ReinhardHeydrich
Himmler'in eşi
En Beğenilen Yazar Sırası
:
62
Toplam Başlık Sayısı
:
2
Toplam Puanı
:
8
Toplam Giri Sayısı
:
5
Bu Ayki Puanı
:
-1
En Aktif Yazar Sırası
:
58
Tarihin Tanımı ve Konusu (Siz Tanımlayın)
ReinhardHeydrich
Koruma Timi SS
ReinhardHeydrich
Reinhard Heydrich
ReinhardHeydrich
Josef Mengele
ReinhardHeydrich
Josef Mengele 16 Mart 1911’de Almanya’da doğmuştur. Babasının adı Karl Mengele’dir (1881-1959) Ayrıca Josef’in iki kardeşi vardır (Karl Mengele,1912-1974 ve Alois Mengele, 1914-1974) İlkokul, ortaokul ve lise de çok başarılı olan Josef bütün kasabanın ilgisini üzerine çekiyordu. Esmer ve kahverengi gözlü biri olması onu çok mutsuz ediyordu. Josef genellikle öğretmenleri tarafından sevilirdi ancak babasından şiddet gördüğü için gizemli ve sessiz bir çocuktu. Josef Münih’te Felsefe okumuştur. Fakat Josef Felsefe’yi bırakıp Frankurt Üniversitesi’nde Tıp, Antropoloji ve Genetik Bilim’i eğitimi almaya başladı. Josef 28 yaşında bu bölümler den doktorasını tamamlamıştır. Josef, o dönem çok önemli çalışmalara el atmış Dr. Otmar Freiherr von Verschuer’ın yanında asistandı. Bu dönemler arasın da Josef’in içinde hafif hafif anti-semitizm kıvılcımları ateşlenmişti. 1931 yılında, 20 yaşında olan Josef kendi kararıyla Stahlhelm (Çelik Kask) örgütüne katılmıştır. Anti-semitistler arasında da kısa bir sürede yükselmiştir. 1933, yani Adolf Hitler’in Şansölye olduğu yılda SA’ya üye olmuştur. 1937 yılında ise rotayı yükselterek NSDAP’a ( Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) üye olmuştur. 1 yıl sonra yani 1938’de SS (Schutzstaffel) e üye olmuştur. Bunun üzerine Josef 6 ay hafif dağ komandosu eğitimi almıştır. Josef 1939'da Irene Schoenbein ile evlenmiştir ve bu evlilikten 1 oğlu olmuştur (Rolf Mengele) 1940 yılında Waffen-SS’in tıbbi birimlerin de yer almıştır. 3 sene sonra 1943 de Doğu Cephesin de Ruslar’a karşı savaşırken ciddi bir şekilde yaralandı. Josef bu olaydan sonra yüzbaşı rütbesine yükseldi ve ikinci sınıf demir haç aldı. Josef gönüllü olarak Auschwitz’e gitti ve orada 24 Mayıs 1943 tarihinde tıbbi sorumlu oldu. Josef artık o meşhur lakabını almıştı bile ‘Ölüm Meleği’ Auschwitz’e gelen trenlerden inen esirler Josef’in kararı ile hayatta kalıyordu. Fakat hayatta kalmak ise ayrı bir ölüm idi. Esirleri kendisi ayıklayıp, denek olmaları için seçerdi. Josef, şeytanın bile ayakta alkışlayacağı deneyleri için kobay seçerken çocuk veya yetişkin diye ayırt etmiyordu hatta özellikle çocukları seçiyordu. Josef’in en bilinen deneylerinden biri, SS askerlerinin acıya ve soğuya ne kadar dayanabildiğini anlamak için yaptığı deneydir. Deneyin amacı Atlantik’de denize düşen askerin kaç saat içerisinde öleceğini öğrenmektir. Çetin ve soğuk bir kış günün de içi buz dolu suya kobayı sokup, donmadan önce ne kadar süre yaşabildiğini test etmiştir. Josef kobaylar üzerinde yapılan operasyonlarını anestezi kullanmadan yapmıştır. Josef kaba bir tabirle insanları canlı bir biçim de kesip biçiyordu. Kobayların midelerini, bacaklarını neredeyse tüm organları, kobay tamamen uyanıkken ve hiçbir anestezi altında bırakılmamışken keserdi. Josef her ne kadar acımasız biri olsa da modern tıpa o acımasız deneyleri ile çok katkıları olmuştur. Josef tam bir ikiz takıntılısıydı ve en dehşet deneylerini kampa gelen ikiz çocuklar üzerinde yapıyordu. Josef kamptaki ikizleri diğer tutsaklardan ayırıp, onları ‘Egzotik Hayvan Bahçesi’ adını verdiği bir yerde tutardı. İkizler diğer tutsaklardan ayrı olarak, temiz kıyafetler giyerlerdi, ayrı yataklarda yatarlardı, hiçbir kamp görevlisinin şiddetine maruz kalamazlardı ve arada şekerleme tüketebilirledi. En azından ‘’Josef Amca’’ ları onları sever ve onlar ile ilgilenirdi. İkizler Josef’i iyi biri sanarlardı tabii üzerlerinde deneylerini uygulayacağı zamana dek. Josef, yapışık olmayan kardeşleri çok başarılı bir operasyon ile birleştirmiştir. Bazıları böyle bir şeyi yapmadığını iddia ederler ancak bunun düşünülmesi ve planlanması bile acımasız bir dahiliğe işarettir. Josef ikizlerin kanını farklı gruplardan olmasına rağmen birbirilerine enjekte etmiştir. Ortaya çıkan tepki ise şiddetli ağrı ve çok yüksek ateşdir. Aryan Irk düşüncesi için Josef kahverengi gözlülerin kalıcı olarak nasıl mavi gözlüye dönüştüreceleğini düşünüyordu. Çözümü ise kobaylara mavi mürekkep enjekte etmekte bulmuştur ancak çözümün çok yanlış olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Neredeyse bütün denekler çok büyük acılar çekerek görme yetilerini kaybettiler. Josef’in bir diğer acımasız deneyi ise çocukların hastalıklara ne kadar dayanacağıdır. Kobaylara hastalığın mikrobunu enjekte eden Josef çocukların ne kadar kısa sürede öldüklerini not etmiştir. Bu çocuklar çok kısa sürede acılar içerisinde ya can verdiler yada çok büyük kalıcı hasarlar aldılar. Josef’in en önemli ve tanınmış kobayları ise Ovitz kardeşlerdir. Bu kardeşler sahnelerde komedi gösterileri yaparak geçiniyorlardı. Peki onları diğer insanlardan ayıran özellikleri neydi? Onlar ‘Pseudoachondroplaise’ adlı hastalık dan muzdariptiler yani, boyları belirli bir yaştan sonra hiç uzamadı. Bu kardeşlerden beşi kızdı. Ölüm Meleği kardeşlerin Auschwitz ‘e gelmesine çok sevinmiştir çünkü gen bilimi ile ilgili deneylerinin en önemli kobaylarını bulmuştu. Josef, kardeşlerden litrelerce kan almıştır. Tabii ki üzerlerinde ırk araştırmalarını yapmayı unutmamıştır. Josef kardeşler ile arasını çok iyi tutuyordu. Tıpkı ikiz çocuklara yaptığı gibi onlara da özel bir yer ayırtmıştı ve onları sık sık ziyarete gidiyordu. Josef bir gün kardeşlerinin arasından en güzel olan bayana çok güzel olduğunu söylemiş ve kardeşlerden birinin bebeğine oyuncak hediye etmiştir. Kısacası insanlar onu ‘’Güler Yüzlü Katil’’ olarak tanımlıyorlardı. Josef'in eziyetleri sadece fiziksel değil psikolojiksel di de. Yolda tuttuğu yahudi kadınlara cinsel hayatları ile ilgili sorurlar sorardı. Josef tutsak annelerin bebeklerini emzirmemeleri için göğüslerini bant ile sarardı. Bir efsaneye göre trenden inen bir aile kampa girmemek için direnmiştir ve Josef ise o aileyi soğukkanlı bir şekilde alnından vurmuştur. Auschwitz’de yaşamayı başaranlar 27 Ocak 1945 tarihin Kızıl Ordu’nun saldırısı ile kurtulmuştur. Tabi ona kurtuluş denirse. Auschwitz’de ki rus kadınlar aynı milletten oldukları askerlerin şiddetine ve cinsel istismarlarına maruz kalmışlardır. Josef 17 Ocak 1945 tarihinde Kızıl Ordu’nun Almanya’ya girmesiyle kamptan kaçmıştır. Josef’in yardımcısı olan genetik bilimci Otmar Freiherr von Verschuer tüm dökümanları yok etmiştir. Doğduğu ve büyüdüğü köyde sahte bir kimlikle yaşadı. Çiftliklerde çalışarak geçindi. Josef tehlikeli rus bölgesine gidip önemli notlarını almıştı. Bu bölgeden döndükten sonra ise uzun süre Georg ile Maria Fischer adlı çiftin yanında çalıştı. Maria o günleri hiç unutmamıştır ; ‘ Sabah 6:30 da kalkardı. Güçlü ve kuvvetliydi ancak süt sağmayı bilmiyordu. Ortalığı temizler, ormanda çalışır ve ağaç keserdi.’ Josef bir süre sonra Arjantin’e kaçtı. Ailesinin de yanında gelmesini istemiştir ancak karısı bu fikri şiddetle reddetmiştir. Sağcı hükümet kaçan Nazi’ler ile iyi anlaşıyordu ve yakalanmamalarını sağlıyordu. Josef düzenli olarak günlük tutmaya başlamıştır. Josef karısından boşanıp, kardeşinin eski karısı olan Martha adında bir kadın ile evlenmiştir. Josef bu olaylar gelişirken sabah 9’dan 5’e kadar doktorluk yapıyordu. Fakat lisanssız doktorluk yaptığı ortaya çıkınca ve Almanya’da Josef’i yakalama kararı çıkınca 1959 Martın da Arjantin’den Brezilya Bertioga’ya kaçtı. Josef’in bu kadar rahat kaçmasını sebebi SS’lerin sırtlarına numaralarını dövme olarak yazmış olmalarıdır. Bu dövmeden Josef’de yoktu. Hala gerçek ismiyle yaşıyordu. Bu sıralarda yeni evlendiği karısı Martha bu tür hayattan hoşlanmadığını gerekçe tutarak Josef’den boşandı. Bu olaydan sonra Josef adını ‘ Peter Hochbichler’ olarak değiştirmiştir ve bir çiftlik de işe başlamıştır. Mossad Josef’in Brezilya’da olduğunu öğrendi ve onu aramak için yola koyuldu. 1972’de Josef hastalandı. Fazla stresten bıyığını kemirme alışkanlığı elde ettiği için o kadar çok kıl yutmuştur ki bağırsakların da kütle oluşmuştur. Sao Paolo’da bir hastane de sahte kimliğinde yaşı 47 olarak yazıyordu ancak 47 yaşında birine göre çok yaşlı gösteriyordu. 1976’da durumu kötüleşti ve doktor olarak kendi durumunu çok iyi anlıyordu. Josef yine ‘Don Pedro’ adlı bir hastaneye kaldırıldı. Oğlu Rolf Mengele’yi son kez görmek istedi. Oğlu ona yaptığı deneyleri sormuştur. Josef ise oğluna bunlardan hiç pişmanlık duymadığını söylemiştir. Oğlu ile 14 gün birlikte kaldı. Josef Mengele 7 Şubat 1979 Sao Paulo sahilin de deniz de iken inme geçirerek, boğularak hayatını kaybetmiştir. 31 Mayıs 1985’de Josef’in eski arkadaşı olan Hans Sedlmeyer’in evine yapılan baskında yazdığı birkaç mektup bulunmuştur. Bir hafta da kaldığı aile ve mezarı bulundu. Josef Mengele deneylerinden 2 bin, ayıklama işleminden ise 2 milyon kişinin ölümünden sorumludur.
Reinhard Heydrich
ReinhardHeydrich
Reinhard Heydrich Kimdir?
Reinhard Tristan Eugen Heydrich, (kısa adıyla Reinhard Heydrich) 7 Mart, 1904 yılında, Almanya’nın Halle şehrin de Pazartesi günü doğmuştur. Babası operacı (Richard Bruno Heydrich) , annesi ise piyanist (Elisabeth Kranz) olduğu için müzik ile iç içe büyümüştür. Bu da ona, yetişkinliğin de iş arkadaşları ile oda müziği yapmasını sağlayacak yeteneği kazandırmıştır. Okulunda da fazla başarılı olan Reinhard, üstün zekalı olduğunun belirtilerini gösteriyordu. En başarılı olduğu dersler; Matematik, Fizik ve Kimya dır. Genel de arkadaşları onun ile babasından armağan olan yüksek oktavlı sesi yüzünden alay ediyorlardı. Liseyi de Katolik Lisesin de bitiren Reinhard ailesi ile çıktığı tatil de bahriye gemilerini görür ve çok etkilenir. Bu etkilenme onu 1922’de Bahriye Okuluna gitmeye karar verdirecektir. Bahriye Eğitimi gören Reinhard gayet de başarılıdır. Ancak sesi orada da ona bela olur. Arkadaşları gülüşünün kişnemeye benzediğini iddia ederler ve onun ile sürekli dalga geçerler. Tıpkı ilk ve orta öğretimin de olduğu gibi burada da başarılı, örnek bir öğrencidir. Reinhard sadece zekası ile değil fiziksel özellikleri ile de dikkat çekiyordu. 1.91 boyu, sarı saçları, buz mavisi gözleri, uzun ve kemikli yüzü ile tam bir Alman idi. Bu özellikleri sayesin de ona Nasyonal Sosyalizm kariyeri sırasında ‘’Sarışın Canavar’’ lakabı takılacaktır. Reinhard eğitim sıraların da komünistler den nefret etmeye başlamıştı ve onları öldürmeyi çok istiyordu. Reinhard Bahriye Eğitimin de iletişim için Rusça, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca öğrenmiştir. Reinhard 1928’de üstteğmen olmuştur. Reinhard kadınlara olan düşkünlüğü ve bir kadını hamile bırakmaktan dolayı 1931’de Haysiyet Divanı ile bütün rütbeleri alınmıştır. Reinhard bu olaydan sonra günlerce odasına kapanıp ağlar. Neyse ki kafasın da Nasyonal Sosyalistler arasında hızla yükseleceği düşünceleri vardı. Nişanlısı, varlıklı bir ailenin kızı Lina von Osten (kızlık soyadı) onu NSDAP (Türkçesi: Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) ne üye etmiştir. Reinhard ile Lina 1931’de evlenmişlerdir. Bu evlilikten birisi Reinhard öldükten sonra olmak üzere 4 çocukları olacaktır; Klaus Heydrich (1933-1942), Heider Heydrich, Silke Heydrich ve Marte Heydrich (büyükten küçüğe sıraladım) Reinhard’ı keşfeden Heinrich Himmler (d.1900-ö.1945) onu hemen kapmıştır. Himmler ona şu soruyu sormuştur ‘’Schutzstaffel için gizli bir istihbarat servisi kurmak istiyorum. Bunu 20 dakika da nasıl yapacağınızı anlatınız.’’ Reinhard’ın cevabı Himmler’i adeta hayran bırakmıştır. Böylece neredeyse bütün Nasyonal Sosyalistleri korkutan SD (Sicherheitsdienst) kurulmuştur. Reinhard 22 Nisan 1934’de SD’nin başına getirilmiştir. Reinhard çok acımasız, zeki ve kurnaz biri olduğu için ne pahasına olursa olsun asla SD’yi bırakamayacaktır bundan sonra. 1934’de Himmler ve Hermann Goering ile Uzun Bıçaklar gecesinin listesini hazırlamıştır. Reinhard kısa bir süre sonra RSHA (Reichssicherheitshauptamt) ‘ın da başına gelmiştir. Holokost’a en büyük yardımı eden örgüt bu polis örgütüdür. Genç olmasına rağmen çok yüksek mertebede biriydi. 1939’da Nazi’lerce işgal edilen Çekoslovakya III.Reich’a karşı soğuk kanlıydı. Ülkenin ekonomisini düzeltecek, III.Reich’a kukla yapacak kişi de Reinhard’dır. Baron von Neurath (Reichprotektor) ‘un yerine Reinhard Heydrich gelmiştir. Reinhard Prag’a geldiğin de ise sosyopatlığını göstermekten çekinmedi. Hak edenleri acımasız bir şekil de öldürten Reinhard bunun ile kalmıyor, küllerini ölüm saatleri ve yerleri ile birlikte ailelerine yolluyordu. Ancak buna karşılık olarak ülkedeki işşizliği neredeyse tamamen azaltmış ve ekonomiyi düzeltmiştir. Gelelim Wannsee Konferansı’na. Nihai Çözüm’e karar verilen konferans olan Wannsee Konferansı nı Reinhard yönetmiştir. Yardımcılığını ise yahudi uzmanı olarak bilinen SS subayı Adolf Eichmann yapmıştır. Konferans’a az önce saydığım kişiler dahil olmak üzere 15 kişi katılmıştır ve hepsi de üst mertebe de insanlardır ve bu kişiler 12 Nazi’nin idam cezasına çarpıtıldığı Nürnberg mahkemelerin de yargılanmıştır. Konferans 20 Ocak 1942’de yapılmıştır. Konferans sayesinde işgal edilen ülkelerde ki yahudilerin büyük bir çoğunluğu üretim gücü için kullanılıp öldürüldü, diğer büyük bir çoğunluğu ise direkt öldürüldü.
-SUİKASTİ-
Bu suikastin kod adı Antropoid’dir. Reinhard 27 Mayıs 1942 sabah 10:30 ‘da karısı Lina ile vedalaştı ve villasından ayrıldı. (Bazıları Adolf Hitler ile buluşmaya gitmek için yola çıktığını iddia ederler) SS-Obergruppenführer olan Reinhard’ı öldürmek için eğitilen 2 Çek subay, Reinhard’ı öldürmek için arabasının yoldan geçmesini bekliyorlardı. Bir yaya görünümün de olan timin komutanı Jozef Gabcik arabanın önüne çıkıp Reinhard’a ateş etmeye çalışmıştır ancak tutukluk yapmasıyla tanınan Sten marka silah tutukluk yapmıştır. Aşırı narsist olan Reinhard şöförü Klein’e durmasını emrederek Jozef’e Luger marka silahı ile ateş etmeye başlar fakat ne yazık ki ıskalar. Bu sırada Jan Kubis, Reinhard’ın Mercedes marka üstü açık özel arabasına özel yapım bomba atmıştır. Jozef ve Jan olay yerinden çok zor olsa dahi kaçmayı başarmıştır ne yazık ki. Reinhard ise şarapnel sayesin de belinden yaralanmıştı. Reinhard şöförü Klein’e ‘’ben iyiyim, endişelenme’’ diyerek gülümsemiştir. Yoldan geçen bir Çek kadın Reinhard’ı acilen bir minibüs ile hastaneye götürmüştür. SS’ler deli gibi Jozef Gabcik ve Jan Kubis’i arıyorlardı. Reinhard ise hastane de tedavi oluyordu. Naziler suikastçileri bulana 100 bin Çek kronluk ödül vereceklerini söylediler. Suikastçiler en azından 2 hafta saklanmayı başardılar. Birisi suikastçileri ihbar etti ve 24 saat içerisin de aileleri ve tüm sevdikleri intikam yemini etmiş SS’ler tarafından yok edildi. Naziler suikastçilerin Aziz Kiril ve Aziz Methodious adlı kilise de saklandıklarını öğrendiler. Reinhard’ın durumu iyiye gitmeye başlamıştı hatta Himmler kişisel doktorunu göndermişti Reinhard’a. 4 Haziran 1942’de 38 yaşındayken Reinhard, Himmler’in ziyaretinden sonra septisemi krizi geçirmiş ve ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. Bazıları ölmeden kısa bir süre önce yaptıklarından pişman olduğunu söylediğini iddia ederler. Bundan sonra SS’ler daha da kinlenmiş ve suikastçileri ne pahasına olursa olsun öldürmeye yemin etmişlerdir. SS’ler kiliseye gitmiş ve suikastçileri oradan çıkartmayı başaramamışlardır. SS’ler kiliseyi su ile doldurdukları için, suikastçilerin de bir kaçışı olmayınca, suikastçiler şakaklarına sıkarak intihar etmişlerdir. Reinhard’ın ölümün den sonra Çekoslovakya özür dilemiş ve Nazi’ler tarafından ‘’Lidice’’ adlı bir köy tamamen haritadan silinmiştir. Reinhard için III.Reich’ın gördüğü en şanlı cenaze töreni yapılmıştır. Cenazeye çok fazla kişi katılmıştır ve Heinrich Himmler ile Adolf Hitler konuşma yapmıştır. Adolf Hitler ise Reinhard’ı suçlu buluyordu çünkü Reinhard asla koruma tutmazdı . Reinhard’ın ölümünden kısa bir süre sonra oğlu Klaus bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir ve Reinhard’ın karısı Lina, Reinhard’dan olan son çocuğunu doğurmuştur (Marte Heydrich) Lina, Reinhard’ın ölümünden sonra ise Mauro adlı bir yazar ile evlenmiştir. Reinhard hakkında ise pek konuşmamıştır. Şuan halen Reinhard’ın 3 çocuğu (Marte, Silke, Heider) yaşıyor.