaki rahip vs. kişileri de öldürdü. bunu takip eden günlerde la force, la conciergerie gibi hapishanelerde basıldı ve bu olaylar sonucunda 1000den fazla insan öldürülmüş oldu.

    bu olay tarihe "eylül katliamları" olarak geçti. jirondenler iyiden iyiye korkmaya başlamış ve kendilerini de ciddi tehlike altında görmüşlerdi.
    20 eylül 1792de, valmy muharebesi ile prusya ordusu ve fransa ordusu karşı karşıya geldi. bu savaşta fransızlar inanılmaz bir direnç göstererek üzerlerine ateş gibi yağan top ateşlerine karşılık yerlerinden dahi kıpırdamamışlardı.

    prusya ve müttefikleri fransız devriminin kolay kolay yenilmeyeceğini anladılar. bu insanlar 1789da bir zafer, 1792de başka bir zafer kazanmışlardı ve şimdi bunlardan o kadar da kolay vazgeçemeyeceklerdi. bu fransa ve devrim için daha çok manevi bir zaferdi. prusya ordusu geri çekildi. daha sonra da yasama meclisi yerini konvansiyona bıraktı.
    0 1
  • fransız devrimi

    3 haziran 1793te büyük toprak sahiplerinin arazilerini köylülerin, parasını daha sonra ki 5-10 yıl içerisinde ödemesi koşuluyla satın alabilecekleri bir kanun çıkarıldı. bir toprak reformuydu bu. daha sonra konvansiyon vakit kaybetmeden asli görevini yerine getirerek 24 haziranda yeni anayasayı çıkardı. bu 1793 anayasası siyasi bir demokrasi rejiminin temel hatlarını belirliyordu.

    jirondenler bu süreçte yine bir isyana kalkıştı ancak konvansiyon hükümeti bu isyanı çok şiddetli bir şekilde bastırarak karşılık verdi. ispanya, normandiya gibi sınırlarda ise cumhuriyet ordusu sürekli geri çekilmekteydi. 1793'te marat'ın bir kadın tarafından öldürülmesi, beklenmedik bir sonuç doğurdu ve montagnardların güç kazanarak yeni bir devrimci sıçrama yapmasına olanak verdi. bunun sebebi maratın halk arasında çok sevilmesi ve ölümünden sonra mirasının sahiplenilmesiydi.

    daha sonra kamu güvenliği komitesi de yenilendi ve danton komiteden atıldı. sonraları bu komiteye robespierre de alındı. anayasa henüz yürürlülüğe girmemişti. daha sonra bir kuraklık baş gösterince tekrar başlayan isyanlar da toulon'un kral taraftarları tarafından ingilizlere teslim edildiği haberi gelince jakobenler artık harekete geçmeye karar verdiler.

    bir süredir baskıyla tutulan halk galeyana geldi. bu sefer işçiler komünden ekmek istemek için bir araya geldiler. komün ise, ertesi gün toplanmalarını ve bu isteklerini konvansiyona kabul ettirmelerini söyledi ve bunun için zor da olsa ikna etti. ertesi gün işçiler, pariste kalabalık gruplarla yürüyüşe başladı. bu yürüyüşler sonucunda konvansiyon isteklerine boyun eğdi. bunun yanı sıra konvansiyondan bir de şüpheli görülenlerin yakalanması kararı çıktı ve 5-6 bin kişilik bir devrim ordusu kurulması kararı çıktı. halk hareketi büyük bir başarı daha kazanmıştı.

    ekim ayında davalara başlandı. fransız devriminden yaklaşık 70 yıl sonra charles dickens tarafından yazılan "iki şehrin hikayesi" kitabında anlatılan korkunç terör günleri başlamıştı. önce jirondenler ve marie antoinette mahkemeye verildi. önce 16 ekim günü kraliçe marie antoinette giyotine yollandı daha sonra 21 kişilik jironden grubu idam edildi. bunların yanı sıra hapishanede ki mahkum sayısı hızla artıyordu. karşı-devrimcilerin yargılandığı ve giyotine yollandığı bu döneme "terör dönemi" adı verilmişti. rennes ve nantes gibi fransız şehirlerinde ki asiler de kimlikleri tespit edilir edilmez idam ediliyordu. hatta nantes şehrinde mahkeme bile yapılmadan, devrim ordusu tarafından birçok kişi loire nehrinde boğularak infaz edildi. 1793 sonları ve 1794 başlarında yaklaşık 3 bin kişiden oluşan rahip, kralcı vs. suçalamalarıyla giyotine gitti ya da yargılanmadan infaz edildi. halk adalet komisyonu yerine kurulan devrim komisyonu, 1667 kişi hakkında idam cezası verdi ve giyotine göre daha hızlı olan kurşuna dizme yöntemi ile infaz edildi.
    0 1
  • fransız devrimi

    bu da yazımın son kısmı. bitirebildim sonunda, bazı hatalarım eksikliklerim vs. olduysa affola. gözümden kaçmış olabilir, onun dışında herkese keyifli okumalar.

    devrim takvimine göre "thermidor" ayında gerçekleştirilen darbeyle birlikte yeni bir dönem başladı. bu dönemde meclise "seçkinler" diye adlandırılan yeni varlıklı çevreler egemen oldu. güdümlü ekonomiye son verilmesi üzerine iyice yükselen enflasyon ve vurgunculuk 1794-1795 yılında yoksulluğu dayanılamaz boyutlara getirdi. yeniden ayaklanarak ekmek ve iş isteyen paris halkınaysa bu sefer şiddetle karşılık verildi.

    ancak bu olayların yanı sıra cephe de cumhuriyet orduları başarı kazanmaya devam ediyordu. cumhuriyet orduları hollandanın büyük bir kısmını ele geçirmişti. birinci koalisyonun dağılmasıyla da prusya, hollanda ve ispanya ile barış yapıldı. ancak yeni hükümetin benimsediği yayılmacı politikadan dolayı ingiltere-avusturya ittifakı giderek güçlendi ve savaş devam etti.

    1795 ortalarında devrimin kazanımlarının bir çoğunu ortadan kaldıran "iii. yıl anayasası" kabul edildi. bu anayasa muhafazakar bir çizgiyi temsil ediyordu ve yürütme yetkisi "direktuvar meclisine" bırakıldı. böylece konvansiyon da ortadan kalkarak yerini direktuvar meclisine bırakmış oldu. halkın ve eski burjuvazinin de yönetim dışında kalmasıyla, bu yeni direktuvar rejimi dar bir toplumsal temele dayanıyordu. ve bu durum büyük bir hoşgörüsüzlük ile karşılaştı. 1796 yılının başlarında eski anayasaya dönülmesini amaçlayan babeufçular ve jakobenlerin ayaklanma girişimleri bastırıldı.

    bu olay sonucunda direktuvar rejimi daha sağa kaymış oldu. ekonomik sistemin iflas etmesiyle birlikte kriz iyice derinleşti. direktuvar bu krizler nedeniyle gittikçe güçsüzleşip, otoritesini yitirirken, cephede zafer kazanan büyük komutanların otoritesi artmaya başladı. italya'ya yaptığı seferde avusturyayı dize getiren bir komutan bir adım daha öne çıkmıştı. bu komutan Napoleon Bonaparte idi. ve bu kazandığı savaşın koşullarını meclise bağlı olmadan kendisi belirleyecek kadar bağımsız bir güç kazanmıştı.

    ekonomik krizin aşılabilmesi için girişilen yayılmacı politikalar ve napoleon'un mısır seferi ingilterenin başını çektiği ikinci koalisyonun doğmasına neden oldu. 1799 yılında arka arkaya gelen ağır yenilgiler üzerine jakobenler tekrar güç kazanmaya başlamıştı. ve cumhuriyetçi grupların tekrar yönetimi ellerine alarak direktuvarı dağıtması bu yeni "seçkin burjuvaziyi" korkutmuştu ve bunun sonucunda napoleon'a tam destek vermişlerdi. napoleon, yeni anayasanın kendisine verdiği "göstermelik sistem" çerçevesinde i. konsül seçilmişti ve tüm yetkileri elinde topladı. böylelikle fransız devrimleri süreci bitmişti ve imparatorluk süreci başlamıştı.

    kaynaklarım: halkların dünya tarihi-neil faulkner, 1793 devrimi-victor hugo, çeşitli viki sayfaları,
    0 0
  • fransız devrimi

    Avrupada ki güçleri denge de tutmak isteyen ve gittikçe güçlenerek yayılmacı bir politika izleyen İngilizleri durdurmak Kral Louis'in temel hedefiydi. ancak bu temel hedef yedi yıl savaşlarında ki (1756-1763) ağır kayıplarla büyük zarar görmüştü. bir süre sonra başlayan amerikan bağımsızlık savaşıysa halkı heyecanlandırarak, bir isyan ve kurulu düzene başkaldırma fikrini güçlendirmişti.

    bu yaşananlar kralın, halk içinde ki desteğini iyice azaltacaktı. bunun yanına bir de maddi olarak kötü bir durumda olan ülkede vergi reformuna gitme önerisi 1787 de soyluların, ruhban sınıfın ve yüksek yargıçların katılımı ile toplanan "ileri gelenler meclisinde" reddedildi. otoritesini neredeyse tamamen kaybeden kral louis etats-generaux'yu (genel meclisi) toplamak zoruında kaldı. denetimin neredeyse tamamen kaybedildiği kırsalda ise köylü isyanları patlak vermeye başlamıştı. bu sırada, 1789 da isyanların en doruğa ulaştığı zamanda "etats-generaux" toplandı.

    kral, genel meclisi oluşturan meclislerin aynı anda değil de, ayrı ayrı toplanmasını istiyordu (genel meclisi oluşturanlar; halk meclisi, soylu meclisi, ruhban sınıfının meclisi). bu meclislerden birisi olan tiers-etats (halk meclisi, halkın soylular ve din adamlarından sonra kalan tüm sınıfları bu mecliste temsil ediliyordu ancak kalabalık tabii ki burjuvazinin elindeydi) bunu kabul etmedi ve 17 Ağustos 1789 da kendini "ulusal meclis" olarak ilan etti. bu meclis daha sonraları "kurucu meclis" ismini alacaktı. kralın zorla dağıtmaya çalıştığı bu meclisi halk çoktan benimsemişti. bu dağıtma girişimi sonucunda iyice galeyana gelen halk Ancien Regime'in sembolü olarak görülen Bastille hapishanesini zapt etti.

    1789-1791 arasında geçen dönemde başkent dışında ki kentlerde resmi görevliler uzaklaştırıldı ve yeni meclise bağlı yerel yönetimler oluşturuldu. köylülerin silahlanması, yıllardır kanlarını emen feodallerin de sonunu getirmişti. son zamanlarda iyice azalan kırsalda ki soylu egemenliği de bu olaylarla fiilen yıkılmış oldu. daha sonra 4 ağustosda kurucu meclisin aldığı karar ile de feodallerin bütün hak ve ayrıcalıkları kaldırıldı. böylelikle feodalitenin tasfiyesi sağlanmıştı. 2 kasımda kilise malları satışa çıkarıldı. buna benzer bir çok kararla ekonomi düzeltilmeye çalışıldı.

    eylül 1791 de yeni anayasa kabul edildi ve ulusal egemenlik ile güçler ayrılığı ilkesine dayalı meşruti monarşiye geçildi. 1 ekim 1791 de kurucu meclis yerini yasama meclisine bıraktı.
    0 1
  • fransız devrimi

    Yasama meclisinde 745 milletvekili vardı. Bunlar ana hatlarıyla iki gruba ayrılmıştı. sağcı grup "feullant" adı verilen bir kulübe üye 246 milletvekilinden oluşuyordu. bu grup ne mutlak bir krallığa razı oluyor ne de tam bir demokrasiyi savunuyordu. 1791 anayasasına dayalı meşruti monarşiyi destekliyorlardı. kendi içlerinde "lameth" ve "la fayette" olarak ikiye ayrılmışlardı.

    solcu grup ise jakobenler olarak bilinen bir kulübe üye 146 mv.den oluşuyordu. bunlarında içinde çeşitli hizipler bulunuyordu. jakobenlerin çoğu banker, tüccar gibi orta sınıfa mensuptu. bunların dışında "bağımsızlar" ya da "anayasacılar"dan oluşan 345. mv vardı.

    feullantlar kulübüne, yalnızca 1791 anayasasını savunan bir grup ile ılımlı burjuvalar mensuptu. buna karşılık olarak jakobenlerr giderek daha halkçı hale gelerek, orta sınıfın yanında esnaf ve zanaatkarlarında desteğini almayı başardı. bu süreçte jakobenler sadece mecliste kalmamış, giderek halk içinde de yayılmaya başlamış ve ülkenin dört bir yanında açtıkları kulüplerle halkı da örgütlemişti. grubun en önemli sözcüsü ve devrimin neredeyse lideri haline gelecek olan Maximilien Robespierre ve yine dönemin en önemli hatiplerinden birisi olan jacques pierre brissot bu kulübe üyeydi.

    yasama meclisinde kral ile meclis arasında ortaya çıkan problemler giderek daha büyük anlaşmazlıklara sebep oluyordu. ekonomik sorunlar yine ortaya çıkmış, 1791 sonbaharında isyanlar yeniden patlak vermeye başlamıştı. bunların en büyük sebeplerinden birisi paranın değerinin düşmesi ve gıda maddeleri gibi en temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının artmasıydı. halk, esnafı fiyatları düşürmesi için sıkıştırıyor, reddeden dükkanları yağmalıyordu. bunun yanı sıra gıdda maddesi taşıyan araçlar yağmalanıyor, halk tarafından el konuyordu. orta ve güney fransa da yeni meclise bağlı şato gibi yerler de yağmalanmaya ve ateşe verilmeye başlanmıştı.

    bu karışıklıkların üstüne, din alanında ki sorunlar da eklenmeye başladı. bunun başlıca sebebi "rahipler medeni yasasına" yemin etmeyen rahiplerdi. mevcut düzene karşı çıkmakla kalmıyor, ellerinden geldiği sürece devrime karşı olan halkı kışkırtıyordu.

    fransa daki bu karışıklıkları endişe ile izleyen diğer ülkeler devrimin kendi ülkelerine sıçrama ihtimalinden korkuyorlardı ve bu doğal olarak fransa için bir dış tehdit oluşturuyordu. bu karışık dönemde meclisin ürkek ve kararsız tutumu da olayların iyice alevlenerek artmasına neden olmuştu...
    0 2
  • Rus uçağı düşürülmesi ve Rusya'nın açıklamaları neyi gösteriyor ?

    konvansiyonel bir savaş pek söz konusu değil şu durumda, zaten günümüz dünyasında olası bir 3. dünya savaşı çok uzak bir ihtimal gibi geliyor. bunun dışında savaş, daha çok ekonomik ve kültürel alanda olacak. rusya da ermenilerle ilgili şeyler meclise gelmeye başladı diye okumuştum, bunun gibi hem kültürel alanda hemde ekonomik alanda sıkıştırmaya çalışacak rusya, türkiyeyi.

    bunun dışında, bu hamle sadece rusyaya yaradı, artık suriye de daha rahat hareket edecekler, bunun en güzel örneği "moscow" kruvazörünün lazkiyeye doğru yola çıkması ve s-300 ile s-400 füzelerinin suriyeye konuşlandırılması. artık rusya daha rahat bir şekilde muhalifleri de bombalayabilecek, bugün, yanlış hatırlamıyorsam rus dış işleri bakanlık sözcüsü "paraşütle atlayan pilota ateş edenler mi barışçıl muhalif?" gibi bir açıklama yaptı, bu da gösteriyor ki ışid ile birlikte muhaliflere de zor günler yaşatacak rusya.

    bir de şu "ekonomik olarak rusya da kötü olur bizimle arası bozulursa" gibi şeylere tam olarak katılmıyorum. yani ekonomik açıdan belki bir zarar görebilir ama rusya halkının sosyolojik durumunu da biraz tahlil etmek gerekiyor. ruslar öyle amerikalılar gibi "aman özgürlüğüm olsun" kafasında ya da avrupa gibi "ekonomi çok iyi olsunda bize bir zarar gelmesin" kafasında bir millet değil. her gün yiyecekleri yemekleri, ekmekleri önlerinden eksik olmasında, devletin ekonomi de birazcık zarar görmesi çok etkilemez onları. istedikleri şey dünyada prestij ve güçlü bir devlet. yanılmıyorsam ilber hoca da ruslar için buna benzer bir şey söylüyordu. yani ekonomik olarak kötüye gitse bile halkta çok bir karşılığı olacağını sanmıyorum aksi olsa bu kadar rahat çatır çatır ambargo uygulayamazlardı bize.
    0 0
  • Preveze Deniz Savaşı

    28 eylül 1538te karşı karşıya gelen osmanlı ve avrupa devletlerinin karşı karşıya geldiği deniz savaşı.

    savaş öncesi: kısaca özet geçecek olursak akdenizin bir türk gölü haline gelmesiyle telaşa düşen bazı avrupa devletleri (ispanya, ceneviz, venedik, papalık ve malta şövalyeleri) zaten ispanya ve kutsal roma imparatoru olan v. karl (şarlken) ve papa iii. paul'un önderliğinde bir donanma topladı. donanmanın başında dönemin ünlü amirallerinden andrea doria getirildi. haçlılar, yaklaşık 600 gemi, 2500-2600 civarı top ve 60.000e yakın askerden oluşan müthiş bir kalabalık toplamıştı.

    osmanlı donanmasında ise 122 gemi, 350-400 civarı top ve 11.000e yakın karışık asker vardı. ancak osmanlı'nın bir avantajı seydi ali, salih ve turgut reis gibi döneminin ve akdenizin en iyi denizcilerine sahip olmasıydı.

    bunun yanında osmanlının bir takım donanımsal üstünlükleri de vardı. mesela haçlı gemilerinin menzillerine girmeden top atışı yapabilme, kadırgaların büyük kalyonlara göre manevra kabiliyetinin çok daha fazla olmasıydı.

    savaşın başlaması: barbaros hayrettin paşa osmanlı gemilerini 'y' şeklinde konuşlandırarak (başta barbaros hayrettin paşa, sağ da salih reis, solda seydi ali reis ve arkadan da turgut, murat ve sadık reislerin desteği) düşman donanmasını bölmek ve uzak tutmak niyetindeydi.

    haçlılar ise sayıca üstün olmalarına ve dayanıklı kalyonlarına güveniyordu. venedikli komutan andrea doria ise, venedik ve papalık gemilerini önden ilerletip, ispanyol ve ceneviz gemilerini de arkalarından destek olarak gönderecekti. rüzgarın da desteğini alan haçlı donanması hızla ilerleyerek osmanlı donanmasının yanına kadar yaklaşmıştı. osmanlının uzak tutma planı işe yaramayacak gibi olsa da, haçlıların rüzgar desteğini kaybetmesiyle neredeyse tüm hızlarını ve manevra kabiliyetlerini kaybeden ağır kalyonlar işe yaramaz bir şekilde osmanlı donanmasının dibinde kalmıştı. eline geçen bu fırsatı iyi bir şekilde değerlendiren barbaros hayrettin paşa, haçlı donanmasını ortasından yarıp ikiye böldü ve bir kısmını çember içine alıp batırdı ve ele geçirdi.

    geri çekilmeyi başarabilen gemiler koflu adasında toplanıp, yeni bir savaş düzeni aldılar. bu sefer ağır ve büyük gemileri kalkan olarak kullanacaklardı, o yüzden ağır kalyonlar ilk sırada, kadırgalar ikinci sırada, diğer küçük gemilerde üçüncü sırada olacak şekilde bir savaş düzeni ile ilerlemeye başladılar. amaç hem küçük gemileri korumak, hem de ağır topları da aktif bir şekilde kullanabilmekti. ancak top menzilleri bir hayli uzun olan osmanlı donanması daha haçlı donanması ilerlerken topa tutmaya başlamıştı. hem çok kalabalık olmasından dolayı hemde bir çok milletten oluştuğundan koordinasyonu sağlayamayan haçlı donanması bir süre sonra kontrolü kaybederek dağılmaya başladı. ağır kalyonları kuşatarak ele geçirilince andrea doria yardım edemeden geri kaçmak zorunda kaldı.

    denizcilik tarihimizde ki sayılı başarılardan birisidir. barbaros hayreddin paşa gibi büyük denizcilerimiz maalesef osmanlı da denizcilik kültürünü tam olarak oturtamamış, donanmanın bu başarılarının devamı sağlanamamıştır. 1700-1800lerde rusyayla bile doğru düzgün mücadele edemiyoruz denizde. bir de 17-18. yüzyıl da ispanyol, fransız ya da ingiliz kraliyet donanması gibi zamanının en büyük donanmaları ile karşılaştırılınca "nasıl da gözardı edilmiş, yazık" diye içinden geçirmeden edemiyor insan.
    0 2
  • hms victory

    bir zamanlar royal navy'nin göz bebeği, biricik kızı. ushant savaşında amiral augustus keppel'in, spartel burnu savaşında amiral richard howe'in, st. vincent burnu savaşında amiral john jervis'in, trafalgar savaşında amiral horatio nelson'ın 104 toplu, 1. sınıf pruva hattı kalyonu ve sancak gemisi.

    1758 yılında, royal navy'e yaraşacak bir gemi yapılması kararı üzerine kısa sürede planları hazır hale getirilir ve 1759 yılında chatham tersanesinde yapımına başlanır. 63,176 sterline mal olan gemi (bugün 7.71 milyon sterline denk gelir) 7 mayıs 1765 yılında yelken açmaya hazır hale gelir. %90'ı meşe ağacı olmak üzere 6000 ağaç kullanılır yapımında. bittiğinde ortaya 69.34 metrelik, 2142 tonluk, total de 5.400 metrekarelik bir alana denk gelen 37 yelkenli, 30 x 15 kiloluk, 28 x 11 kiloluk, 42 x 5 kiloluk olmak üzere ve kıç güvertesinde bulunan 2 x 31 kiloluk ağır carronadelerle birlikte toplam 104 topluk bir canavar ortaya çıkar. toplam 850 kişilik bir mürettebat taşayan hms victory, toplam da 8-9 knot yani 15-17km arası bir hıza ulaşabiliyordu.

    çeşitli süsler vs. eklemeleri de vardı. ancak bunlar 1800ün başlarında, trafalgar savaşından önce geçirdiği büyük tadilatta çıkartıldı. sadece bunlar değil, topları da yeniden elden geçirildi.

    katıldığı büyük savaşlardan hepsinden galibiyetle olmasa da hepsinden bir şekilde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. katıldığı savaşlardan bazıları;

    ushant savaşı - fransızlara karşı yapıldı, berabere bitti.
    spartel burnu savaşı - ispanyol ve fransız donanmasına karşı yapıldı, berabere bitti.
    st. vincent burnu savaşı - ispanyol donanmasına karşı kesin galibiyet kazanıldı.
    trafalgar savaşı - ispanyol ve fransız donanmasına karşı yapıldı, kesin galibiyet. bu savaş, belki de katıldığı en önemli savaştır. dünya tarihinin belki de ingilizler tarafından değişmesine sebep olmuştur. sebebi; hms victory başta santisima trinidad (ispanyol sancak gemisi, sınıfının ve zamanının en büyüğü) ve bucentaure (fransız sancak gemisi) olmak üzere tüm rakip donanmlarını bertaraf etmiş ve denizlerde 100 yıllık hükümdarlığını ilan etmişti bu savaşla. fransızlar daha sonra bir nebze olsun donanmayı toparlayabilseler de -asla royal navy kadar güçlü olamayacaktı- ispanyol donanması toparlanamayacaktı. bu da ingilizlerin, sömürgecilik faaliyetlerinde rakipsiz kalması ve çok daha fazla yeri sömürebilmesi anlamına geliyordu. (tobkz: güneş batmayan imparatorluk )

    bir de bu savaş, napolyon savaşlarının kaderinin değiştirdi. trafalgar savaşı, napolyonun ingiltereyi istila etme planlarından birisiydi ve bu donanma bu yüzden toplanmıştı. amiral horatio nelson, savaşı kazanmaktan çok karşısında ki donanmaya en fazla hasarı vermek amacındaydı ama savaşı kazandı. -savaş sırasında vurularak ölmüştür, şuan ingiltere de trafalgar meydanı ve bu meydan da bir admiral horatio nelson heykeli vardır- bu savaşla birlikte, ingiltereyi istila planları suya düşen napolyon avusturya ve rusyaya doğru hücuma geçti. (aynı senaryo yaklaşık 140 yıl sonra, hitlerle birlikte karşımıza çıkacak. hitler de önce ingiltereyi istila etmeyi deneyecek, başarısız olunca rusyaya doğru harekete geçecekti.)

    1813 yılında emekli olan bu güzel donanma kızı, 2. dünya savaşında nazi bombası yemesine karşın batmamıştır. ardından yine restore edilen hms victory, şuan royal navy'nin biriciği olarak portsmouthta müze olarak hizmet vermekte. 2012 yılında yüzebilir durumda ki en yaşlı gemi ünvanını da almıştır. portsmouth'a yolu düşenler, ufak bir ücret karşılığı gezebilirler. (hatta bana hediye filan da getirebilirler :))
    0 2
  • Can DÜNDAR ve Erden GÜL'ün tutuklanması





    şu iki link her şeyi anlatıyor sanırım.
    0 0
  • mahmudiye kalyonu

    maalesef ki bizde denize gereken önem hiçbir zaman verilmedi. 1-2 istisna hariç tabii. mesela barbaros döneminde deniz gücü zirvede olmasına rağmen yine de 2. plandaydı. mesela "Barbaros Hayreddin Paşa, Vezir-i Azam Damat İbrahim Paşa’ya,
    -"Henüz keşfedilen Yeni Dünya’ya (Amerika) sefer düzenlemek lazım." sözüne karşı,
    -‘Uzak denizlerle işimiz yok. Akdeniz’i ve Hind denizlerini tutmamız kafi.’ cevabını almıştı…" denir.

    ancak hind denizlerini bile tutamayacak dereceye geliyor ilerleyen süreçlerde, bunun sebebi de karşısında güçlü bir portekiz donanması olması. ingilizlerin güneş batmayan imparatorluklarının en önemli sebeplerinden birisidir donanma, ispanya ve fransayı komple saf dışı bıraktıktan sonra bütün dünya önlerine serilmişti adeta.
    0 0
  1. Yeni Konu Ekleme

    Bu alana yazacağınız yazı sizin konu başlığınız olacaktır. Eğer konunuz var ise listelenecek, eğer konunuz yok ise yeni konu ekleme sayfasına yönlendirileceksiniz. Konu başlığınızı yazdıktan sonra ileri butonuna yada enter butonuna basınız.

  2. Arama Butonu

    Arama butonuna basarak sayfaya yönlendirileceksiniz.